Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '11

 
Kategori
Güncel
 

Dokunma!

Dokunma!
 

NE ANLADIN?


Fakir ama mesut bir aile ile zengin ve kibirli bir babanın hikâyesidir birazdan okuyacağınız…  

Fakir ama mesut aile, iki katlı evlerinde kalabalık bir şekilde yaşarlarmış hep birlikte. Alayda yetişmiş baba, usta olmuş seneler içinde. Evin direği oymuş, dişinden tırnağından arttırdığı para ile dokuz kişilik bir hanenin geçimini sağlarmış. Aldığı maaşla en pahalı doğalgaz, elektrik faturasını öder, arttırabildiğini de eşine verirmiş evi döndürmesi için. Evin annesi; çocuklarının ve eşinin bir dediğini iki etmemeye çalışırmış imkansızlıklar içerisinde. Çarşı pazar alışverişine çıktığında, akşama masaya koyacağı GDO’lu sebzeleri, dünyanın en pahalı kırmızı etini almaya çalışırmış. Yine de bütçesine göre her akşam sıcak bir yemek koyarmış masaya. Çocuklar ise üniversitede okumaya, şifreli sınavlara hazırlanmaya, açlık sınırı altında olan asgari ücretle iş bulmaya çalışırlarmış.  

Tıp fakültesinde okuyan evin büyük oğlu, bir kızı seviyormuş. Hikâye bu ya, kızın babası zengin ve kibirli bir adammış ve kızının, fakir bir aile çocuğu ile birlikte olmasını istemiyormuş. Bir gün çocuk ve kız gizlice buluşmaya çalışırken, durumu fark eden belediye otobüsü şoförü “Burası seks otobüsü değil!” diyerek ikisini otobüsten atmış. Morali bozulan gençler, Beyoğlu’nda bir kafeye gitmişler, tam yan yana oturacakken zabıta girmiş içeri. Oturmak üzere oldukları çift kişilik sandalyeyi, yüklemişler Kasımpaşa’daki belediye deposuna. Şaşırmış sevgililer, tuhaf şeyler yaşadıklarını düşünmüşler. Akşam olmaya başlamış, eve dönmüşler. Eve geldiklerinde bir de bakmışlar ki, tüm aile kapının önünde oturuyor, eşyaları ile birlikte. Ne oldu? Diye sorduklarında, kızın aynı zamanda müteaahit babasının, fakir ailenin evinin bulunduğu araziye gökdelenler yapacağı haberini almışlar. Bir daha aynı bölgede yaşayamayacaklarını ve şehrin kuzeyine göç ettirileceklerini biliyorlarmış. Geceyi sokakta perişan halde geçirmişler.  

Ertesi sabah baskılara dayanamayan sevgililer karar vermiş; kız, kibirli babasının evine dönmüş. Fakir ve gururlu baba ise çok içerlemiş duruma. Toplamış kendisini hemen. Sessiz, efendi, mülayim baba artık daha fazla sabredememiş yaşadıklarına, gitmiş kızın babasının yanına. Açmış kapıyı, girmiş odadan içeri ve şu sözleri söylemiş;  

“Dokunma internetime! Dokunma özgürlüğüme! Dokunma kişilik haklarıma! Dokunma Mustafa Kemal’ime! Eğer onların kılına bile zarar gelecek olursa; biz, ömrümüzde bir karıncayı bile incitmemiş olan biz; TÜRK GENÇLİĞİ! Hiç düşünmeden senden hesap sorarız, anlıyor musun? Hesap sorarız ve dönüp arkamıza bakmayız bile…” 

 
Toplam blog
: 43
: 543
Kayıt tarihi
: 03.05.11
 
 

 İsyancı ruhlu, demokrat, kendi çapında yazar... ..