En güzeli, en iyisi..

Global finans ve ekonomik kriz tüm dünyayı etkisi aldığı herkesce bilinmekte, ekonomist yorumcular tarafından yorumlanmakta ve köşe yazarları tarafından kaleme alınmaktadır..

Bazı köşe yazarları, Marks'ı ele almakta, Marks felsefesini doğrulamakta ve 150 yıl önceki felsefeyi günümüze uygulanmasını ve insan yaşamı için doğru olacağını düşünmekteler..

Dünyanın her ülkesindeki yönetim biçimi yasaları, insanların daha refah, daha gelecekleri güvenli olabilmesi için hazırlanmış yasalardır..

Gelişmiş ülkelerde bu uygulamalar uygulandığı ve günümüz kapitalim sürecini, yaşadığımız finans krizleriyle de tamamlandığı görülmektedir..

Batı ve Amerika ülkelerindeki kapitaliz'in tamamlama sürecini yaşaması pek tabii doğaldır..
Bu toplumlardaki insanların yaşam biçimleri, bireysel düşünüş ilkeleri hep ön planda olmuş, ancak kapitalizm'in etkileriyle de daha da bireyselleşmiş ve bencilleşmiştir..
Bu tutum, artık batı toplum bireyleri tarafından rahatsız olunmakta ve çözüm aranmaktadır..

Gelişmiş ülkelerde, sivil toplum örgütleriyle siyasi partiler adeta içiçe çalışmaktadırlar.
Sivil toplum örgütleri toplumun nabzını tutmaktadır.

Böylesine bireyselleşmiş, bencilleşmiş toplum'un insanları üzerindeki olumsuz tablolarını ortadan kaldırmaları için gerek sivil toplum örgütleri tarafından, gerekse siyasi arenada marks felsefesine göz kırpıldığı hissedilmektedir..

Marks felsefesi uygulanması demek, dünyada artık kabül görmeyen ve geri gelmesi mümkün olmayan Komunist rejimi gelmesi demek değildir etbette.

Mevcut olan düzen ve sistem'e renk katmak gibi birşey.
Yani insanlar arasında daha adil bir paylaşım sistemidir.

Umarım, henüz ülkemizde kapitalizm sürecini tam anlamıyla tamamlamamış bir ülke olarak, Avrupa ülkelerindeki sistemin renk tonlamalarından yararlanır ve adil, dengeli bir paylaşım sistemiyle insanlarımız yaşamlarını sürdürür.

Aman, ütopik olduğunu düşünmeyin sistem içine ilave edilecek renk tonlamalarını..

Biz insanlar, herşeyin en güzeline, en iyilerine layik bireyleriz..