Ekolojik Turizmde "Hallederiz Kadir" tehlikesi

Ekolojik turizm ülkemizde pek fazla tanınmayan ama bir hayli ilgi gören bir tatil seçeneği durumunda.Çeşitli bölgelerde adının hakkını fazlası ile veren tesisler olduğunu biliyoruz.Ben bu tesislerden değil ama ekolojik turizm yapıyorum diye “cüzdan söğüşleme turizmi” yapanlardan bahsetmek istiyorum.

Bir arkadaşım ulusal kanallardan birinde Assos’ta imece usulü ekolojik turizm yapan bir tesisin tanıtımını izler.Programda bu tesisin ismini,telefonunu ve internet adresini verirler.Arkadaşımda verilen internet adresinden tesisin yetkilileri ile yazışıyor ve rezarvasyonunu yapar.

Arkadaşım yanına kayınpederinide alarak ekolojik tatil yapma hevesi ile Assos yollarına çıkıyor.Tesise vardığında ufak tefek pürüzler yaşasada yerleşiyorlar ve ekolojik tatilleri başlıyor.İlk gün çevreyi tanıma amaçlı kısa yürüyüşler ve kitap okuma gibi bildik faaliyetle geçiren arkadaşım ikinci gün çıkan yeşil mercimek yemeği ile kuşkulanmaya başlıyor.Çünkü yeşil mercimek dünkü yemektede vardır ve ikinci günde çıkması biraz gariptir.Eve gelen misafire bile ikinci gün aynı yemek verilmez diye düşünür kendince.”Herneyse” deyip deniz ve güneşin tadını çıkarmak için sahile yöneldiğinde televizyonda ve internet sitesinde tanıtım yapılırken gördüğü iskelenin olmadığını farkeder.Yetkiliye sorduğunda cevabı ilginçtir:”siz gelmeden fırtına çıktır ve dalgalar iskeleyi denize sürükledi”.....Denize iskele olamdan girmek mümkün değildir.Çünkü hemen kıyıdan başlayan küçük kayalıkların dibi deniz kestanesi doludur.Denize girmeye çalışsada kestaneler buna izin vermez.

Üçüncü gün Marmara Üniversitesinden bir öğretim görevlisi bayan hocamız hem ekolojik tatil yapmak hemde tanıtımlarda yer alan çanak-çömlek atölye çalışmalarında bulunmak için tesise giriş yapar.Yerleştikten sonra atölyenin yerini sorar,cevap yine ilginçtir”arkadaşlar dağda çamuru yoğuruyorlar,çömlek hocamızda Assos’tan çıktığını bildirdi,biraz sonra buraya ulaşır”.Bayan hocamız durumu kabul eder ve bekleme başlar.Ancak ne yoğrulan çamurlar gelir nede Assos’tan yola çıkan çömlek hocası.Ertesi günde bavulunu toplar gider.

Arkadaşım rezervasyon için yazışma yaparken tesiste bisiklet olup olmadığınıda sorar,”var”cevabını alır.Çünkü bisikletle çevre köyleride gezmek istemişlerdir.Yetkiliden tesisin bisikletini sorduğunda işaret edilen yerdeki manzara dumur ötesidir.Gösterilen bir kondisyon bisikletidir.Arkasına bir kablo ile dinamoya bağlanarak (güya) elektrik üretmektedir.Bir anda burayı terketmek isteyen arkadaşımız sonaradan vazgeçer.Çünkü bir hafta izni vardır ve döneceği yer İstanbul’dur.Hiç olmazsa Kaz Dağlarının temiz havasının hatırına kalmaya karar verir.

Yetkilinin “hallederiz Kadir”formatındaki tavırları arkadaşımızı rahatsız etsede tatilini kesmeyen arkadaşımızın canı fena halde balık istemektedir.Çünkü internet sitesinde tesiste denizden tuttukları balıkları ızgara yaptıklarından bahsetmektedir.Gelen cevap diğerlerinden daha yaratıcıdır.”hani fırtına kopmuştuya....o fırtınada iskeleye bağladığımız teknede battı ve denize çıkamıyoruz.O yüzden balık tutanıyoruz!!!!!Ben size bu akşam et yemeği çıkaracağım,söz...”Akşam olur yemek çıkar ama çıkan et plastik ve kauçuk tarzında birşey olduğundan yiyemezler ve ortada dolaşan kediye nasiplenmesi için ikram ederler.Kedi bir iki pençe attıktan sonra bırakır gider,kedi bile yememiştir ekolojik ve organik ortamda pişen eti.

Balık yemeyi kafasına koyan arkadaşımız yetkiliye (Hallederiz Kadir) ertesi gün şehir merkezine gideceklerini,orada tanıdık balıkçılardan kendisi adına alışveriş yapabileceklerini söyler.Yetkili balık tezgahlarındaki balıkların çiftlik balığı olduğunu ve organik sayılmayacaklarını falan söyler.Bizimkiler durumu anlamıştır artık ve gidip cepten bir güzel kendilerine balık ziyafeti çekerler şehirde.

Akşam sohbetlerinde yetkilimiz dünyanın dört bir yanından kendisine organik tohumlar geldiğini,kendisininde elindeki tohumları gönderdiğini ancak gönderdiklerinin yerine tohumlar gelmesi şartını koyduğunu anlatır.Arkadaşımız tohumları görnek ister ve mırın kırın eden yetkili tohumların olduğu çekmeceyi gösterir.Bir avucu ancak dolduran ve gazete kağıtlarına sarılmış bir kaç küçük öbekten başka bir şey göremez.Şaşırmaz çünkü manzarayı tahmin etmiştir.

Ayrılma zamanı geldiğinde ödeme için kredi kartını uzatır ve ödemeyi yapar.Ancak kendisinden sonra ödeme yapacak diğer kişi için pos makinası kartı okumamaktadır.Hatlarda yada kart merkezinde bir sorun vardır(!),yetkili nakit ödeme yapıp yapamayacaklarını sorar.İster istemez nakit ödeme yapan kişi söylene söylene çıkar gider.Daha önce ödeme yapan ve henüz oradan ayrılmayan bir başka kişi yetkilinin bir ortağı olduğunu,nakiti kendine,kredi kartı ödemelerini ortağına ayarladığını söyler arkadaşımıza.

Artık gitme vaktidir ve bir ekolojik tatil merakı skandallarla bitmiştir.Bana başından geçenleri anlattığında “neden hallederiz Kadir’i neden şikayet etmedin ?“dedim.Adamın yüzünde mimik yok,hiçbirşeye hayır demiyor,herşeyi kendi mantığında çözüyor,birileri denetlemeye gelde 5 yıldızlı bir görüntü verir.Tıpkı televizyondaki görüntüler gibi olur herşey ve biz başladığımız yere geri döneriz”dedi.

Ben Hallederiz Kadir’e ve o kanala yayınladıkları programla ilgili bir yazı gönderdim.Cevabı geldiğinde paylaşacağım...

Siz siz olun organik turizm,ekolojik turizm diye hayal kurup hallederiz Kadir’lerin eline düşmeyin.Ha, bu arada arkadaşım ayağına batan deniz kestanesinin dikenini ancak İstanbul’da çıkarmış.

* * * * * * * * * * * * *

Blognot1:Tilki,kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı? (Truman)

Blognot2: Tüm cep telefonu operatörlerinden 3919 YANGIN yazarak Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçağı alım kampanyasına 6 YTL katkıda bulunalım.6 YTL ormanlarımız için umut olsun.Ayrıntılı bilgi için :

http://www.thk.org.tr/2005/anasayfa.htm