Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '15

 
Kategori
Deneme
 

Ev telefonu ve günümüz

İnsanlar arasında iletişim çok önem arz eder. İletişim araçları günümüzde gerçekten çok. Özellikle teknolojide ki gelişmelerin katkısı çok önemlidir.

1985 yıllarında ev telefonuna sahip olmak mahallede, köyde, kasabada ayrıcalıktı. Lise mezuniyet yılımdır. Elime alıp da “alo” demişliğim yoktur. Çoğumuzun yoktu alo deme şansımız.

O yıllarda Diyarbakır Ergani ilçesinde görev yaptım. Köyde görevliyim. Okul var, camii var fakat köyde iletişim aracı olarak muhtarın evine kurulu telsiz vardı.

1992 yılında Edirne’ye öğretmen olarak atandım. Muhtarın gayretleriyle 1993 yılında köye telefon geldi.  Santral kuruldu. Köyde gücü yeten yetmeyen abone olmuş. Kimileri ayıplanıyordu. Ama herkeste ev telefonu çok büyük nimet olarak kabul ediyordu.

Köy yerinde lojmanda kalıyordum. Konuşmalar kulağıma geliyordu. Kınamalar, ayıplamalar köy yerinde dedikodu yaygındı. Hiç unutmam gençler ne yazık ki, annelerine babalarına hiç acımazlar.

Baba akşama kadar köyün hayvanlarını otlatıyor. Trakya’nın sıcağı kavurucudur. O şartlarda evine rızık getirmek için çalışan baba var. Evin genç kızı ise heva ve heves peşindedir. Faturalar geldikçe baba öfkelenir.

Gerçekten o yılların rakamıyla fatura tutarı yüklüydü. Üçüncü ay ise baba söz dinlemeyen kızının çok konuşmasından dolayı telefonu söker, bahçeye atar.

Gençlik böyle demenin mantığı yoktur. Nimetin yerli yerince kullanmak gerekir.  Gizli konuşmalar olursa anne baba veya ağabey, abla girince hemen iyi günler dilenirdi. Bu durum da konuşan aile bireyi takibe alınırdı.

Önce abone olabilmek için dilekçe verilir en erken üç ay sonraya gün verilirdi. Sonra abonenin bağlantısı yapılırdı. Yağış olduğu zaman ise mutlaka arıza veren aboneler olurdu. Telefonunuz arızalanmadıysa övünç kaynağınızdır.

Rehberler derseniz, her yerde bulunmaz, mahalleden veya çarşıdan telefon açmak için kulübeye gidilir, şanslıysanız kart veya jetonunuzla konuşursunuz. Aksilik olursa kartınız veya jetonunuz yutulur.

2000’li yıllarda şehirlerarası yolcu otobüslerinin ön ve arkalarında sürücüye ulaşma telefonu ardı. Artık iletişim araçlarının evden, ele doğru indiği zamanlardır.  Ev telefonunda kontrol şansınız vardı.

Cep telefonunda ise takip şansımız sıfır. Gençler en zor mekânlarda bile hızlı haberleşiyorlar. Mesajlaşmalar, konuşmalar, özelliklerini son raddesine kadar kullanma tamahtı var. Velilere özellikle okuyan çocuğunuz için cep telefonu zaruri ihtiyaçsa alınız. Başarısını ödüllendirin.

Öğrencilerin cep telefonu için ayırdıkları vakitlerini “derslerine, kitap okumaya, kendini yetiştirmeye ayırarak başarılı olsun isteriz” gerçek hayatta farklı davranıyoruz. Komşu almış, çocuk iki naz ediyor.  Cep telefonu akşama gelmiş.

Bir gün idareye yakalanır. Başka zaman derste öğretmen yakalar. Verilmez sene sonu verilecek olursa ya veli okula gelir ya da nüfuzlu kişilerle mesele halledilir.

Aslında kötülüğün kat be kat kötülük yaptın.

1980!li yıllarda cep telefonu yoktu. Evinden şehre gidenler merak edilmezdi. Şimdi hem şikayet ediyoruz, köyden, kasabadan, ilçeden, ilden yola çıkar çıkmaz “neredesin”, sen nasılsın telefonları geliyor.

Nimete şükretmek, sahip olunan imkânları doğru yerde, doğru şekilde kullanmakla olur.

Cep telefonun markası bilgimize değer katmaz.

Cep telefonun modeli, markası da bizi,insanları donanımlı yapmaz.

Cep telefonuyla insan övünmemelidir.

Madem ihtiyaç ibadet yerlerinde, ders anlarında, umumi ortamlarda sessize alınmalıdır. Namazda türkü, şarkı melodisiyle aramalar zili çalıyor.

Cep telefonunuzu hiç sessize almıyorsanız “camiiler de bari” sessize alınız.

 

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..