Elimizi taş altına koyalım (I)

Gece görevdeyim, ortalık sakin. Tüm televizyon kanallarında şehit haberleri. Yüreğim burkuluyor, elime alıyorum televizyon kumandasını başlıyorum kanallar arası gezinmeye; birden atv de siyaset meydanının başladığını görüyorum.
Takılıyor gözlerim konuklara ve konulara. İzlemeye başlıyorum izledikçe olduğum yerde ufaldıkça ufalıyorum, küçülüyorum, az sonra biliyorum burda benden eser kalmayacak. Şehitlerimize söylenecek söz yok artık onlara sözle değil yapacağımız işle huzurlarına gitmeliyiz.

İşte başardık artık bizde sizin karşınızda başımız dik olarak duruyoruz, kanınız yerde kalmadı demeliyiz. Bu nasıl olacak; illede savaşmaklamı? Hayır... Bunu demenin tek yolu savaşmak değildir. İllaki vatanımızı korumak; ondan bir avuç toprak bile vermemek... İşte bunu yapmak.

Nasıl yapacağız? Eğitimle,

Kimi eğiteceğiz? Türk vatanına asker yetiştiren annelerimizi. Kitapla kalemle defterle değil. Günümüz iletişim araçları ile her eve giriceğiz ulaşılmadık hane bırakmayacağız. Toplumun büyük kesimini oluşturan kadınlarımız sabahtan akşama kadar televizyon kanallarında; kim kiminle, nerde ne yapmış, filanca kaynana felanca geline ne demiş. İşte atv de yayınlanan siyaset meydanını izlerken bir yandan ağlıyordum bir yandan tüm bu düşünceler geçiyordu aklımdan.
Neden böyle güzel bir proğram bu saattte yayınlanıyordu. Bu saatte kaç kişi izleyecekti? Kimin haberi olacaktı tüm bu yaşananlardan. Sanırım televizyon kanalları günlük yayın akışı içerisindeki kültür proğramı saatlerini gecenin geç saatine koyarak üzerlerine düşen(!) görevleri yerine getirmiş oluyorlardı. Şimdi soruyorum size bu yayını yapanlar, medya sahipleri, bu proğramda, yayında ve yapımda emeği geçen ışıkçısından set amirine kadar tüm insanlar bu vatanı korumakla yükümlü değiller mi. Vatanı korumak illaki ele silah alıp sınırda beklemek değildir. Onu zaten Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yapıyor.

Bir sürü insan emek verip harika bir proğram yapıyor; Değerli insanlar oraya gelip katkıda bulunuyor. Sonuçta ne oluyor.? Geç vakitte yayınlanıyor. Sorumlu yayıncılık ilkesini yerine getirmiş mi oluyoruz. Bizim toplumumuzun yarıdan fazlası yatsı namazını müteakiben uyuyan bir toplum. Uyumayıp bu saate kalan aydın kesim ise malesef ücübe gibi görülmeye, algılanmaya başlandı. Şimdi hanımlar size sesleniyorum artık saçma sapan programları izleyipte reyting artırmayalım. Beyler size sesleniyorum eserlerinizi en çok izlenen saattte yayınlayın ki üzerinize düşen görevi yapmış olun elinizi taşın altına koymuş olun. vatan size de minnettar olsun. yazımın devamı gelecek