Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Erkan Tan'la Başkentten

Saat Geliyor 10’a Bizim Program Eriyor Sona


“Günaydın günaydın, bizden olan olmayan, bizi seven sevmeyen, bizi izleyen izlemeyen… herkese günaydın” açılış seremonisiyle saat 8.30’da başlayan ve “saat geliyor 10’a bizim program eriyor sona” ifadesiyle bizi 24 saat beklemeye alan bir programcı var Türkiye’de. Dile kolay, 10 yıldır devam ettiriyor bu güzel olayı.

Sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Türkiye’de onlarca televizyon var. 24 saat ekranları açıktır bu televizyonların. “At izinin it izine karıştığı” ülkemizde milletin kafası karmakarışık iken; bir program sadeliğiyle, saflığıyla, misyonuyla rekora gidiyor. Nedeni tartışılabilir. Üzerinde tez de yazılabilir. Çünkü konsept olarak eğlence, para dağıtma, menfaat elde etme programı olmamasına rağmen sayılamayacak kadar tiryakisi var programın. Demek ki Anadolu kokuyor bu program.

Birçok dizi, açık oturum programları yapıldı televizyonlarda. Ömürleri hiç de uzun olmadı bunların. Milletin değerleriyle alay eden, birçoğu gerçekleri çıkarları için saptıran aile mefhumunu ayaklar altına alan programlar olduğundan tez elden “imamın kayığına” bindirilerek gideceği yere gönderildiler. Bu ortamda milletin kendisini bulabildiği program sayısı maalesef bir elin parmakları sayısınca olabilmiştir. Bunlardan biri de “Erkan Tan ile Başkentten” programıdır.

Program yukarıda da belirttiğim gibi insanı tiryaki yapıyor. Konukları seçerken adaletli davranması, doğallığı, sorulardaki içtenlik ve samimiyeti, vatandaştan gelen soruları olduğu gibi konuklara iletmesi, tarafsızlığı kendisini izlemeye değer kılıyor.

Ne işe yarıyor bu program? Bir kere insanların güne enerjik başlamasına vesile oluyor. İnsanlara birbirlerini sevmeyi, memleketini sevmeyi öğretiyor. İnsanları bilgilendiriyor, bilinçlendiriyor. Vatandaşa siyaseti, ülkede olup bitenleri anlatıyor. Diyalogun rahatlığını, içtenliğini öğretiyor. Kavgasız, yalansız, dedikodusuz da sohbet edilebileceğini anlatıyor millete. En mahrem konuları rahat ve güven ortamında ele alıp aydınlatabiliyor. Bu özellikleri sayesinde 10 yıllık bir maratonu kazasız ve belasız bir şekilde atlatmayı başardı. Ben öyle inanıyorum ki bu gidişle birkaç 10 yıl daha devam edecek bu program. Nereden mi anlıyorum? Ekrandan öyle görülüyor. Her günkü inancından, enerjisinden ve samimiyetinden.

Türkiye’de çok azdır böyle programlar. Hem milli, hem insani, hem samimi hem de eğitici. (Eğitici demişken ilkokul hocam, çocuk vakfı kurucusu sayın M. Ruhi Şirin’i de çıkarıp çocuk sorunlarına el atan bir program yapmasını çok isterdim. Çocuk ve gençlik sorunları çok önemli ülkemizde) Rahmetli Barış Manço da böyleydi. “Adam olacak çocuklar” programı tek kanallı bir ülkede milletin beğenisini kazanmış, çocuklara çok şeyler öğretmişti. Daha çok şey yapacakken çok erken ayrıldı aramızdan. Allah rahmet etsin.

Sayın Erkan Tan. Allah sağlığını, enerjini, neşeni eksik etmesin. Senin yaptığın gibi samimi programlara bu ülke insanının ihtiyacı var. Sen çizgini bozmadan milleti aydınlatmaya devam et. Atatürk bu milletten bunu istiyordu. Diğer kanallar da umarım bundan örnek alır. İçtenlikle selam olsun; her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa.

İsmet Yalçınkaya

Kimya Öğretmeni.

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..