Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '12

 
Kategori
Edebiyat
 

Eleştiri tanıtım yazısı

Eleştiri tanıtım yazısı
 

Ahmet Özer, Cahit Külebi, Türkay Korkmaz ; Mart 1991 Trabzon


TÜRKAY KORKMAZ İÇİN NE DEDİLER

 

* “Ozan Türkay Korkmaz, az sözcükle yoğunlaştırarak yazdığı şiirlerinde; ayrılıkları, aşkları, sevgileri, acıları, sevinçleri, doğa güzelliklerini, Türkçe sevgisini, umutları, umutsuzlukları, insanlığı vb. anlatıyor. Bunu yaparken de kendine özgü olan sesi bulduğunu kanıtlıyor.”

( Hasan Akarsu, Türk Dili Dergisi, Mart-Nisan 2005,

s. 61 )

 

* “Yoğunlaşmanın anlamdaki derinliğini kavramış ozan ve bunu şiirlerine yansıtabilmiş.”

( H. Hüseyin Yalvaç, Berfin Bahar ; Mayıs 2003, Kitaplar Arasında )

 

* “ Türkay Korkmaz, anadilimizi, anasının sütü kadar özenle kayıran bir anlayışla yazıyor. “

( Aydın Hatipoğlu, Bizim Gazete, 12 Nisan 2004, Aydınlık )

 

* “ Şair bir yerde düş yolcusu oluyor. Türkay Korkmaz’ın kimi kısa şiirlerini sevdim.”

( Ruşen Hakkı, Özgür Kocaeli, ‘6 Mart 2000, s. 2 )

 

* “ İmgelerle yüklü şiirlerinin lirizmden de uzak düşmediğini gördüm.O’nun şiirlerinde umutsuzluk, yılgınlık yok.”

( Melahat Babalık, Ardıçkuşu, Ekim 2002, s. 18 )

 

* “ Türkay, arı dille; kısa şiirin güçlüklerini biliyor.”

( Bedrettin Aykın, Güzel yazılar, Mayıs-Haziran 2000,

s. 147 )

 

* “ Türkay Korkmaz’ın iyi bir şiir yolunda olduğunu söylemek isterim.”

( Muzaffer Uyguner, Türk Dili Dergisi, Mayıs-Haziran 2000, s. 59 )

 

* “ Şiirleri kısa, ama anlamlı. İnsanı düşündürüyor, şiir okuma lezzeti veriyor.”

( Mehmet Tanju Akerman, Haber Ekspres, Nisan 2000, s. 6 )

 

* “Perşembe Sanat Toplantıları’yla koşum başlıyor. Bu kez Sayın Türkay KORKMAZ’ın söyleşisinde bulundum; şiir ve dilbilgisi konusunda aydınlatıcı oldu.”

(Sevim Yazar, Tay, Temmuz- Ağustos 2009, 106-107, s.12 )

 

* “6 Ocak 2005 Perşembe. Seyhan Kafedeki toplantıya gittim. Arkadaşımız emekli öğretmen Türkay Korkmaz dilimizle ilgili düşüncelerini açıkladı. Hepimizin katıldığı bu düşüncelerini beğeniyle dinledik.”

( A. Nevzad Odyakmaz, Günden / Günlük, Kar dergisi, Temmuz-Ağustos 2009, sayı 22, s.32)

 

* “Türkay Korkmaz ile doludizgin zaman kanatlı sözlere yol alıyorum.Her taraf ışıl ışıl.Yaşadığımı anlıyorum.”

(Nusret Karaca, Gazete Kadıköy, 4 Haziran-10 Haziran 2004, Kültür Çocuk sayfası)

 

* “Türkay Korkmaz zor olanın peşinde.Konuşma dilinin ötesinde kendine özge bir anlatım kurmaya özen gösteriyor.Dile özen gösteriyor.”

(Gündoğdu Sanımer, SabahlarıSeviyorum, 12 Temmuz 1990)

 

* “Her sabah uyandığımız güne, yüreğinin sıcaklığını katarak, yaşamın akışından güzellikler üretip getiriyor Korkmaz. Dıştan dingin, içten fırtınalı bir dünya içine bizi çekerek kendisiyle dost kılar.”

(Hasan Hüsnü Durgun, Sabahları Seviyorum, Temmuz 1990)

 

* “Nice yoğun yaşantıdan süzülüp gelen bir birikimi Türkçenin verimli toprağında özenle işliyor.”

