Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '12

 
Kategori
Edebiyat
 

Şiir deyince

Şiir deyince
 

Kişi yaşadıklarını, gözlediklerini, düşündüklerini çeşitli yollarla dile getirmiştir. Şiir bu yoların başında geliyor. Bu denli önemli bir anlatım yolunu, türünü nasıl adlandırabiliriz?

Şiir, özü kısadan söylemek diye tanımlarsak hiç de yanlış olmaz. Şiirin tarihsel geçmişine baktığımızda kurallar içerdiğini görüyoruz.Uyak, ölçü, birim, biçim önemseniyordu. Bugün de önemseyenler yok değil. Ancak, günümüzde şiirin özgürlüğü seçtiğini, kuralları aştığını biliyoruz.

Şiir, ozanın dili yoğun biçimde kullandığı, imgelerin soyut çağrışımlar, anlamlar, anlamsızlıklar, anımsatmalar oluşturduğu bir anlatım türüdür dersek daha önce yaptığımız tanıma ters düşmeyiz. Ozan, kendine özgü örgüsü içinde şiirini okura ulaştırır. Bu özgünlüğü kurabilen ozanlar bu yolda ustalaşabilirler.

Türkçe, uzun söze gerek duymayan bir şiir dilidir. Yani kısa anlatımı seçmesi onu dünyanın seçkin, varsıl dilleri arasına sokabilir. Bunu başarmanın yolu şiirimizi verimli, nitelikli kılmaktan geçiyor. Dilimiz gelişince şiirimiz, şiirimiz nitelik kazanınca dilimiz gelişecektir.

Şiir geçmişimiz başarılarla doludur. Yalın dille derinliği yakalayan Yunus Emre bize 13. yüzyıldan seslenmektedir . “Türkçem, benim ses bayrağım“ diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca Türkçenin anlatım gücünü geliştiren günümüz ozanlarının başında gelmektedir. Diğer seçkin ozanlarımızdan Orhan Veli, Salâh Birsel, Nazım Hikmet, Cahit Külebi, Ceyhun AtufKansu, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk vb. kendi anlayışları doğrultusunda. şiirlerinde dile yeni bir işlerlik kazandırdılar.

Şiir, yazın türlerinde en çok emek ister gerçeğini bu işe soyunan çok iyi bilir. Bu gerçek ozana Türkçe adına önemli görevler de yüklemektedir.

 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..