Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

E. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Öztürk

http://blog.milliyet.com.tr/emeklibirsubay

11 Temmuz '07

 
Kategori
Sinema
 

Evrim Fer

Evrim Fer
 

Dumlupinar Ilkokulu'na gidiyorum. Besinci sinifta bir hanima asik oldum. Hem de ne asik olma... Tepelere cikip avazim ciktigi kadar bagiriyordum. Belki sesimi duyar diye:

"Evrim Fer!... Gel benimle evlen..."

Aklima her geldiginde bu sarisin hanimi ararim. Sarisin bir fotografini bulamam. Bugun baska bir fotografini ve olumu sonrasi yazilmis bir yaziyi buldum! Benim sevgilim, gecen yilin Temmuz ayinda vefat etmis...

Radikal'de yayinlanmis yaziyi aynen sunuyorum:

Bir yıldız öldü diyeler...

31/12/2006

S. RUKEN ÖZTÜRK


1960'larda 30'dan fazla filmde oynamış, zamanın dergilerine kapak olmuş ve unutulmuş Evrim Fer artık aramızda değil. Yeşilçam'ın değeri bilinmeyen nice yıldızı gibi, yalnız yaşadı, sessiz sedasız öldü.

Yeni bir yıl, öncelikle doğum demek, yenilik demek, insanın hesaplaştığı an demek ama yoksulluk, acı, ölüm ya da bunların hatırlatılması, hatırlanması değil. Oysa yaşadığımız anı bize en iyi hissettiren şey ölüm bilinci. İşte yaşıyoruz, her an ölebiliriz ama şu an yaşıyoruz duygusu. Yeni yıla girerken okuduğunuz bu ölüm haberi bize ölümün o kadar da uzak olmadığını, insanın doğarken olduğu gibi ölürken de yalnız olduğunu hatırlatıyor.

Bu haber, 1950'lerin sonu, 60'ların başında 30'dan fazla filmde oynayan, zamanın dergilerine kapak olan sarışın güzel bir kadının, Evrim Fer'in gecikmiş ölüm haberi. Gecikmiş olmasının nedeni ise, sessiz sedasız ölmesi, ölürken kimseye haber verilmesini istememesi, cenazesine kimseyi istememesi, sinemadan ve eski arkadaşlarından bu kadar uzak oluşu ya da sinemanın ve eski çevresinin ondan bu kadar uzak kalması.

1 Temmuz 2006'da hayatını kaybeden sanatçının ölüm haberi bu nedenle hiçbir gazetede çıkmadı, kimsenin haberi olmadı, sessizce gitti bu dünyadan Evrim Fer. Sinemadan sessiz sedasız çekildiği gibi. Kardeşi Gökhan Tamkan (anne tarafından kardeşi, babaları ayrı) son zamanlarında Yalova'da Evrim Fer'le birlikte oturduklarını, kanserin ilerleyen aşamalarında Fer'in hiç konuşamadığını, yazarak iletişim kurduğunu anlatıyor. Öleceğini bilerek, ağrılar içinde yaşamış Evrim Fer. Ölmeden birkaç gün önce cenazesine kimlerin çağrılmasını istediği sorulduğunda yazarak yanıtlamış, kimsenin gelmesini istememiş, oysa kardeşinin söylediğine göre Eşref Kolçak ve Ülkü Erakalın gibi birçok eski arkadaşı var.

Son zamanlarda öyle görünmek istememiş, kimse bu durumunu bilsin istememiş, gururlu, onurlu, yoksul gitmiş. Öteki SSK emeklisi maaşıyla geçinen Evrim Fer son yıllarını zorluklar içinde yaşadı.

Eski dergilerde farklı geçen doğum tarihi, kardeşinin söylediğine göre 1935. Sert mizaçlı olarak tanınan ve 1982 yılında ölen, dönemin ünlü yapımcısı Fahriye Tamkan'ın kızı olan Evrim Fer şimdi annesiyle birlikte Karacaahmet Mezarlığı'nda yatıyor.