(Rasim Şimşek, Sabahları Seviyorum,Temmuz 1990)

 

* “Gerçeği ayrıntıda pişiren yazar! ”

( M.Özer Ciravoğlu,Sabahları Seviyorum, Temmuz 1990)

 

* “Türkay Korkmaz, küçük insanların, günübirlik yaşamlarını dolduran yoğunluktan seçiyor konularını.Yeni ufuklar kazanacağına inanıyorum.”

(Ahmet Özer, Sabahları Seviyorum, Temmuz 1990)

 

* “Yalın anlatımı tercih eden Korkmaz’ın şiirlerinde doğanın ve sevginin hakimiyeti görülüyor.”

(Özgür Bakış, 12 Mart 2000, sayı: 330)

 

 

 

 

 

 

 


ELEŞTİRİ TANITIM YAZISI


TÜRK DİLİ DERGİSİ,

MAYIS - HAZİRAN 2000 SAYFA, 59

DOLUDİZGİN


MUZAFFER UYGUNER


Doludizgin, Türkay Korkmaz’ın şiir kitabı. Ona göre, “ durur şiir / kurduğumuz düşlerle.” Şiiri her yerde toplayabilirsiniz ona göre “ av avlayıcı kuş kuşlayıcı / çın çın sözcüklerle.” Türküler de önemlidir onun için. Çünkü, ”türküler / gökyüzü denizi / sarp dik dağları zamanın.” türküler sevdalar üstüne yazılmıştır çünkü.

Korkmaz’ın şiirlerinde sevginin geniş yansımaları görülmektedir.Zaten, “yineler gönlümüzdeki ateş / durmadan aşk dizelerini” Tutkular, ona göre sevilerin başkalaşımıdır.

Yalnızlık duyumsamaları da sık sık çıkıyor karşımıza dizelerde. Çünkü “mutluluğun en uç noktasında tükenen yalnızlığımız” dır. Yalnızlık her zaman duyumsadıklarımızdır ona göre; “kuşatır açılan bayrak / giz yalnızlığı” büyük kentlerde hep duyumsamıştır yalnızlığı. “ kır gezintisi dönüşleri / yalnızlık unutulmuş gün” dür onun için. Ama kentin yalnızlığıdır onun yaşadıkları “ türkü uzaklığında yaşananlar” dır onun yalnızlığı. Yalnızlığını böylece değişik duyumsamalarla şiirleştirmiştir. Gene de sabırlıdır, yalnızlıklar onu sıksa bile sabrını bırakmaz; sabrını imbikten geçirir.

Ölüm ve yaşam izleri de var kuşkusuz şiirlerinde. Güneş muştular günü ve yaşam başlar; “yinelenmez dünde kalan / her gün yaşanan” Her yeni gün yenilikler getirir çünkü. Kır gezintileri sevinç yaratır; ama ertesi gün ne getirir, belli değildir çünkü. “Zaman akıp giden ırmak” tır; zamanın içinde yaşarken bir de bakarsın “çıka gelmiş ölüm” Zaman bir ırmak gibi akıp gider, ayırdına varamayız. Ona göre, yapraklar düşer ve sevinç hüzün kuşanır. “yok olan çocukluğumuzdu gençliğimizdi” denir bir gün. “sayılı yarınlar” da geliverir.

Türkay Korkmaz, yaşamda gördüklerini ve duyumsadıklarını yalın bir şiir diliyle şiirleştirmiştir. Mavi, onun için bir esenlik öğesidir. Şiirlerinde dize yinelemeleri görülür. “ Zaman akıp giden ırmak” (s. 10) ve “ akıyor zaman ırmak” (s. 11) “ yaşadığım gün şiirindeki bir çok dize (s.66), “Tanık şiir” de (s.69) yinelenmiştir.


Türkay Korkmaz’ın iyi bir şiir yolunda olduğunu söylemek isterim.


ELEŞTİRİ TANITIM YAZISI

ÖZGÜR KOCAELİ, 26 MART 2000, SAYFA 2

GÜNCE


RUŞEN HAKKI

 

“DOLUDİZGİN”


Daha önce “ Sabahları Seviyorum” ( Öykü) adlı kitabı yayımlayan yazar ve şair Türkay KORKMAZ, Şiirlerini de “Doludizgin” adını verdiği kitapta toplamış. (Kora Yayın, Mart 2000, 76 sayfa)

Yetmiş iki şiirin yer aldığı kitapta şair yaşamın türlü hallerini sergilerken insandan doğaya, doğadan insanlara köprüler kuruyor, bir yerde de “ Düş Yolcusu” oluyor.


