Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '17

 
Kategori
Felsefe
 

Elmayı Yedik, Ayvayı Yemeyelim

Elmayı Yedik, Ayvayı Yemeyelim
 

Herkes hayatında bir kez olsun kendisine dönüp “Ben deli miyim? Neden böyle şeyler yapıyorum?” diye sormuştur. Tüm gerçeklik için belki de ilk yapmamız gereken kendimizin deli olduğunu kabul etmektir. Aklımızın bütün dünya gerçekleriyle baş edip yaşayabileceğine inanıyor musunuz? Maalesef insanlık saf bir gerçeklikle yaşayabilecek kadar güçlü bir yaratılışa sahip değil, bu yüzden birçok yanılsamanın içerisindeyiz.

Erasmus, Deliliğe Övgü kitabında insan yaşamının bütün zıtlıklarını birkaç cümleyle özetlemiştir. Bir alıntı yapmak gerekirse şu cümleye bakabiliriz; “Eğer bir tiyatro sahnesiyse yaşam ve oyuncuları sürekli kostüm değiştiren insanlarsa, o zaman kendisi de üzerine en iyi oturan kostümü giymeli ve bu kostümün gerektirdiği rolü elinden geldiğince iyi oynamalıdır. Ama onun kostümü ne kral kostümü olmalıdır ne de köle; hem kral kostümü olmalıdır hem de köle. “ Yaşam, Dünyanın gerçekliği ya da yanılsamaları üzerine hangi kostümü giydi? İnsanlık, gerçeklik için akıllı gibi davranan deliler olarak dünyanın düzenine ayak uydurmaya çalışıyor. O halde tescilli birer deli olduğumuza kanıt olarak bu dünyaya katlanıyor olmamızı öne sürebiliriz. Ne kral ne de köle, ne deli ne akıllı, insan olmanın ruhunda sadece var olmak var ve bütün kostümlerine rağmen yaşama katlanmak.

Düşünün; elinizde küçük, turuncu, pullu bir balık var ve balığınız suyun içine düştü, artık elinizdeki gibi küçük bir balık değil. Suyun menevişli haliyle küçük bildiğiniz, buna emin olduğunuz balığınız gözünüze olduğundan daha büyük görünmeye başladı. Bir de şöyle bir şey olduğunu farz edelim, suya farklı renkte bir ışık vurdu ve turuncu pullu balığınız gözünüze eskisi kadar turuncu görünmedi. Peki neden? Mesela her cismin farklı bir renginin olmasının sebebi nedir? Çünkü her cismin kendine özgü bir yapısı var ve bu nedenle farklı dalga boylarını geri yansıtıyorlar. Hangi dalga boyunu yansıtıyorlarsa da o renkte görüyoruz. Tek bir renk görmemiz için bütün cisimlerin aynı yapıya, aynı atomlara, aynı şekilde dizilmiş moleküllere ve aynı kimyasallara sahip olması gerekir. Her şeyin aynı olması mümkün mü? Daha önce sizin elinizdeki balıktan hep daha küçük balıklar gören biri için, elinizdeki balık büyük sayılabilir.

