Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '11

 
Kategori
Güncel
 

Engelli vatandaş azarlandı mı?

Engelli vatandaş azarlandı mı?
 

TÜM İNSANLAR ADAYDIR. (Neye mi? )


Bakanımız Sn.AKDAĞ engelli vatandaşı azarladı mı? Kendi adıma söylüyorum, bir bakan bunu yapmamıştır.Ama Türkiye de 8, 5 milyon engellinin durumu da ortadadır. 

25 Şubat 2011 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanan kanuna göre özürlülerinde memuriyet sınavının merkezi sistemle yapılacağı açıklanmıştır. Bunun için Devlet Personel Başkanlığının yönetmelik çıkarması gerekiyordu. 3 Ay geçmesine rağmen çıkmamıştır. Kurumlarda kadro ihtiyaçlarını açıklayamamış ve 11 bin özürlünün kamuya alınacağı duyurulmasına rağmen; sınav açılmamıştır. Oysa engeç Mayıs ayında bu sınav yapılacaktı. 

Mart 2011 de Sağlık Bakanlığı "Sağlıkta Dönüşüm Projesi" ni hayata geçirmiştir. MS , Kanser, Organ Hastalığı olup sık sık hastaneye gitmek zorunda olan hastaların araçla evlerinden alınıp, tedavi sonrası tekrar evlerine ücretsiz araçlarla bırakılması için tüm il sağlık müdürlüklerine talimat verilmiştir. 

Nisan 2011 de ise Hükümetimiz özürlülerimizi sevindirecek çalışmaları açıklamıştır. Buna göre "Ağır Özürlü" olarak anılan ve evde bakımı yapılan 301 bin özürlüye "Bakım Sigortası" adı altında güvence verilecek ve sigorta primini de devlet ödeyecek, bunlardan maddi durumu iyi olan aileler primi kendileri ödeyecekti. Bu uygulama ise engeç 3 yılda yürürlüğe girebileceği açıklanmıştır. 

10 - 16 Mayıs 2011 ENGELLİLER HAFTASI olarak kutlanmıştır.Sn.Başbakanımız haftanın önemiyle ilgili mesaj yayınlamıştır. Mesajda; evde bakımı yapılan engelli her birey için 630 TL. aylık ödendiğini, önceden 25 TL olan özürlü maaşının 300 TL ye çıkarıldığını; çocuğu engelli olan annelerin 5 yıl önce emekli olmalarını sağladıklarını; annelere günlük bir saat izin verdiklerini hatırlatmıştır. Engelliler Haftasında, toplumun en hassas meselelerinden biri olan engelliler meselesine daha duyarlı davranılması için de bu haftanın vesile olmasını temenni etmiştir. 

Velhasıl.... Engellilerin boş tutulan kadrolarının neden doldurulmadığına, hakları olan bu kadrolara nasıl ve ne zaman atanacakları konusuna değinmemiştir.. 

Türkiye nüfusunun %12, 5 u engellidir. Aileleriyle birlikte en az 25 milyon insan yapar. Bunların çoğu da OY KULLANACAK. 25 milyon azımsanamaz, Türkiye'nin üçte biridir. Anayasamız Kanun, Tüzük, Yönetmelik... hepsinden üstündür. Anayasaya göre de TÜM İNSANLAR EŞİT HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE SAHİPTİR. Yani; kadın- erkek diye bahseder, engelli demez. 

Oysa engelli bireylerin pek çoğu yaşadığı çevreyi, şehri halen oturduğu pencereden izliyor. Evinin kapısından dışarı çıktığı an neler olmuyor ki? 

Apartmanda oturuyorsa merdiveni tek inemiyebiliyor, asansör küçükse ve tekerlekli sandalye kullanıyorsa sığamıyor . 

Görme engelli ise gittiği tüm yüksek katlı binalarda ses komutuyla çalışan asansör olamadığından, hep birilerini bekliyor. 

Dolmuş ve otobüslere binemiyor. 

Alış veriş merkezlerinde onlara ayrılan tuvaletleri dahi bizler kullandığımız için sıra bekliyor. 

Onlara ayrılan otoparkları da kullandığımız için uzak yerlere araçlarını park etmek ve yürümek zorunda kalıyor. 

Yaya kaldırımı için hemen tüm illerimizde rampalar var, ancak önlerine araç park edildiğinden bu rampaları da kullanamıyor. 

Market, PTT, banka, bankamatik gibi mecburi gitmesi gereken yerlerin fiziki şartları uygun olmadığından zorlanıyor. 

En büyük sorunu ise çalışamıyor, iş bulamıyor. 

Üniversite kazanıyor, okulu ve kalacağı yurdun fiziki yapısı engellilere göre yapılmadığından okuyamıyor. 

Belki başka vardır, ben sadece onu hatırladığımdan size Sn.Binali YILDIRIM'dan söz etmek istiyorum. İzmir milletvekili adayı olarak Görme Engelliler için "BRAİLLE" alfabesiyle seçim mektubu göndermiş ve engellileri sandık başına davet etmiş. Merak ediyorum bu seçimde o engelli bireylerin hangi sandıklarda oy vereceğini de ayarlamış mı? Tv.den de izledik, ben Mardin'de oy kullanırken de şahit oldum, tekerlekli sandalye ile gelen engelli bir delikanlı, asansörü olmayan üniversitenin 4.katında oy kullanaya çıkamadığından geri dönmüştü. Dikkat etmediğimizden en yasal hakları olan seçme haklarını da ellerinden almış oluyoruz. 

Sonra onlara sorunlarını soruyor ve dinledikten sonra da haline şükret, şikayet etme der gibi, "Gözlerin görmüyor, sana iş vermişiz" diyoruz. 

Ne dersiniz Sn.Bakan hangi amaçla kullanmıştır bu cümlesini? 

Şu an çoğumuzun önemsemediği bu kişilerden farkımız ne? Hepimiz birer engelli adayı değilmiyiz? 

 
Toplam blog
: 103
: 1399
Kayıt tarihi
: 21.03.08
 
 

Hacettepe Ün. mezunuyum. Öğrencilik yıllarımda ve okulu bitirdikten sonra bir gazetenin muhasebe ..