“yüreği sevmiş

unutmuş usu

geçtiği denizler


bölüşemediği sevinç

ay güneş

doluşur ev ev

 

yollara düşme saati

ey ömür

geç kalma”


Kısa şiirleri severim. Türkay Korkmaz’ın kimi şiirlerini de sevdim; o şiirlerde bir Behçet Necatigil havası buldum. “Taşta Duran” adlı şiir de bunlardan biri.


“aramızda anıt

açılmış sayfaları

yuksekçe üstünde taşın


gideceğim

kalacak bu

çocuk sesleri

yanıbaşımda


belli belirsiz sesi

bir ışık bir koşu

yüzler tanıdık

azalıyor sıralı


aramızda anıt

susmuştu

kazılmış taşa

sonsuzluk”

 

Bence, kitabın en güzel şiiri : “ Yollardan Söz Edin”

“kendime yürüyorum

kentin soluduğu

renkleri kokuları geçerek


iz bırakan kar

buz tutan güneş

beyazlığını soyunan yapılar

azalan suyu taş çeşmenin

soluduğum yerler

 


gözyaşının uzatışı ömrü

karıncanın çekişi deve yükünü

söz bentlerinde

yarım kalan devamı sözün

üşüşür belleğime


karşı koyuyordu dönüşüm

kentin solgun yüzünde

ize sese


kitabevleri çıktığım yolculuklarda kalmıştı

yok olan çocukluğumuzdu gençliğimizdi

 

ELEŞTİRİ TANITIM YAZISI


TÜRK DİLİ DERGİSİ,

MART-NİSAN 2005, S.60


TÜRKAY KORKMAZ’IN ŞİİRLERİ


HASAN AKARSU


 

Ozan, yazar, eğitimci Türkay Korkmaz, 1948’de Bayburt’un Çorak köyünde doğar. 1993’te Trabzon Lisesi yazın öğretmeniyken emekli olur. İstanbul’da özel öğretim kurumlarında öğretmenliğini sürdürür. 1966’dan bu yana ürünleri, çeşitli yazın dergilerinde yayınlanmaktadır.Sabahları Seviyorum, Annem Aşık (öykü); Doludizgin, Zaman Kanatlı Sözler (şiir) adlı kitapları bulunmaktadır.

Ozan, Zaman kanatlı Sözler kitabına yazdığı önsözde, şiir anlayışını yansıtıyor. Şiiri, “....özü kısadan söylemek” olarak tanımlarken, şiirin özgürlüğü seçtiğini, kuralları aştığını vurguluyor. Dilimizin gelişmesinde şiirin önemini belirtiyor: “Türkçe, uzun söze gerek duymayan bir şiir dilidir. Yani kısa anlatımı seçmesi onu dünyanın seçkin, varsıl dilleri arasına sokabilir. Bunu başarmanın yolu, şiirimizi verimli, nitelikli kılmaktan geçiyor. Dilimiz gelişince şiirimiz, şiirimiz nitelik kazanınca dilimiz gelişecektir...”

Türkay Korkmaz, “Doludizgin” adlı kitabında, öncelikle aşklarını yansıtan şiirlerle karşımıza çıkarken, gözlemci bir ozan olduğunu da kanıtlıyor. “Yollara düşme saati”nde, ömrüne seslenirken, geç kalmamayı öğütlüyor. Yaşam boyu, geride yitik yıllar kalıyor yankılarıyla birlikte, “Mutluluğun en uç noktasında tükenen yalnızlığımız”dır. Bu nedenle, anılara kar yağarken şiirler yazılmalı değil mi? Sabır ve sevgi imbikten geçirilmeli, zaman akıp giderken; çünkü ölümün ne zaman geleceği belli olmuyor. Sevgilinin aydınlık gözleri konuşurken neler söyler ozana? Seviyi bilen söz, çoğaltır türküleri  ve çoğalır sözcükler: “... yineler gönlümüzdeki ateş / durmadan aşk dizelerini / sevdan kapımı çalar / çoğaltır türkümüzü / bildik mavisinde / seviyi bilen söz” (s.14) Kimi günleri, bir esnaf kahvesinde karşılayan ozan, kentin yedi kapısında yaşananlara tanıklığını sürdürüyor.Türkülerin zamanı ateşlediğini, sözcüklerin ise yanmanın önemini bildiğini duyumsuyor. Kentlerin izleri, yaşadıklarımıza benziyor doğal olarak. Ozan da kendine yürüyor: “kendime yürüyorum / kentin soluduğu / renkleri kokuları geçerek...” (s.23) Sevgiler, “yinelenmeyecek gelecek”tir, bu nedenle, güler yüzler, çocuk sesleri, düş denizi önemlidir ve alıp başımızı yolculuklara çıkmak zamanıdır. “.... vapurlar ardında / mendiller çığlık” olsa da. “Düşülke”de, kaygılar suya iniyor, yapraklar kımıldıyor, “paylaşılmaz nesneler gerçeğini / doğruluyor yaşam” Ozanın çilesini buluyoruz dizelerde:

