Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '13

 
Kategori
Futbol
 

Ersun Yanal ve Fenerbahçe...

Fenerbahçe'de futbolun patronu Aykut Kocaman ile yollar ayrıldı ve ardından herkes konuşuyor, söylüyor hatta söyleniyor..

Gitmesi doğru muydu yanlış mıydı bunu ancak onun Fenerbahçesiz Fenerbahçe'ninde onsuz hali ile aldığı sonuçları görerek yorumlamak doğru olacaktır..

Aykut Kocaman'ın 3 yılı sığdırdığı ; zor günlerde takıma hatta kulübe liderlik yapmak , iç sahad auzun bir süre yenilmezlilk, Lig Şampiyonluğu, Türkiye Kupaları, UEL 'de Yarı Final ve 2013-2014 sezonu için Şampiyonlar ligine katılma bileti...

Emekleri ve katkıları yadsınamaz , çok önemli ve çok değerlidir .Sayın Kocaman, Rıdvan Dilmen , Oğuz Çetin gibidir yani kulübün SEMBOL spor adamlarındandır. Onun için ayrılığını tam manasıyla bir GİDİŞ yada AYRILIK olarak görmemekte fayda çünkü Sayın Kocaman ve emsalleride aynen taraftarlar gibi bu kulübün gerçek sahiplerindendirler.

Şimdi mevcut duruma geri dönersek, Fenerbahçe'yi yeni sezonda kim çalıştıracak, Teknik Direktör yerli mi yoksa yabancı mı oalcak soruları var futbolseverlerin aklında...

Benim şahsi kanaatim medyada ismi çok ön planda olan Ersun Yanal'ın takımın başına geçmesinin çok büyük fayda sağlayacağı yönündedir. Yabancı hoca yada Ersun hoca dışında farklı bir antrönör başarılı olamaz mı ? Elbette ki olabilir..Ancak başarının tanımını yaparken özellikle Fenerbahçe için kriterleri doğru belirlemektir , Bugün Fenerabahçeli bir taraftarın takımından beklentisi açıktır ; Ligde Şampiyonluklar ve  Avrupa Şampiyonlar Ligine Katılma ve sonrasında en az bir Çeyrek Final , Yarı Final görmektir.

Bunu da kulübe verdiği koşulsuz destekle sonuna kadar hak etmektedir taraftar...

Peki Ersun Yanal ismi bunları getirebilir mi ?Aykut Hocadan daha başarılı olabilir mi ?

Olmaması için tek bir neden bile yok.Ersun Yanal bilenler bilir bilmeyenler için söylmekte yarar vardır ki gerçekten Fenerbahçe taraftarıdır, taraftarın istediğini beklentisini çok iyi biliyor.

Çalıştırdığı takımlarda hep ilk yarılarda yüksek performans ve büyük çıkışlar elde ettiği ancak ikinci yarı hep düşüş yaşadığı örneği öne sürülüyor..Manisa, Eskişehir, Gençlerbirliği gibi örneklerde bunu görmek mümkün. Ancak diğer taraftan bu aynı inişli çıkışlı grafikleri, dönem dönem Ertuğrul Sağlam'ın Bursasporunda yada Mehmet Özdilel'in Antalyasporunda da görmedik mi ?

Evet dediğinizden eminim , bakın anadolu kulüplerinde yaşanan temel sorun çok açık gözler önündedir aslında . Eskişehirspor örneğinde de bu böyle oldu, sezona çok iyi başlayan puanlar toplayan zirveyi zorlayan eskişehir ikinci yarıda elinde sadece Türkiye Kupası hedefi ile kaldı.

Nedeni şudur ; Anadolu kulüpleri elbetteki bütçeleri doğrultusunda kadrolar kuruyorlar ve malesef ki kadrolarını şekillendirirken bol alternatifleri olan derin bir kadro kuaramıyorlar. Lige 12-13 tane iyi ve kaliteli ayakla başlayan ekip lig maratonu sürdükçe , kart cezalıları , sakatlıklar vb nedenlerle çok fazla eksik kalabiliyor bu da emin olun ki teknik direktörün elini kolunu bağlıyor.

Bir diğer faktör ise sezonun ilk yarısında fırtına gibi esen bir anadolu takımın oyuncularından bazılarına , ki bu bazıları özellikle arabayı çeken önemli atlar yani starlar oluyor , teklifler gelmeye başlıyor . Ardındanda önce mental olarak düşüyor sporcu sonrada sakatlık korkusu ile kendini sakınmaya başlıyor. Neden ? Çünkü önümzüde ki yıl onu Büyükerlde A takım yada B takım transfer edeceğini menajerler aracılığı ile ieltiyor.

Bu dakikadan sonra artık o ilk yarıda yakalanan takım olma bilincide zarar görüyor çünkü birileri eşyalarını toplamaya hatta gideceği yeni şehirde oturmak için ev var isede çocukları için okul seçme planlarına yöneliyor.

Sonra Ersun hocanın yada Mehmet hocanın ilk yarı dolu dizgin zirveyi kovalayan lider kimlikli takımımı bu kimliğini yavaş yavaş yitiriyor ve yaşadığı ritm bozuklukları sebebiyle başarısız oluyor .

Ersun Yanal, özellikle antreman çeşitliliği ve sporcunun kas gelişimi adına oldukça profesyonel ve avrupanın bir çok önemli kulübünde kullanılan sistemleri kullanmaktadır . Çalıştırdığı takımlarda çok sık uzun sakatlıklar yaşayan sporculara rastlanmaz , oyun anlayışında asla geriye yaslanmak, zamana oynamak , hucüm etkinliği dışında zayıf pas yapmak yoktur. Ersun hocanın takımları genelde çok gol atma arzusu içerisinde ekipler olmuştur.

Ersun hocanın Türkiye liginde çalıştırdığı farklı takımlar ve Milli takım tecrübesine Fenerbahçenin kaliteli geniş kadrosu, seyircinin dünyanın neresine giderse gitsin takımın her şartta arkasında olmasının inanılmaz itici gücü eklenince ortaya çıkacak olan sonucun Ligde şampiyonluklar ve Avrupada sürekli bir varoluş olmaması için en ufak bir sebep yok.

Gerek tek şey inanmak, doğru trasferlerle takıma katkı sağlamak ve iyi bir sezon öncesi hazırlık ve kaynaşma kampı geçirilmesidir. Başkan ve Yöneticiler eğerki takıma Ersun Hoca'nın takıma,  gerçek bir Lider olduğunu doğru hissetirebilirse Fenerbahçe'nin başarısız olması için en ufak bir sebep dahi yoktur. Fenerbahçe futbol takımı, geride kalan son 8-9 sezonda zaten ya şampiyon olmuş yada 2. olarak ligi bitirmiştir. Onun için kanaatim şudur ki kulüp Ersun Yanal'a takımı emanet ederse çok doğru yapmış olur ve artık Fenerbahçe adına vites kalıcı olarak büyür...

 

 
Toplam blog
: 3
: 464
Kayıt tarihi
: 05.12.12
 
 

1999 – 2002 yılları arasında Ali Poyrazoğlu ve Uğur Yücel başta olmak üzere sanat dünyasının birç..