Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Ermeni Sorunu bilmeyen milletvekilleri kendi maaşlarını yüzde yüz arttırmayı çok iyi becerdiler

Tarih, olmayan olayların, o olayların geçtiği yerde bulunmayan kişiler tarafından yazılışıdır.......ALBERT CAMUS

Bu gün (24.Aralık.2011)  köşe yazarlarının ve blog yazarlarının pek çoğu sutunlarını, Fransa Meclisi'nde alınan ve demokratik bir rejimin saygınlığına yakışmayan ''Soykırımın inkarını suç sayan'' yasanın onaylanması ile, aynı günün gece yarısı TBMM'nde yasalaştıran çok ilkesiz bir konuya ayrılmışlardı... Meclisde şu an mevcut dört birbirini yiyen partinin ortak önergesi ile hazırlanan KIYAK MAAŞ  yasa tasarısının o  gece yarısı orada mevcut olan üyelerin oyları ile nasıl yasallaştığını aktarmaktalar... Ancak elbette ki  milletin haklı olarak tepkisine neden olan o yasa, bundan böyle  549 milletvekilinin OY Birliği ile kanunlaşmış  sayılacaktır...İşte bu korkunç çıkarcılık için duyarlı yazarlar tarihe not düştüler...Aynı konu benim için de çok önemli olduğundan yazmak istedim.

Özellikle Ermeni Sorununa ilişkin Sayın Can DÜNDAR Milliyet Gazetesindeki köşesinde ''HRANT OLSAYDI !'' başlıklı yazısının ikinci paragrafında....Hrant; 2001'de Fransa ''Soykırım''ı tanıdığında ne demişti; Şimdi Paris'e gideceğim. Concorde Meydanı'nda bir taşın üzerine çıkıp ''Soykırım Olmamıştır'' diye bağıracağım. Sonra Ankara Güven Park'ta başka bir taşa çıkarak ''Soykırım yapılmıştır'' diyeceğim. Gerçeğe ancak böyle ulaşılır, fikrin önündeki bariyerler (bazen canı pahasına ) tamamen temizlenecek. Hrant yaşıyor olsa yine Fransa'yı ilk eleştirenlerden biri olurdu muhtemelen...Ama ''Soykırım vardır'' diyeni ''Türklüğe hakaretten yargılayan Ankara'nın ''Soykırım yoktur'' demeyi suç sayan Paris'e ders vermesine gülerdi herhalde...şeklinde devam eden yazısına hayran olmamak elde değil.. Bu müthiş duygusal,  demokrasi ve insan haklarını sorgulayan yazının herkes tarafından okumasını diliyorum, lütfen Sn.Can DÜNDAR'ın yazısının  tamamını okuyunuz.........

Üzülerek görüyorum ki Cumhuriyet kurulduğundan bu yana ERMENİ Meselesini ciddi olarak ele almak yerine benim gibi uzun yılllar ' Tarih' okuyan vatandaşlarına bile bu konuyu bir satır bile öğretmemiş olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin hangi zihniyetle hareket ettiğini anlamak mümkün değildir...Yani toplumun %99'u bu konuya tamamen FRANSIZ kalmıştır. Daha üzücü bir yönü ise şu anda mevcut Milletvekillerinin tamamına yakını bu konuya ait hamaset içeren sözler dışında bir bilgiye sahip değiller. Zaten o yüzden olmalı ki en hassas günde oturup kendi emekli maaşlarını yükseltmekle meşgul oldular...TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK ise ''Bu bir ihtiyaçtı yapıldı, elinizi vicdanınıza koyun'' diyerek haklı olduklarını ispat etmeye kalkıştı. Ben elimi vicdanıma koyunca asıl o gece; Türkiye için o kadar hassas saatleri  kendilerine ayıracaklarına ''Soykırım'' suçlamasına karşıt  tüm gerçekleri belgelere dayalı olarak, TBMM'nin yüce çatısı altından tüm dünyaya haykırmaları gerekirdi.

