Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eskitir yıllar

Eskitir yıllar
 

Sessiz sedasız çocukluğum.. Gökyüzüne bakarken mavi hayaller kurduğum, tertemiz yalın...Çocukluğum.. Etrafımızda kötülükler olsa bile hiç umarsız baktığımız dünyayı, çevreyi insanları tozpembe gördüğümüz çocukluğumuz...


Beyaz bulutlardan şekiller hayal ettiğimiz, karanlıklardan canavarlar ürettiğimiz, tek kabusumuz karanlığın yaşattığı kulaktan dolma korkularımız.. Çocukluğumuz.. Başımız okşanınca mutlu olduğumuz, tek isteğimiz bir bez bebek yada dört tekerlekli bir araba olan çocukluğumuz. Işıldayan gözlerimiz, hayata, yaşama, insanlara olan güvenimiz..


Sevgiye açlıklarımız, anne baba kucağında oturmak isteyişlerimiz, gereksiz huysuzluklarımız, okul heyecanlarımız ve daha sayamadığım bir sürü heyecan, korku, sevgi, umut bekleyişlerimiz.
O zamanlar ne çok isterdik büyümeyi ne çok hayal ederdik, ne çok isyan ederdik küçük oluşumuza.. Sürekli bizi ekmeğe bakkala gönderişlerine.. Sen daha küçüksün, biraz büyü öyle konuşuruz deyişlerine...

Şimdilerde ise büyüdük..Birer yetişkin olduk.Hayallerimizde büyüdü, isteklerimiz, açlıklarımız, yaşadıklarımız da büyüdü. Mavi gökyüzü artık kimi zaman gri şimdilerde. Beyaz bulutlardan çok dağ kenarlarında kuruyoruz şekillendiriyoruz hayallerimizi. Karanlık canavarların korkusundan çok, hayat karmaşası, insanların, yaşamın korkusu sardı benliğimizi, ekmek kavgamız ve de.. Aşk heyecanları sardı zaman zaman unuttuk herşeyi, kör oldu gözlerimiz. Sevdiğimizi yaşamak istedik evlendik, çocuklarımız oldu, kendimizi unuttuk..

Hayallerimizi askıya aldık, korkularımızı sindirdik, umutlarımızı erteledik, kendimizden geçtik.Sevdiklerimiz için feda ettik yaşamı. Belki de yaşamayı. Umutlarımız çocuklarımız oldu, hayallerimiz onların geleceği, aşkları onlarda bulduk, üzüntüleri, özlemleri, kırgınlıkları yaşadı yüreğimiz.

Bu gece sabaha karşı kendimi hayal ettim aynada, yaşlanışımı, yüzümün kırışıklarla doluşunu, saçlarımın bembeyaz oluşunu, eskiden kurduğum hayalleri, umutları, inanışımı, güvenişlerimi, eskiden toz pembe dünyamı hayal ettim. Dizlerimdeki siyatik ağrılarını, yaşlılıktan oluşan yorgunluklarımı, kırgınlıklarımı, yalnızlıklarımı ve sebepsiz oluşacak kırgınlıklarımı düşündüm.

Zaman ne çabuk da eskiyor artık.. Ne çabuk eskitiyor yıllar umutlarımızı, hayallerimizi, sevdalarımızı... korkularımızı bile eskitiyor. Yaşamı eskitiyor..

Bir bez bebek hayalinde kaldı çocukluğum.

İçi pamuk dolu bir bez bebek.

Gözleri boncuktan,

Elleri kolları örgüden bir bez bebek..

Sarı saçları ipten örülmüş,

Yanakları al al boyanmış bir bez bebek..

Bir bebeğim oldu çocukluğumda..Bir tek..

Saçları kahve rengi, bir köylü güzeliydi.

Plastikten..

Çok sevmiştim..sevinmiştim.

Artık benim de bir bebeğim vardı.Gözüm gibi baktım..

Bez bebek değildi, emek verilmemişti, plastikti

Ama benim bebeğimdi.

Yorgan diktim, yatak yaptım, yastık işledim.

Hep onunla oynadım..

Taa ki bir çocuk gelip bebeğimi kırana kadar.

Şimdi düşünüyorum da o zaman kırılan tek oyuncağımın yerini ne çok kırgınlıklar almış. Plastik bebeği bana unutturmuş.

Ve şimdi düşünüyorum da benim niye hiç bez bebeğim olmamış..

Anlamıyorum..

 
Toplam blog
: 45
: 3226
Kayıt tarihi
: 07.08.08
 
 

Son tualde boyanan renklerin karmaşasındayım.. Biraz mavi, biraz beyaz, biraz siyahların gözde açtığ..