Evrim Fer'in ismi birçokları için yabancı olabilir, çok eskilerde kaldı çünkü. Ama bilen bilir. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nin ünlü 2001 açılışında yerli sinemanın dört büyük kadın yıldızı (Şoray, Koçyiğit, Girik ve Akın) ilk kez bir araya gelmekle kalmamış, aynı zamanda tanınmamış, görmezden gelinmiş kadın yönetmen ve oyuncuların da görünmesi için, onlara destek vermek için sahneye çıkmıştı. Açılışta dört yıldız festival tarafından yaptırılan 'Öteki'nin Sesi' adlı belgeseli sunmuş, belgeselin gösteriminden sonra bu pırıltılı sahnede Evrim Fer plaketini Hülya Koçyiğit'in elinden almıştı.

Evrim Fer'le bu belgesel nedeniyle yaptığımız ön görüşmelerde, bize işletmecilerin egemenliğindeki Yeşilçam'da aslında sarışın olduğu için bazı bölgelerdeki seyircilerin kendisini çok da tutmadığını, bu yüzden yavaş yavaş sinemadan çekildiğini söylemişti. Sinemaya isteyerek girmişti. Konservatuarda hem derslere devam ediyor hem de orada memur olarak çalışıyordu. Konservatuar hocalarından olan Muzaffer Tema filmlerde oynaması için bu güzel ve genç kadına teklif götürmüş, o da filmlerde oynamak istemiş ama annesi bu teklife hiç sıcak bakmamıştı. Bir zaman sonra Zeynep Değirmencioğlu'nun babası Hamdi Değirmencioğlu yazdığı bir senaryoyu ona gösterdi, oradaki bir rolü Evrim'e yakıştırmıştı. Evrim Fer bir hevesle bu filmde oynamak istedi, annesinin itirazlarına rağmen, kısa bir süre küs kalmak pahasına bu filmde oynadı. Film 1959'da gösterime giren 'Şeytan Mayası'ydı (yön: Nejat Duru). Fahriye hanım baktı ki bu film işlerinin sonu gelmeyecek, sonunda kızına sahip çıkmak için Fer Film Şirketi'ni kurdu. Bu güçlü, bir sözü senet yerine geçen, tuttuğunu koparan kadının kızı kendi sözleriyle çekingendi, bu ortamda tutunması da o kadar kolay değildi. Güney'le Şirketin önemli filmleri arasında Fikret Hakan'la oynadığı 'Kardeş Gibiydiler' (Semih Evin, 1963), Eşref Kolçak'la oynadığı 'Hancının Kızı' (Nuri Ergün, 1963), Yılmaz Güney'le oynadığı 'Kocaoğlan' (Ziya Demirel, 1964) ve 'Mor Defter' (Nuri Ergün, 1964) yer alır. Bu filmler arasında yer alan 'Hancının Kızı' Kıbrıs'ta çekilen ilk Türk filmidir.

Son yaptıkları filmler gişede başarılı olmayınca şirketi kapatırlar, Evrim Fer de sinemadan uzaklaşır. Dönemin magazin dergilerinde ısrarla vurgulandığı gibi hanımefendidir, kompleksleri, kendini beğenme huyları yoktur, mütevazı, sessiz, sakin, dedikodusuz bir hayat sürmektedir.

Ölümünün üzerinden aylar geçmiş Evrim Fer'in, şimdi yeni bir yıla giriyoruz. Dilekle bitirmeli yazıyı, kimseye bu kadar yalnız, bu kadar yoksul bir ölüm vermemeli Tanrı, kimsenin toprağını bu kadar ıssız bırakmamalı.

Evrim Ferler unutulmamalı.

 
Toplam blog
: 798
: 2506
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

Harp Okulu 1974 mezunuyum. 1983'de Kurmay Subay olarak mezun oldum. 1987 yılında Silahlı Kuvv..