Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

21 Aralık '21

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Evcilik Oynamalar

Bütün sevdiklerimden daha fazla dolanıyorsun bu aralar ruhumda. Yoo, aslında her zaman ve her koşulda en çok meşguliyetim sen oldun. Koskocaman dünyada kendimi toplu iğne ucu kadar hissettiğim zamanlarda bile ben seni düzene koydukça keyiflendim. Bütün yetmezlerimi-azlarımı-çoklarımı seninle şekillendirdim. Havalar soğuyunca değil yüreği soğuyunca üşür insanın ruhu. Seninle ısıtmaya çalıştım kendimi ve yanımdakileri. O koskocaman dünyanın büyüklüğünden her korktuğumda senin duvarlarını kalkan yaptım korunmak için bu yüzden anahtar çok değerliydi. Yoksa bilirim ne elindeki ne gözünün önündeki  senin değil. Kapısını güvene kilitledi mi insan ayaklarının boyu kadar bir mesafe olur dünyanın çapı. Evinde huzurluysan alt edersin koskoca sanılanları.

Her yerde renkler var, görüyorum ama renksiz bakıyor hayata gözlerim. Bazen çok yorgun hissediyorum sonra hemen vazgeçiyorum, rengarenkler içinden bir renk seçip yeniden sarılıyorum hayata. Belki de bu yüzden renkleri bu kadar fazla kucaklıyorum. Nefesim zorluyor kalbimi yaşamaya. Belki sigaradan belki de kim bilir, babamın kalbine benzemez umarım genetiğim. Eskiden karanlıktan çok korkardım hala da korkuyorum onun için sana bu kadar çok anlamlar yüklüyorum. Yormamışımdır umarım beklentilerimle seni kendimi yorduğum kadar.

Heveslerim hala çok canlı gibi küçük bir dünyanın küçük ayrıntılarında evcilik oynamalar. Çoğalttıklarımı, büyüttüklerimi göz hizama indirme mevsimi bu. Herkese, her şeye doymalarla bütün olmuş, olsa da olur olmasa da  olurlarla halay kurmalardı... Azaldıkça, ayla, yağmurla, ağaçlarla konuşmalar. Gecenin de gündüzün de ruhu aynı gibi görünse de hormonları farklı. Gençlikle yaşlılık gibi. Anlamlar ağırlaştıkça her şey hafifliyor. Sabır, telaşlar, heyecanlar sakin bir koyda sakince mehtaba bakar gibi. Yağmurlar hala iyi geliyor ruhuma, hele senin içindeysem ve sıcaksa ortam. Umuda, normale, güne, geceye, nefese aynı şekilde saygı duymalar. Evrendeki küçücük, zorla görünen varlığımla yine de ben buradayım ve de varım havaları kendimi iyi hissettiriyor. Renklere sarılıyorum, bardağından-ayakkabısına, çiçeğinden-çantasına kadar uzun bir mesafede. Senin içine kırmızıları-turuncuları karıştırıyorum oraya buraya sanki renklenirse yeniden canlanacakmış gibi gözlerimin feri.

Bir sürü huyum, bir sürü alışkanlıklarım, bir sürü hissettiklerim değişti bir sana olan özenim hep aynı coşku ve tazelikte kaldı. Hayat devam ediyor diye sevinmeler; sevinmeler yeni hayalleri getiriyor beraberinde. Hayat devam ederken ihtiyaç duyduklarının şekilleri değişmiş olabilir ama hiç bitmiyor. Heveslerin kimi zaman bedeninle ruhunu savaşa sürüklüyor. Olacaklara çok sevinirken olmama ihtimaline de aynı umursamazlıkla omuz silkmeler. Öyle değilmiş işte. Gelen de kısmet gelmeyen de. Biliyor musun her zaman yetmiyor bildiklerin-inandıkların olanlara bazen öylece kalakalıyorsun elinden gidenlere. İnandığını sandıklarınla da deneniyorsun demek ki. Hani senin değil Allahın dı sahipmiş gibi görünenler diyorsun kendine. Sevdiklerinin sağlığı ve güveni için dönüyor dilim güncelin içinde LÜTFEN diye. Biliyorsun ki yoldasın, yalan dünyanın yalandan heveslerine göz kaymalar ve yine biliyorsun ki sana ait olmayan nefesin bittiğinde bitecek her şey.

İnsan garip bir bilmece, bir öyle bir böyle aynı zaman gibi. Bazen sen bile yetmiyorsun içimi ferahlatmaya, dar geliyor duvarlar bir şarkı arıyor insan kendini yeniden şekillendirmeye. Ağlamak geliyor içinden ama olmuyor o kadar büyümüşsün ki ağlamanın faydasız kaygan zeminlerinde başının döneceğini bilecek kadar kurumuş gözyaşların. Hani beddualara ara vermiştin uzun zamandır. Ve biliyorsun ki gelen de giden de kısmet.

Neşet Ertaş'ın Yolcu türküsünün sözlerinde inandıklarını yeniden besleme zamanları. Bir anadan dünyaya gelen yolcu, görünce dünyaya gönül verdin mi?... İnsan ölür ama uruhu ölmez... Sonra bir yazı okuyorsun kendini kuyunun dibinde hissettiğin bir anda KUYULAR (Ali Gülcü) isimli, yazıdan sonra, türküden sonra can geliyor yaşadığın ortama. Dur diyorsun kendine, dur yeniden bak bakalım dünyaya ne diyor? Dünya çok büyük ama sen küçücük dünyanda duvarlarının içini güzelleştir , ruhunla birlikte. Neler gördün, bakalım daha neler göreceksin ama bu sürede adına ev denen cennetini renklendir. Seni bu yüzden çok sevdim evim. Özenim, düzenim, itinayla şekillendirmelerim bu yüzden bu kadar değerli göründü gözlerime. Dünyaya da gönül verdim, sahipmiş gibi göründüklerime de. Gidene kadar ne kadar emanet varsa üzerimde hepsine iyi bakacağıma tekrar tekrar söz verdim.

Dili olmayan duvarlarına biliyorum ki var, konuşuyorum dilim döndüğünce. Mülk de Allahın kul da Allahın, istediğine istediği zaman veriyor ve yine her açıdan sağlığa vuruyor kalbim, attığı kadar yettiği kadar.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..