Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Etkileyici olun. Şimdi festival zamanı

Etkileyici olun. Şimdi festival zamanı
 

Yazılarımda şimdiye dek paylaştıklarımın yanısıra sizlerden gelen istek ve yazmamı istediğiniz konulardan biri olan insanlarla iletişim kurmak, etkileyici olmak, kendinizi daha iyi ifade ederek hem özel hem iş hayatınızda daha başarılı olmanızı sağlayacak ipuçları hakkında, türlü kaynaklardan, uzmanlık alanım, kişisel birikim ve deneyimlerimden bilgiler aktaracağım bir yazı dizisi. Yakında "Etkileyici Olun, Renk Uyumunu Boşverin" konulu eğitimlerime başlayacağım. Kişisel web sitelerim http://www.banucakar.com ve http://www.liderlikruhu.com dan eğitim takvimlerini ve içeriğini öğrenebilir, takip edebilir ve eğitimler için başvuruda bulunabilirsiniz.

“Etkileyici Olun. Şimdi Festival Zamanı...”

Bu yazı dizisi sizi diğerlerinden farklı kılmaya ve bir toplulukta/işte yada özel hayatınızda özelliklerinizle ayrışmanıza, farklılaşmanıza böylelikle daha etkileyici olmanıza rehberlik etmek üzerine derleyip hazırladığım ve bir İK’cı olarak uzmanlık alanım ve kişisel deneyim ile gözlemlerimden biriken bilgilerden oluşuyor. Hayatınızın istediğiniz her alanında kullanabilir ve uygulayabilirsiniz. İş hayatınızda, aşk hayatınızda veya bir toplulukta...

Hadi bakalım, artık başlayabiliriz.

Hepimiz etkileyici olmak isteriz. Hepimiz, birini veya birilerini etkilemek isteriz.
Peki ama nasıl yapacağız ?

I.BÖLÜM : Siz kimsiniz ? Farkınız nedir ?

Reklam dünyasının eski sloganlarından biri; “Markanız, iyi aktarılmış gerçeğinizdir.” Yani herkesin, hepimizin bir hikayesi vardır. Ama iyi, ama kötü, ama başarılı ama başarısız, ama sevdiğimiz yada nefret ettiğimiz...Önemli olan kendi hikayenizin farkına varın, onu bulup çıkarın, güzel paketleyin ve sunun. Bunun için belki aramızdan kimileri kendi kendine yeterlidir, bunu yapmada başarılı olabilir ama bunu nasıl yapacağını, nerden başlayacağını bilemeyenler ise gerektiğinde uzmanlardan danışmanlık alabilir ve başlayabilir. Zor diye bir şey yoktur. Sadece farketmekle işe başlamak yeterli...

Her zaman doğru hareket edin. Bu hareketleriniz bazılarına çekici gelecek, geri kalanları ise hayrete düşürecektir.
(Mark Twain)

Herkes bilir ki, on parmağında on marifet insanlar aslında bir alanda uzmanlaşmamış, ustalaşmamış kişilerdir. Rahmetli Sakıp Sabancı’nın güzel bir sözü vardır yazdığı “Ekmek aslanın midesinde” adlı kitabından; “Herşeyin birşeyini ama bir şeyin herşeyini bileceksiniz.” Sizde aynı anda yüzlerce kişiye birden seslenmeye kalkarsanız muhtemelen hiçbirine sesinizi duyuramazsınız.

Kendinize uygun aralığı yakalayın.

Kendinize sorun:

“Uzmanlık alanım nedir?” (Yoksa bir tane bulun, bulursanız çıkartın, çıkartamıyorsanız zaten yoktur hiç kasmayın, boşverin.) Ben yazılarıma bu noktadan sonra varmış gibi düşünerek devam ediyor olacağım.

İnsanlar kategorize eder.

İnsanlar sizinle tanıştıklarında kafalarında sizi kategorize ederler. Tasniflenirsiniz. Mesela “mesleğiniz nedir?” sorusunun sorulma amacı budur. Soran kişi alacağı cevaba göre daha ilk anlarınızda sizi kafasında şablonize edecektir. Cevabınız, esnafta olabilir, mühendiste, avukatta...İnsanlar böylelikle sizinle ilgili varsayımlarda bulunmaya başlarlar.

İnsanlar birbirleri hakkında hemen sonuç çıkarmaya meyillidirler. Varsayarlar, tasniflerler ve çıkarımlarda bulunurlar. Çoğunlukla da hızlı kararlardan dolayı yanılabilirler. Varsaymayın, sorun. Açıkça sormaktan çekinmeyin ama kibarlık sınırlarınızı da her zaman koruyun. Bu sizi daha doğru kararlara yöneltecektir.

Her insanın güçlü yönleri kadar zayıf yönleri de vardır. Ben eksik tabiri yerine zayıf kelimesini kullanmayı tercih ediyorum çünkü zayıf deyince onun güçlendirilebileceği hissini yaşamayı seviyorum. Benim zayıf bir yönüm yok diyerek kendinizi kandırmayın. Zayıf yönünüzü bulun, hatta buldunuz mu tamam kendinize saklı tutun, paylaşmayın. Kimseye söylemek zorunda değilsiniz, siz bilin ve farkında olun yeter. Teşhisi kendiniz yapabiliyorsanız, tedaviye de kendiniz başlayabilirsiniz.

