Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

En Renklisi Demirel'di.

 

-Ben altı kere gittiysem, yedi kere geldim.
-Benzin vardı da biz mi içtik.
-Demokrasilerde çare tükenmez
-Dört kaz teslim ettiysem, akşama üçünü gaybeder gelir.
-Ne veriyorsa benden beş kat fazlası
-Türkiye yetmiş sente muhtaçtır.
-Verdimse ben verdim
-Yazın biz Bulgaristandan elektrik alıyoruz, kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.
-Onu öyle dediysek, öyle mi demiş oluruz?.
-Ben altı kere gittiysem, yedi kere geldim.
-Nerde galmıştık.

Bu sözlerin sahibini hemen hatırladığınıza ve bıyık altından tebessüm ettiğinize eminim.

Süleyman Demirel, T.C. Devletinin Siyasi hayatına her dönemde damgasını vurmuş, İsmet İnönü’den sonra en çok Başbakanlık yapmış, 1993-2000 yılları arasında da 9.Cumhurbaşkanı görevinde bulunarak, binaenalyh, siyasi hayatını, arkasında yukarıdaki unutulmaz vecizelerini bırakarak noktalamıştır.

Siyasi hayatındaki iniş, çıkışlar, demokrasi inadı, halk diliyle ama halkın anlayamadığı ‘’ne demek istedi’’ diye sürekli çözmeye çalıştığı düşündüren konuşmaları, hakkında ciltler dolusu kitap yazılsa bitmeyecek bir renkli kişiliktir Demirel.

Adnan Menderes’in idamından sonra kapatılan Demokrat Parti’nin mağduriyet mirasını, Adalet Partisi ile 1965 yılında %53 oyla, tek başına iktidar olarak sürdürmüştür.

İnatçı kişiliği ile asla pes etmedi. 1971 ve 1980 yılındaki askeri muhtıralardan sonra , kendisi ile özleşen şapkasıyla birlikte, her gidişin ardından, şapkasıyla birlikte yine geldi.

1965 yılından, 2000 yılına kadar, ülkesinin kaderine etki etmiş bir siyaset adamının, bizim gibi yaşı ellinin üzerinde olan bir nesilin kaderinde de etkili olmaması mümkün değildi. Onun varlığı bir dert, yokluğu başka bir dertti. Olduğu zaman ‘’yeter artık’’ başka kimse yok mu’’, gittiği zaman ‘’kurtar bizi baba’’ diyen garip, bilinçsiz, siyasetten anlamayan bir toplumduk. . Yıllarca düşürüldüğümüz anlamsız sağ-sol kavgasının bitirilmesini bekleyip durmuştuk.

Ben, gençliğimin en güzel yıllarında, gaz, şeker, tüp, yağ kuyruklarında geçen zamanıma yanarım. İşte ondan da ‘’Baba’’yı sorumlu tutarım. Uzlaşmaz tutumundan, aldırmaz tavırlarından, küçümseyen beyanlarından, kitlenen ekonomisiyle bir yokluk ülkesine dönüşen Türkiye’de, muhtıraları bile ‘’bana demedi, sana dedi’’ diyerek savuşturmaya çalışan gamsızlığına kızarım. Türkiye’ye bu kadar uzun süreli hizmetlerinde neler kazandırdırdığı tartışılır.

Demirel’in nasıl bir miras aldığı ve nasıl bir miras bıraktığı, bıraktığı mirasın nasıl yerle bir olduğunu gördükten sonra, onun siyasi hayatının neden bu kadar uzun olması gerektiği daha iyi anlaşılıyor. Durumu sık sık , şapkayı alıp gitmeye, ya da araba kazalarına uğratacak reddeye getirmesine rağmen, her seferinde daha da kuvvetlenerek geri dönmesinin güçlü bir siyasetçi olmasından, geride partiyi bırakacak lider vasıflı kimse bulunmamasından kaynaklandığını düşünmek yanlış olmazdı.

Ne Tansu Çiller, ne Mehmet Ağar, ‘’ Baba’’ mirasını değerlendiremediler...Onun gibi olamadılar. Tıpkı Mesut Yılmaz’ın Anavatan’daki Özal mirasını yoketip, tüketip, siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kalışı gibi.

Şimdi bu da nereden çıktı der gibisiniz.
Yerel seçimler arefesinde, ülke toz duman. Vatandaş ekonomik kriz nedeniyle geçimden,
Siyasetçi seçimden endişeli. Bakıyorum herkes ip gibi gerilmiş. Herkes, herşeye damardan giriyor.

Toleranslı, soğukkanlı, konuşmalarında ince mizah yeteneğini kullanabilen, güldürürken düşündüren bir siyasetçi örneği yok ortada. Belki de o tip siyasetçinin modası geçeli epey olmuştur!.

İcratları tartışılır ama Demirel’in siyaset tarihimizin en renkli siyasetçisi olduğu asla tartışılamaz.

 

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..