Diğer yandan en büyük üzüntüyü doksan yıldır, hükümetlerimiz, diplomatlarımız, tarihçilerimiz, sosyologlarımız  ve düşünürlerimiz ciddi şekilde ele almayarak Türkiye'nin uygar ülkeler nezdinde küçük düşmesine sebep oldular. Elbette içlerinde çok uğraşanlar çıktı ama onlara ise elinde siyasi güç bulunanlar destek olmadıkları için çalışmaları hep boşlukta kaldı. Örneğin ERMENİ MESELESİNİ en iyi ve tarafsız biçimde inceleyip soykırımın olmadığını hukuken de ispatlayan,  yüzlerce makale yazan rahmetli Gündüz AKTANI saygıyla anmak istiyorum. Devletler Hukukuna göre Ermeni Meselesini son derece detaylı ve tarihi belgelere dayalı olarak  irdeleyerek yazılarını yazan rahmetli Gündüz AKTAN özellikle Ortadoks Ruslarla dindaş olan Gregoryan Ermenilerin yalnızca tehcire tabi tutulduğunu, Katolik ve Protestan olanların ise  tehcir edilmediğini ancak belki bazı idarecilerin yanlışları sonucu ölümlerin de, hatalı sürgünlerin de gerçekleşmiş olabileceğini belgelere dayalı olarak anlatmaktadır. Yani Enver Paşanın Rusların sürgüne tabi tuttuğu Türklere karşi Ermenileri doğuya sürün emrine karşin, Talat Paşa'nın durumdan vazife çıkararak aceleyle yerine getirilmiş olan tehcir emri, daha çok Ruslarla işbirliği içinde olan ve Osmanlıya ihanet edenlere karşı alınmış bir karar olmakla birlikte bazı hatalarda yapılmış olabilir görüşünü belirtmektedir. Ancak hiçbir zaman dini veya etnik  bir grubun tamamının tehcire tabi tutmadığını ve dolayısıyla  ''Soykırım '' şartlarının da tam olarak oluşmadığı tezini  belgelerle açıklamakadır. Ancak yıllardır en saygın tarihçiler de dahil,  AKTAN'nın makaleleri de pek çok hatanın oluştuğu ve dolayısiyla soykırım değil ama '' '' katliam'' denebilecek olayların gerçekleştiğini kabul etmektedirler. Ayrıca  İngiliz-Fransız-Rus ortak bildirisi ile  Osmanlı İmparatorluğunun ''Tehcir'' kararının geri aldırılmasını isteyen Avrupaya  karşılık, TEHCİR'in gerekliliği o zamanki ABD Dış İşleri Bakanı tarafından '' askeri savaşlar esnasında gerektiğinde  bu tip   kararlarının alınması '' gerekebilir görüşünün beyan  edildiği belirtilmektedir. Merak edip inceleyenler daha pek çok gerçeği öğrenebileceklerdir.

Keşke Sayın Başbakan'ın danışmanları bu makaleleri okuyarak S arkozy'nin babasına veya dedesine değinmeyen doğru dürüst bir konuşma hazırlasalardı. O zaman babası çıkıp ben o tarihte daha değil Cezayir'i   Marsilya'yı bile görmemiştim diyemeyecekti. Ayrıca başkalarının suçunu örnek verip  çocuklar gibi siz de yaptınız, biz de yaptık ne yapalım mantığı ile kendimizi   boşu boşuna suçlu ilan etmemiş olurduk. Sayın milletvekilleri aylık 7 bin 750 TL. maaşları ile emekli hayatı yaşamaya başladıklarında vakit bulup yukarda söz ettiğim makaleleri okurlar ve  Ermeni Meselesini öğrenip hiç değilse millete kuru kuru ''biz soykırım yapmadık'' boş nutukları ile milletimizi doğru yönlendiremedik diye düşünüp üzüntü duyarlar. Belki de daha da ileri gidip Ermeni diasporasının yaptığının yarısı kadar bile çalışmadıkları ve  gerekli belgelerin tümünü korkmadan tüm uygar dünyaya açıklayıp gerçeklerin ispatını beceremedikleri içinde  çok üzülürler.

Sözünü ettiğim konulara ilişkin çok mükemmel bir yazıyı da (24.12.2011)  VATAN Gazetesindeki köşesinde Sn.Mustafa MUTLU ''Bütün vekiller benim için öldü; hakkımı helal etmiyorum ! '' başlığı ile kaleme almış. Her nekadar yazının tamamını okuyacağınıza emin olsam da, ben yine de bir bölümünü özetlemek  istiyorum. Bakın Sn MUTLU ne diyor..........hiçbir konuda uzlaşamayan iktidar ve muhalefet milletvekilleri; ortak imzayla bir önerge verdiler ve sadece iki yıl milletvekilliği yapmış ya da dışardan bakanlık yapanlara ömür boyu emeklilik maaşı verilmesini sağladılar. Emekli Milletvekili 3 ila 5 bin arasındaki maaşlarını önce 5 bin 600 sonra da ikinci bir önergeyle 7 bin 750 liraya çıkardılar. Bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve atalarımızın Fransa tarafından tarihin en büyük hakaretine uğradığı günün gecesinde yangından mal kaçırırcasına ''sinsice'' yapıldı. Bu yasa Millet Meclisine hakarettir.(Bence Millete hakarettir).......Milletvekili millete karşı kendisini ''ayrıcalıklı Sınıf'' olarak gördüğünün kanıtıdır. Anayasanın eşitlik ilkesine ihanettir. Bu düzenleme AKP'lisinin, CHP'lisinin, MHP'lisinin, BDP'lisinin kısa adı TÇP olan ''Türkiye Çıkar Partisi''nin vekilleri olduklarını gösterdi.  Bu görüşlere aynen katılıyorum...Kutluyorum Sn. Mutlu'yu

Yukarda belirtilen nedenlerle ben artık bu meclisin yenibir ANAYASA yapmasını ASLA istemiyorum. Hatta insan haklarına çok saygılı olduğuna inandığım tek milletvekili Şafak PAVEY'e bile artık güvenim kalmadı. Tüm gerçek demokrat insanların yeni yılını kutluyor 2012'de esenlik dolu günler diliyorum.

 
Toplam blog
: 16
: 614
Kayıt tarihi
: 08.06.08
 
 

Ben 68 kuşağından olup ülke, çevre ve kadın sorunlarına aşırı duyarlı biriyim. Ayrıca siyaset en ..