Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Esas düşmanlar içimizde..

Esas düşmanlar içimizde..
 

Aktütün Karakolu'na yapılan hain saldırı sonrası medyadaki bölünmüşlük ve ikiyüzlülük bir kez daha göz önüne çıktı. Bir kısım medya -siz onları biliyorsunuz- anlamsız manşetler ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırı niteliğindeki haberlerle PKK'nın ekmeğine yağ sürmüş oldu. Hatta daha yeni Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna geçen İlker Başbuğ'a açıkca istifa çağrısı yapanlar bile vardı.

Saldırıdan sonra saldırıya uğrayana tekrar vurmak açıkca saldırganları korumaktır. Terör örgütü vursun, bizlerde arkamıza yaslanıp şehit cenazelerini ve acılı akrabaları izleyelim. Mantık bu. Düşünce bu.

Tam anlamıyla bir rezillik...

Her zaman söylenir. Bir ülke dış düşmanlardan değil iç düşmanlardan çökertilir. Bugün Türkiye'nin esas sorunu PKK'nın ülke dışı eylemcilerinden çok ülke içi eylemcileridir. Bir kısmı Mecliste oturan, bir kısmı da medyada yazan çizen bu cenahın temel felsefesi demokrasi adı altında teröre ortam hazırlamak.

Aylardır başımıza palazlanan Ergenekon masalında bilmeden, anlamadan yazan çizenler de ve başına ''Terör örgütü'' ibaresi ekleyip haber yapan alkışçı tayfa da en az onlar kadar sorumludur. Terör örgütü mü arıyorsunuz? İşte karşınızda. Ne yaptınız? Ne yapabildiniz? Hayali örgütlerle uğraşmaktan gerçeklerine vakit bulamadılar sanırım.

Şimdi yeniden harekat düşünceleri çıktı.

Ülke içinden ve yurtdışından açıkca desteklenen ve sürekli takviye uygulanan bir düşmana karşı istediniz kadar harekat yapsınız nafiledir. Önce içeriden destekleyenler bertaraf edilmelidir ancak biz ayrıştırmak şöyle dursun tebrik edip ödüllendiriyoruz. Daha 2002 yılında terör örgütü elebaşısına saygı ifadelerinde bulunan, şehitlere kelle diyecek kadar ileri gidenlere %47 oy verip tekrar başa getirdik ülke olarak. Sonuç olarak tekrar gelenler Kürt sorunu diye bir sorunun varlığını kabul etti açıkca. Bu kabul elbette terör örgütü yandaşlarını azdırdı. Yapılan icraatlerle 2002 yılında durulma noktasına gelen terör 2008'in sonlarında şımardı, meydanı boş buldu.

Ahmet Necdet Sezer'in muhatap alıp randevu bile vermediği kukla devlet başkanlarını yeni seçilen AKP'li Cumhurbaşkanı VIP'den ağırladı. Üstüne üstlük indirimli elektrik gönderildi. Ardından kendi düşmanımız için başka ülkelerin yardımına ihtiyaç duyar hale geldik. Amerika PKK için ''Siz ellemeyin, biz buluruz'' dedi, bizimkiler de paşa paşa kabul etti.

Merak ediyorum bu sözde anlık istihbaharat karakol baskınında neredeydi?

Bu esnada PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmemekte diretenlerden de sözde üzüntü mesajları ve silah bırakma çağrıları yapılıyor. İnanılabilir mi? Mümkün mü? Demokrasi diye diye terör örgütüne yol gösterenlerle anlaşma sağlanabilir mi? Türkiye ki bir dönem teröristlerle masaya oturmaya bile kalkmadı mı?

Emperyalizme destek verenlerle, kendi askerine, kendi topuna, tüfeğine güvenmeyenlerle terör çözülmez. Kanla beslenenler doymadıkça ölümler tükenmez. Teröre karşı en çok tavizin verildiği son 6 senede hala suçluyu başka yerlerde aramaya kalkanlar, açıkca terör örgütlerini destekleyip sonra da timsah gözyaşları dökenlerle Türkiye huzura erişemez.

Sadece belli bir kesim değil halkın da bu konuda dikkatli olması gerekir. Bakmayın medyada son günlerde var olan haberlere. Çok değil 2 gün sonra hepsi unutulacak ve gündemimiz görünen tangalarla, çekilen yeni diziler olacak.

Her zaman öyle olmadı mı?

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..