“Hangisi iyidir ? İnsanda güç sahibi olma duygusunun yükselmesi, bu güce sahip olma arzusu ve benliğindeki güç. Hangisi kötüdür ? Zayıflıktan gelen herşey. Mutluluk nedir? Gücün yükselmesi ve bir direnişi kırmış olma duygusu..”
(F.Nietzsche)

Dış görünüşünüz önemlidir.

Kişisel İmaj ve Kişisel Marka konularında yazdıklarımı gerekiyorsa tekrar gözden geçirin. Kıyafetler ve renklerin önemini yadsımayın. Dış görünüşünüz önemlidir. Görselin, sözele üstünlüğüne ve kendinize dikkat edin, zamana karşı yenilmeyin demiyorum ama zamanla barışarak onunla el sıkışmayı da bilin.

İnsanlar kendini en açık ve net ifade eden kişiye güvenirler bu gerçektir. Güven duygusu önemlidir. Uyandırdığınız güven duygusu sizin en önemli kartvizitiniz olacaktır. Dürüst ve etik olmayı kişilik özelliklerinizde (eğer aksi mevcut değil ise) ön sıralara yerleştirin.

“Zaman zaman insanları kandırabilirsiniz. Ama problem şu: Kandırdığınız kişiler iş yapmak isteyeceğiniz kişiler değildir. Bunun nedeni bellidir, bir bakıma siz onları kandırabiliyorsanız, demekki başkaları da kandırabilir. Asla kimseyi kandırmaya kalkmayın.” (H.Beckwith)

Başkalarını etkilemeye çalışırken, sadece fiziğiniz değildir mesele, siz aslında karşınızdakileri veya etrafınızdakileri ruhunuzla etkilemeye çalışıyorsunuzdur. Çünkü bedeninizi bile yönlendiren beyninizdir, duygularınız ve ruhunuzdur.

****

Prens Edward ve Wallis Simpson
Edward, son derece çekici ve evli olan Wallis Simpson’a aşık olduğunda İngiliz monarşisi için son derece önemli değişiklikler yaptı. Wallis, İngiltere kraliçesi olamayan bir Amerikalı olarak 1934’de kocasından ayrıldı ve ikili son derece vahşi bir romans yaşamaya başladı. Edward 1936’da İngiltere kralı oldu ama çok geçmeden sevdiği kadınla evlenebilmek için tacını iade etti.

****

Yazdıklarımı daha iyi anlamanızı sağlayabilmek için, ilgiyle ve büyük bir merakla okumuş olduğum (her kitabın ilk sayfasına kitabı aldığım zamanı yazarım, bu kitabı da 2006 yılının ağustosunda almış ve okumuşum) R.Greene’nin “The Art of Seduction” adlı kitabından bir alıntı yaptım, yazdıklarımı kafanızda pekiştirmek istiyorum.

“İnsanlar doğuştan gariptir. Kolay bir fetihin değeri zor olandan düşüktür. İnsanlar kolaylıkla etkin altında kalırlar, ruh halleri kolayca etraflarına yayılır. Eğer önemli bir dakikada kararsız yada çekingen davranırsanız, karşınızdaki kişi onun çekiciliğinin etkisinde kalmak yerine kendinizi düşündüğünüzü hisseder. Buna karşılık kendinizi savunmazsanız tam tersi bir etki yaratırsınız. Belki karşınızdaki kararsız yada kaygılıdır ama son derece özgüvenli ve doğal biriyle karşılaştığı için hemen bu havaya girecektir. Bunun için yaklaşımlarınıza zerafet katmak, karşınızdaki direnirse kendinizi savunmamak becerilerinizi geliştirmeniz gerekir. Karşınızdakilerin direnmesi bir bakıma sizi sınamaktır.”

“Tümüyle karşınızdaki kişiye odaklanmalı, nelerden yoksun olduğunu, nasıl hayal kırıklıkları yaşadığını keşfetmelisiniz. İnsanlar bunları genellikle el hareketleri, ses tonu, gözlerindeki bir ifade gibi belli belirsiz yollarla açıklarlar. Eksikliğini hissettiklerinin yerini alabilecek gibi görünürseniz, düşlerine uyum sağlamış olursunuz. Sizin ruhunuz başkalarına ayna tutar. Sizi görünce, kendi değerlerini, kendi zevklerini hatta kendi kusurlarını görümüş olurlar. Birine ayna tutarken olduğu kişiliği yansıtmakla yetinmeyin, olmak istediği ideal kişinin ruhuna girin.”

Devamı var. (bkz.II.Bölüm)

Yazının 2. bölümünü web sitelerim liderlikruhu.com ve banucakar.com'dan okuyabilirsiniz.

http://liderlikruhu.com/2012/02/02/etkileyici-olun-simdi-festival-zamani-bolum-ii/

http://www.banucakar.com/2012/01/etkileyici-olunsimdi-festival-zaman.html

 
Toplam blog
: 36
: 1049
Kayıt tarihi
: 03.09.10
 
 

Merhaba, Kadıköy doğumluyum. Beş yaşında başladığım ilkokul serüvenim ana kucağından ayrılan ..