Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '09

 
Kategori
Haber
 

Enerji politikası

Enerji politikası
 

Verimli, yenilenebilir, sürekli, güvenli ve ekonomik enerji temini, sanayi, tarım ve üretimin bütün sektörleri için olduğu kadar, ulaşım, ısınma, gıda temini dahil ailelerin de bütçesi açısından yaşamsal önemde bir olgudur.

Petrol ve doğalgaz üzerindeki paylaşım savaşları, enerji transfer yolları üzerindeki dev rekabet, dünya güç dengeleri açısından karılan ve yeniden dağıtılan kartlar, o çok ünlü “turuncu devrimlerin” ya da NATO ile Rusya, Şangay bloklaşmasının temelinde bir yerlerde enerji kaynakları çekişmesi yatmaktadır.

Artık restleşme “gazını keserim” ya da “hattın yolunu değiştiririm” üzerinden yaşanmaktadır. Bir zamanlar köyleri su için birbirine giren ülkemizde, GAP konusunda Dicle ve Fırat’ın sularının bölge barışıyla ilişkilendirilmesi gibi olgular da, enerji kaynakları tasarrufunun önemini anımsatmaktadır.

“Denizlere sahip olan Dünya’nın –en azından o bölgesine de sahip olur” deyişindeki ana fikir, günümüzde bir başka gerçeklikle derinleşiyor; “enerji kaynakları ve tedariki konusunda söz söyleyebilme dereceniz, bağımsızlığınız hakkında varılabilecek yargıların temelindedir.”

Buna karşılık Türkiye, kendi kaynaklarına sahip çıkmak, linyit ve hidrolik potansiyelini değerlendirmek noktasındaki zaafını, dışa bağımlılığı artıran bir ithalat politikasıyla birleştirdi ve enerji üretim-iletim-dağıtım tesislerinin “olağanüstü” özelleştirmesiyle, hayat pahalılığı kalemleri arasında enerji girdisini bir kontrol kalemi olmaktan çıkardı.

Sosyal Pazar ekonomisine olan inancım, iki sektörde kamusallığın kadük edilmesi gerçeği karşısında geri çekilmiyor aksine itirazı yükseltmeyi çağırıyor; biri sağlık diğeri ise, enerji.

Kaldı ki, en liberal politikaları uygulasalar da, bir çok ülkede enerjinin ve sağlık sektörünün üretici halk kesimlerine öncelik veren tarzda işletimi ve yönetimi bırakınız yasaları Anayasal güvencede sürüyor.

Türkiye gibi gelişme yolunda olan bir ülkede, enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir şekilde sunulması temelinde; bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve bir palana bağlı olarak yönetilmesi esas olmalıdır.

Piyasalaştırılan enerjinin küresel yıkımlara aldırılmaksızın Kyoto protokolünü kevgire çevirdiğini unutmadan, kent çeperlerinde yaşama tutunmaya çalışanlar için pahalı enerji kadar kışkırtıcı ve tahsilat kayıplarını tetikleyen başka çok az metanın olduğu gerçeğini unutmadan davranılmak zorundadır.

Türkiye gün yitirmeden, elektrik enerjisi üretimi içinde ithal kaynakların payının düşürülmesi, küçük ve orta ölçekli sanayiye enerji girdisinin sübvanse edilmesi, belediyelerin bina ve ulaşım sektöründeki enerji verimliliğini gözeten uygulamalarına hız vermesi, TÜBİTAK başta olmak üzere TMMOB ve ilgili akademisyenlerin de katkısıyla, AR-GE, çalışmalarına aralık vermeden devam etmelidir.

O arada elektrik üretiminde rüzgar; ısı üretiminde güneş enerjisinden ve su kaynaklarından en yüksek düzeyde yararlanmaya yönelik önlemler alınmalıdır.

Ulusal önceliklere dayalı bir enerji poltikasını sürdürme çabasına en büyük katkı, bu alanda olası bir "poltikasızlığın" üreten ve tüketen bütün bir Ulus'u gerçekte "enerjisiz" kılacağını anımsatmakla da mümkün olabilir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..