Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '10

 
Kategori
Spor
 

Ertuğrul "Sağlam" bir Bursaspor yarattı

Ertuğrul "Sağlam" bir Bursaspor yarattı
 

Sayın Özhan Canaydın'a saygı ile...

Önemli bir centilmenin ve spor adamının kaybına üzülmemek elde değil. Allah rahmet eylesin ve hepimizin başı sağolsun.

SPORUN ÇINARI DEVRİLDİ

***

Bursaspor-Denizlispor maçı

Ozan İpek’in penaltı noktası civarından röveşata ile attığı muhteşem gole kadar sezonun en güzel gol vuruşunun Güiza tarafından Gaziantepspor’a atıldığını düşünüyordum. Ancak Ozan İpek uzun yıllardır gözlerimizin aradığı o estetiği bize izlettirdi.

Yani?

Bursaspor özellikle ikinci devreyle birlikte, hatta ilk devrenin son karşılaşmasında Beşiktaş maçıyla birlikte ligimizin en güzel şeyleri yapmaya başladı ve her hafta buna bir yenisini ekliyor.

Ozan İpek sezonun en güzel golünü attı da Sercan Yıldırım daha azını mı yaptı? Futbolumuzun en çok örneğini verdiği kaleci ile karşı karşıya kaldığı zaman ne yapacağını şaşırıp elleri ayaklarına dolanan futbolcu tipinden başka bir şey olduğunu gösterdi bize. Orta sahadan topsuz başladığı koşuyu topla buluştuğu anda tempo kazandırarak ceza sahasına kadar girdi. Kaleci ile karşılaştığında hızına aldanan kaleciyi temposunu düşürerek yere yatırdı ve gol vuruşunu yaptı.

Bu iki gol tribünleri her iki devrede de farklı zamanlarda zevkten dört köşe yapmaya yetti. Denizlispor’un golüne kadar ekranlara çok güzel görüntüler yansıdı. Bu şampiyonluk provalarını andırıyordu.

Sekiz hafta kaldı; bir maçın Ankaraspor olduğunu hesaba katarsak Bursaspor’un en yakın rakibi Galatasaray’la arasında kapanması gereken izafi bir sekiz puanlık bir fark var. Galatasaray bir maçını Bursaspor ile yapacağına ve bu karşılaşmadan üç puan alacağını varsayarsak kalan altı maçta beş puanın kapanacağı bir başarısızlık serisinin oluşması gerekiyor. Zaten Cuma günü Olimpiyat Stadında bu sezonun nasıl sonuçlanacağına ilişkin bir genel kanı iyice oluşmaya başlamış olacaktır. Benzetmek gibi olmasın geçen sene Sivasspor üstelik kendi sahasında İ.B.Belediye takımına yenilmiş ve avantajını kaybetmişti.

Bu hesapları ilerleyen hatalarda tutalım.

Önceki gün oynanan Trabzonspor-Galatasaray karşılaşmasını futbol kamuoyumuz “çok beğendi.” Futbol adına aslında çok fazla bir şey yoktu; ancak takımların hızlı hücumlarını izledik.

Bursaspor ise hızın arasına bir de takım oyununu yerleştirmişti. Özellikle Ozan İpek, Volkan, Sercan, Ergiç, Turgay arasındaki pas trafiği öylesine gösterişliydi ki Bursaspor’un futbolu aklıyla oynuyor olduğunun göstergesiydi.

Hüseyin ile tek ön liberolu oyun düzeninin üç büyüklerin başında sahaya çıkan teknik direktörlere bir şeyler anlatması gerekiyor; bugün onların futbollarını beğenmiyor oluşumuzun nedenleri arasında göbeğe yerleştirdikleri ve futbol yetenekleri zayıf oyuncuların önemli bir yer işgal ettiği de ortadadır.

Beşiktaş’ın Ernst oyundan çıktıktan sonra nasıl yaratıcı bir oyun oynadığını; Fenerbahçe’nin de ikinci yarı Emre çıktıktan sonra Selçuk-Deniz’li kurgusunun nasıl insanın yüreğini dağlayan bir şeye dönüştüğünü, Galatasaray’da da Sarp-Barış ikilisinin tek bir atak başlatamadıklarını bu hafta yaşayarak gördük, izledik.

Ertuğrul fazlasıyla Sağlam bir takım yaratmış durumda.

Denizlispor rakibini kilitleyerek zaman kazanmaya çalışıyor. Ne demek istiyoruz? Aslında hücum için hiçbir şey yapmıyor. Hakan Kutlu’nun son beş dakika içinde yaptığı değişikliklerin nasıl şişirme oyuna dönük olduğunu yine o dakikalarda şahit olduk.

Kazanmak hiçbir zaman karamboldan olmamalıdır.

Denizlispor’u ümitlendiren ve puan aldığı maçların tamamını izleme şansımız olmadı. Ancak bu oyunu gördükten sonra artık tahmin edebiliyoruz.

Bu maçın en abartılı görüntüleri bitiş düdüğünden sonra ortaya koyulan takım taraftar bütünleşmesiydi. Eğlenmek, başarının tadını çıkarmak, keyif yapmak herkesin hakkıdır. Ancak çok yakın tarihlerden yaşanmış örnekler biliyoruz ki böylesi erken kutlamalar takımın motivasyonunu bozarak hedeften uzaklaşması için ortam hazırladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Üstelik Ertuğrul Sağlam’ın bir orkestra şefi gibi takımını yönlendirerek tribünden tribüne gezdirmesi çok ilginçti. Umarız genç hocanın bir bildiği vardır.

Ertuğrul Sağlam taraftarın takımla bütünleşerek farklı bir sinerji yaratmasını istiyor olabilir. Ancak bunun çok hassas bir çizgi olduğu da bir gerçekliktir. Herkesin bir görevi vardır; takım çıkar 90 dakika sahada işini yapar, puanları toplar. Takıma bunun ötesinde bir anlam ve iş yüklemenin ekstra olacağını düşünüyorum.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..