Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '10

 
Kategori
Siyaset
 

Ermeni soykırımı ve kurgulanan senaryo

Ermeni soykırımı ve kurgulanan senaryo
 

İzmite bağlı Göller köyünde Ermeniler tarafından balta ile kesilerek öldürülen Türklerin resimleri


Osmanlı Devletinin 1915'de çıkarmış olduğu tehcir kanunu bugün soykırım iddiasıyla yargılanıyor. Yargılamak istedikleri Türkiye’mi Türk milletimi yoksa Osmanlı Devletimi? Yıl 2010 ve üzerinden 95 yıl geçmiş olan bir olayı yabancı ülkelerin meclislerinde görüştürmenin mantığı nedir? Hükümetin bu yöndeki tutumu nasıl olmalı ki önce ABD sonra ise İsveç kendi iç meselelerimizi hiç üzerlerine vazife olmadığı halde kendi meclislerinde görüşme cüretini gösteriyorlar? İsveç’inde sözde soykırım tasarısını meclisinden geçirmesi ABD’nin Türkiye’ye vermiş olduğu bir gözdağımı? Mustafa Kemal bugün hala Türkiye’nin başında olsa sergileyeceği tavır ne olurdu?

Olay aslında çok basit bir düşünceyle çözülebilir. Kurgulanan senaryo Türkiye'yi köşeye sıkıştırıp Türkiye üzerindeki emellerini bak tasarıyı çıkarırım diyerek gerçekleştirmek. Anlayacağınız bir tehdit hegemonyası kurulmak isteniyor. Türkiye bugün bu sözde soykırımı kabul ederse Ermenilerin Türkiye üzerinde hak iddia edeceği korkusuyla baskı altına alınıyor. Siyasilerimiz bu tasarının başka ülke meclislerinde görüşmeye alındığı an açık ve sert biçimde tavırlarını sergilemeliydiler. Aksi bir davranışta bulunup sanki Eurovision ya da 2010 dünya kupası maçlarını seyredir gibi heyecanla konutlarda canlı bağlantılarla acaba kaç oy ret kaç oy evet çıkacak diye beklememeliydiler. Türk yetkililer temsilcilerimizi tasarı meclisten geçtikten sonra değil meclise geldiği anda çekmeliydiler ve meclisten tasarı çekilene kadar da göndermemeliydiler. Fakat bizdeki zihniyet önce onlar vursun sonra ben kendimi savunurum olduğu sürece böyle dik bir duruş beklememeliyiz. Türkiye'de yaşayan ve Türk halkının refah ve mutluluğunu istemeyenler ise bu sözde soykırıma açık biçimde destek vermekten çekinmemekte ve bunları yazılarında milyonların gözüne sokarak dile getirmektedirler. Aynı Ahmet Altan'ın bugünkü yazısında olduğu gibi. Ahmet Altan'a kulak verelim ne demiş ne demek istemiş.

"Neden yüz yıl önceki bir olayı reddedeceğiz diye, yüz yıl önceki katillerin “onuruna” sahip çıkacağız diye, gerçekleri asla kabul etmeyeceğiz diye yetmiş milyon insanın geleceğini tehlikeye atıyoruz?

Talat'la Enver yüz binlerce Ermeni'yi kurban etti, şimdi biz de tarihimizin en budala ve kanlı yöneticileri için milyonlarca insanın geleceğini mi kurban edeceğiz?"

Amacın ne olduğu açıkça belli. Türkiye'yi getirmek istedikleri noktada bellidir. Acaba hangi kaynaktan faydalanarak çıkarıyorlar Türkiye'nin en radikal gazetesini? Acaba hangi güçlere açıyorlar kapıları kalemleriyle? Türk milletini gerçekleştirmediği bu sözde soykırımı bugün sadece köşesinde yazı yazarak oturmaktan başka birşey yapmayan sadece yazdıklarıyla var olduğunu sanan ve bunların yazdıklarını vahiymiş gibi doğru bilenler mi ispatlayacaklar. Yaftalıyacaklar, yargılayacaklar ve en nihayetinde asacaklar!

Türkiye ABD'ye yaptığı ufak manevraya karşı İsveç'inde tasarıyı kendi meclisinde geçirmesiyle kendi kalesine gol atmış bulunmaktadır. ABD bak benimle ters düşme tüm dünyaya tasarıyı kabul ettiririm mesajı veriyor. Tabiki anlayana!

Mustafa Kemal eğer bugün yaşasaydı Türkiye bugünkü gibi dış siyasette pasif ve edilgen bir politika izlemezdi. Tıpkı BM'ye katılma sürecinde ki gibi dik bir duruş sergilerdi. Çünkü Paşamızın ne ictimai ne de siyasi hayatında yenilmek, ezilmek, boyun eğmek yoktur. Bugün bir Mustafa Kemal yok ve bir Mustafa Kemal beklemek ahmaklıktan başka birşey değildir. Eğer biz Atanın mirasına sahip çıkarsak belki bir Mustafa Kemal edebiliriz. Gerçek Mustafa Kemal ruhu o zaman yaşıyor olur O'nun mirasına sahip çıkmakla.

Satırlarıma Ahmet Altan'ın bugünkü yazısındaki bir parağrafla son vermek istiyorum.

"Eğer sırtınızı “gerçeğe, dürüstlüğe ve doğruluğa” dayarsanız. Ama “yalana, inkâra, ucuzluğa” dayanarak dünyaya meydan okursanız, hayat sizi yakanızdan tuttuğu gibi yere çalar."

 
Toplam blog
: 3
: 444
Kayıt tarihi
: 01.05.09
 
 

1 Eylül 1980' de Adana'nın sıcak sonbaharında dünyaya gelmişim. İlk ve orta öğrenimimi Adana'da tama..