Akıllı insan teorik yaklaşıma daha yatkındır ama deli olan insan olaylara cesaretle yaklaşabilir. Hatta belki de küçük balığına kavuşmak için suya atlar ne dersiniz. Düşünüyorum da akıllı insan yanılsamaların farkına varabilir mi, yoksa deli midir tüm yanılsamaların farkında olarak gerçekliğine kavuşan? Şimdi çok eskilere gidip deliliğimizin ilk çıkış noktasına, yaratış hikayemize bakalım. Kuran’dan edinilen bilgilere göre, Adem’i yaratan Tanrı, ona kâinattaki her şeyin adını öğretmiş, meleklere ise Adem’e secde edilmesini emretmiştir. İblis dışında bütün melekler bu emre itaat etmiş, İblis ise, kendisinin ateşten yaratıldığını, dolayısıyla topraktan yaratılan Adem’den daha hayırlı olduğunu iddia ederek secde etmemiştir. Tanrı, Adem ile Havva’nın cennete yerleşmelerini buyurmuş ve onlara cennette sonsuz bir hürriyet vermiştir. Ancak Adem’le Havva’ya sadece bir yasak getirilmiş, onların cennetteki bir ağaca ve meyvesine yaklaşmamaları istenmiştir. Fakat yılan görünümüne giren İblis’e uymuşlar ve yasak ağacın meyvesini yiyerek Tanrı’nın koyduğu yasağa aykırı davranmışlardır. Tüm yanılsamalarımızın kaynağı size de yasaklı meyve gibi gelmiyor mu? Deliliğimizin kaynağı yasaklı meyvemiz miydi? Alain De Botton’un “Ateistler İçin Din Kitabı"nda dediği gibi “Hepimiz aynı atadan, Cennet Bahçesi'nden kovulmuş Adem'den geliyoruz ve benzer endişelerimizle, sevgiye duyduğumuz açlıkla ve doğru insan olmak için arada bir kapıldığımız yoğun arzuyla dünya üzerinde kıvranıp duruyoruz.” Yanılsamaların içine düştüğümüzden beri aklımızın sınırlarında derin sancılar içinde deliliğimizi zorluyoruz. Derin bir gerçeklik kıvranışı içerisindeyiz. Adem deli cesaretiyle varoluş sancısı içinde, cennetin tüm güzelliklerine rağmen yasaklı meyveyi yedi ve dünyaya düştü.

Kendimize dönüp birkaç delice soru soralım; insan deli olarak mı doğar? İnsanı deli yapan nedir? Adem elmayı yerken akıllı mıydı? Akıllı olmak iyi midir? Ve son olarak tüm bu yanılsamaların içinde , dünyanın bu menevişli haline rağmen, hala aklımızla hareket ettiğimizi düşünüyor musunuz? Muhtemelen bu tip soruların yanıtlarını bulmak adına bazı düşünürler şöyle demişlerdir; Samuel Beckett “Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız deli kalırız.” , Francis Bacon “İnsanın doğasında akıllılıktan çok, delilik vardır.” , Philip K. Dick “Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir.” Ve Edgar Allan Poe sorar : ‘’Delilik sandığınız şeyin sadece duyuların fazla keskinleşmesi olduğunu söylememiş miydim ben size?’’

Ünlü sosyal haber sitesi Reddit’te psikolog ve psikiyatrist olan kullanıcılarına bir soru soruldu: ‘Akıl hastalarından duyduğunuz sizi en çok etkileyen ve en bilge söz hangisiydi?’ Genel Kaygı Bozukluğu yaşayan bir hasta yaşadığı problemi doktoruna şu sözlerle açıklıyor: ‘Hayal dünyasında küçük bir seyahate çıktığını ve bir an kendini yakalayıp gerçekliğe dönüp dönemeyeceğin zamanı bilmediğini düşün. İşte ben her gün bunu yaşıyorum.’ Aslında biz kendini akıllı sananlarda her gün bunu yaşıyoruz. Bizi içine çeken yaşam kaygısının içinde debelenip duruyoruz. Gerçekliğimize kavuşmayı bekliyoruz.

Yaratılış hikayemize göre elmayı yiyerek dünyaya düştüğümüzü kabul edersek, akıllı olduğunu sanan insanlık dünya üzerinde ayvayı yiyeceğinin farkında değil. Akıllı olmak marifet değil, aradığımız eğer gerçeklikse deli olmak en makul olanı. Dinlediğimiz müzikleri, hayranlıkla baktığımız tabloları, sonunu heyecanla beklediğimiz kitapları düşünün, bunları yazan çizen insanlar ne kadar akıllı? Çok akıllı insanlar oldukları için biz onlara hayranlık duymuyoruz, aklın sınırlarını zorladıkları, delilikleriyle baş edebildikleri için onlara hayranlık duyuyoruz. Aklınızın sınırlarını zorlayın, yanılsamalara kanmayın ve eğer delirmekse bu delirin. Gerçekliğinize kavuşmak için delirmekten korkmayın…

 

 
Toplam blog
: 6
: 155
Kayıt tarihi
: 06.08.14
 
 

Pamukkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği ve Açıköğretim İşletme öğrencisiyim. Bir İzmir'de, b..