Ete kemiğe bürünmek!

Geçtiğimiz İzmir blog toplantılarından birinden sonra "Blog ete kemiğe büründü" diye yazmıştım.

Bu metaforu beğenen arkadaşlar da yorumlarıyla beğenilerini ifade etmişlerdi.

Doğrusu ben de beğendim bu buluşumu. Bu yüzden tekrara düşmek pahasına yeniden kullanıyorum.

Yarın yapacağımız 4.Toplantıda, "Ete, kemiğe bürünme" durumu hem mecazi hem hakiki manada gerçekleşecek.

Biraz önce Mustafa bey'in yazısını okudum. Menü tam da bir Pazar günü menüsü..

Hakiki İzmirli elinden çıkmış köfteler, etler, tavuklar...

Yani bu 4. Toplantıda adamakıllı "ete, kemiğe bürüneceğiz"..

Bu menüyü nasıl 12 TL'ye mal edebildi; Kayserili olmama rağmen pek anlayamadıysam da Pazar günü sorar öğreniriz Mumcu restaurant (doğru mu yazdım)' dan..

Ufak bir tatsızlık olduğunun farkındayım ama ben ilgili tüm arkadaşlara hitap ederek: Bu tadlar, küçük bir "tatsızlık" için kaçırılmaz, diyorum.

İşin şakası bir yana; zaten yılda dört kere yapabildiğimiz "örnek birlikteliğimizi" bozmayalım.

Yoksa dört kere çok mu geliyor?

O nostaljik şarkıda olduğu gibi, "Senede bir gün" mü beraber olmalıyız??? (Bu da şakaydı)

Ben MB'nin siyasi muhalefeti olarak geliyorsam, gelmeyen kalmayacak eminim! (Bu latifeydi)

Pazar günü Şükrü Bey'in yerinde buluşmak üzere! (Bu gerçek)