“durur şiir / kurduğumuz düşlerle / unutturulmak istenen / tutulur taşa / yürek soluğuyla / kızgın sac üstünde kendi / anımsatır ozanı” (s.39) Bitmeyen acılarını, sıkıntılarını anlatırken kendini “ağlamaklı çıkmazlara” bırakan ozan, “kuşaklar boyu” yüreğindeki sevdasıyla yaşıyor. Kardelen çiçeği bahara nasıl çığlık çığlığa koşarsa, ozan da geleceğe durmuş günlere öyle direniyor, yakın geleceğe düşler kuruyor. Düşlerini yitiren adamla kanıyor yüreği:”... gönlüm yerdeki karıncada / kanıyor düşlerim / gününü usuna koy / büyüyüp giden sonsuzlukla / çoğalıp yeşeren yüreğindir” (s.53) Sevgili, atlaslar giyinmiştir, ozanın canevindedir; ozansa, denizlerin çekildiği yerdedir:

“ ben demnizlerin çekildiği yardeyim / sevdalım” (s.62) Sevdalar üstüne türküler yakılır, “dörtnala sevdalar” ve “kent yalnızlığı” yaşanır.

Ozan “zaman kanatlı sözler” adlı kitabındaki şiirlerde de aynıı söylemini sürdürüyor. Benzetmeler, imgeler, kısa anlatımlar ilgi çekiyor. Sözgelimi; “iki yakası unutulmuş geceler”in bizi uyanık durmaya çağırdığını vurguluyor, sözcükleri kanatlandırıyor. Zamansızlık insanı sorglarken, yinelenen günlerle yaratımlara koşulduğunu anlıyoruz. Zamanla hesaplaşması sürüyor ozanın. Günün çoğalışını ne güzel anlatıyor: “menekşenin moruna / sarısına paptyanın / kanat takar anne / düşleri yedeğinde / koşuyor / denize güneşe / gün çoğalıyor” (s.20) Bitimsiz acılar yaşanıyor “tutuklu yitik kentler”de. Ödünsüz aşklar yaşayan ozan, anıları “yanıtsız liman”a benzetiyor. Sözcüklerin ozanlarla çoğalacağını, sevgiyle, bilgiyle, iyilikle insana ulaşacağını biliyor. Dostlukları önemsiyor ve “kalabalıklar içinde uzaklaşan dostlar” istemiyor. Kanayan günlerin içinden sesleniyor bize, çoğalan hiçlikleri küçümsüyor. Fazıl Hüsnü dağlarca’yı “türkçenin büyük oğlu / bir anıt...” olarak değerlendiriyor.

Ozan Türkay Korkmaz, az sözcükle, yoğunlaştırarak yazdığı şiirlerinde, ayrılıkları, aşkları, sevgileri, acıları, sevinçleri, doğa güzelliklerini, Türkçe sevgisini, umutları, umutsuzlukları, insanlığı vb. anlatıyor. Bunu yaparken de kendine özgü olan sesi bulduğunu kanıtlıyor.

  

 

“DÜŞLER YAŞLANMIYOR”

Ozan,yazar,eğitimci Türkay Korkmaz kısa  öykülerinde önemli olayları başarıyla anlatıyor.Olay kişilerinin iç dünyasını,ilişkilerini betimlerken yalın,akıcı bir anlatıma yaslandığı gözleniyor. “Düşler Yaşlanmıyor” yeni öykü yapıtıdır ve içinde dokuz kısa öykü yer almaktadır.

 

(Sanat Yaprağı, Ekim 2011, s.5)         

 

  

 

  

 

 

 

 

  

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..