Ermeni soykırımı yalanı ve İngilizlerin “Mavi Kitab’ ı

Ermeni soykırım yalanının dayandığı asıl iki ana kaynak var.

-Mavi Kitap ve

-Talat Paşa’ nın bir telgrafı.

İşte Ermeniler tüm soykırım söylemlerinde bu iki kaynaktan kendi lehlerine nemalanıp duruyorlar. Hem de 1960 yılların başından beri.

Mavi kitap, tarihte hep sömürgecilik ve gerçek soykırım denince ilk akla gelen İngilizlerin bir ürünü. İngiliz hükümetinin birinci dünya savaşı sırasında yayınladığı bir kitaptır.

Aslında iki kitap yayınlanmıştı. Birincisi Almanların mezalimi hakkında kaleme alınmış bir kitap. Daha sonra Almanların baskısı sonucu kitapta anlatıların hayal ürünü olduğu İngilizler tarafından itiraf edilmiş, ya da ettirilmiş.

Ermeni meselesiyle ilgili kitaba gelince… Bunu yazanların başında bir İngiliz diplomat vardı: Sonradan İngiltere'nin Washington elçisi tayin edilmiş Lord Bryce.

Amerika o zaman daha savaşa girmemişti. Ve Alman propagandası o dönemde Amerika'da oldukça kuvvetliydi. Amerikan kamuoyunu müttefikler lehine çevirebilmek amacıyla böyle bir kitap hazırlandı. İşte başımıza bela olan ama uydurma olduğunu İngilizlere onaylatamadığımız bu kitaptır.

Bir başka soykırım dayanağı sözde belge ise, Talat Paşa tarafından 1915 yılı tarihinde yollanan bir telgraf. Şöyle diyor Talat Paşa telgrafında:

“Diyarbakır Valiliğine,

Son zamanlarda vilâyet dâhilindeki Ermeniler ile diğer bütün Hıristiyanlara da katliamlar yapıldığı ve bu cümleden olarak, daha sonra Diyarbakır’dan gönderilen kişiler vasıtasıyla, Mardin’de Marhasa ile Ermeniler arasındaki diğer Hıristiyan ahaliden, yediyüz kişinin geceleri şehirden dışarı çıkarılarak koyun gibi boğazlattırıldığı ve şimdiye kadar bu katliamlarda öldürülenlerin iki bin kişi tahmin olunduğu ve buna ivedilikle ve kesin olarak son verilmezse çevre vilâyetteki Müslümanların da ayaklanarak bütün Hıristiyanları katletmelerinden korkulduğu, haber alınmıştır…” Diye başlar ve devam eder telgraf.

Kimilerine göre bu telgraf soykırımın kesin kanıtıymış.

2. Dünya savaşı sonrasında dünya kamoyu, Jenosit’ i bir etnisitenin bilinçli biçimde, bilerek, isteyerek ortadan kaldırılmasını amaçlamak anlamına geldiğine karar kılınca. 1948’de Birleşmiş Milletler’ de alınan kararla bu kavram uluslararası hukukun kilometre taşlarından biri oldu. İşte bu tarihten sonra Ermeniler bu karara dayanarak, 60’lı yılların başından itibaren 1915 olaylarının “soykırım” olarak kabul edilmesi gerektiğini savunup durdular.

Hem de savlarını yukarıdaki biri uydurma öteki çarpıtılmış belgeye dayatarak.