Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '08

 
Kategori
Özel Günler
 

Ekim de "Bir gün"

Ekim de "Bir gün"
 

Bir yaşamın yıkılıp gideceğini nerden bilebilirdim ki? Parçası olarak onu yitirmenin ötesinde, bir dünya'yı yitirmenin üzüntüsü çökmüştü içime...

Ölümü unutmalı, yaşamaya bakmalı! Ölüm nasıl unutulur? Ölümü bildikten sonra nasıl yaşanır?

Mutsuzluğumun acısını dediğim, dedik bir sertlikle bugüne değin çıkarmaya çalışmamıştı ruhum... Kendi içimde yaşar, kendi kendime sorgulardım yaşamı... Yaşamın kıyısında durup, yaşamın kendisini ıskalayıp, yanı başından geçip gidebilir mi insan? Tüm yaşamı, yaşanmışlıkları dışarıda bırakabilir mi?

Bende silemedim içimden, söküp atamadım yaşanmışlıklarımı...

Zaman öyle kolay geçmiyordu belli ki... Çok şey yapmak gerekiyordu. Farkında olmadan büyüyordu. Bedenimde ve kalbimde birşeyler...

Güçsüz, hemen kırılacakmış izlenimi uyandıran ufak ve ince gövdemin bir yerlerinde sakladığı gizli güçle hepsini yaşattığım ama kimselere yansıtmadığım...

"Zaman dediğin nedir ki? Göz açıp kapayıncaya kadar geçer"...

Altı yaşındaydım bunu ilk duyduğumda. 29 Ekim 1975 Babam çok uzaklara gidiyordu. Annem de aynı gün sonsuz yolculuğuna uğurlanırken mırıldanan sözlerdi... Minik bedenimle algılayamamıştım beni terk edip gidişlerini... Tek bildiğim annemin bir daha dönmeyeceği... Babamı da bir daha görmem için, günü belirsiz şekilde uyumam ve uyanmamam gerekiyordu... Seneler sürdü bu bekleyiş...

"Zaman en iyi ilaç"... yaramın kapanmasına zamanda yeterli gelmemişti ... Nasıl unutabilirdim ki, ailemin rüzgâra kapılan yaprak gibi savruluşunu... Zamanla alışıyor insan." Evet çok doğru herkes gibi bende alıştım. Daha da önemlisi yaşama dört elle sarıldım...

Oda oda dolaşıyorum ruhum dar, soluğu büyüdüğüm sokağımda aldım... Çocuk'ken saklandığım köşe yok artık... gölgesinde soluklandığım kestane ağaçları da... ilk kalbi çizdiğim ceviz ağacıda... Sahi "ben ne zaman aşık oldum"? Büyüdüğüm, merdivenlerini çift çift atladığım evimde yok artık... Herşey değişti ilaç olan zamanla...

Bir tek, her sene bu vakitler yaşama inat topraktan mis kokusuyla gün ışığına çıkan nergizlerim değişmedi, daha da çoğalıp filizlendiler...Çiğdemlerde bu vakit boy gösterir nergizlere inat... Rahmetli babaannem ismimi koyarken çok zorlanmış çiğdem mi? nergiz mi? illa çiçek ismi olmalıymış ona göre ismim (kasım ayın'da doğsaymışım demek ki, ismim kasım patı olacakmış) 29 Ekim 1969'da koyuvermiş adımı nergiz... Zamanla nergizler gibi bende çoğalıp filizlenip çiçekler açtım... Ne acıdır ki, babannemi de 29 Ekim 2007' de kaybettim ... Bugün onsuzluğumun birinci yılı... Yokluğuna alışıyorum akan zamanla. Nelere alışmıyor ki, insan...

"Zaman su gibi geçiyor"... Geçen zamanla eksildiğim kadar çoğaldım da, sevdiğimde oldu sevmediğim de, hüzünlerim kardeştir şen kahkahalarıma, özledim... özlendim ...

Zamana akarken hüzün kokuttum yine... Geçmişi anımsarken eskisi gibi ağlamıyorum. Daha çok yaşama bağlandığımı hissediyorum... Herkes kendi kaderini yaşar. Bende yaşam da payıma düşenleri yaşadım. Umutsuzluğum hiç olmadı hep güçlü ve kararlı oldum. Keşkelerin yeri olmadı bende. " İyi ki dedim"hep..."Güya doğum günü yazısı yazacaktım." Yaşananları atsak geriye ne kalırdı bizden... Herşeye rağmen "Ekim de bir gün, iyi ki doğmuşum " diyorum...

Ben zamanla akarım.

Bir kum gibi akarım, bir su gibi ve ben zamanla birlikte, zaman gibi bir boşluğa akarım...

Ben zamanla akarım ve umarım ki bir gün zaman bana akar...

 
Toplam blog
: 86
: 1295
Kayıt tarihi
: 25.07.07
 
 

Kdz Ereğli doğumluyum. Üç tane yaşam çiçeğim var. Ailemle birlikte yaşama dair ne varsa yaşamın bize..