Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Eyvah, panik atak sendromu evimizde...

Eyvah, panik atak sendromu evimizde...
 

Dün akşam sevgili Kerem Oğuz'un yazısını okuyunca, hadi dedim ben de bizdeki durumu paylaşayım.

Konumuz panik atak.

Oluyor en az iki sene kadar, eşim sürekli hasta. İllaki bir yerleri ağrıyor. Bugün bacağı, yarın sırtı, sonraki gün karnı... Geceleri uyku problemi yaşanıyor, çarpıntı var. O doktor senin bu doktor benim geziyor. Yılda en az iki defa kapsamlı bir kontrolden geçiyor...

İlk başlarda çok yoğun çalıştığı için bir dinlenme ihtiyacı içinde diyordum. Ama zor birşey. Hasta hissetmek kötü tabii, ona lafım yok da, " hastayım " şarkısını dinlemek de, çare olmaya çalışmak da, evdeki hastanın gönlünü yapmak da çok zor...

Tamam çağımızın hastalığı anladık ama, bizim eve uğramasa vallahi ayıp etmiş kabul etmezdik. Hay hay uğramadan geçsin, hay hay uzak kalsın derdik...

Son zamanlarda akşamları bizim evde yaşanan diyaloglar, kapı zilinin çalınıp kapının açılmasını takip eden dakikalar içeriside aşağıdakine banzer:

Ben: Hoşgeldin canım. ( Suratta kocaman gülümseme, eşimi öpüyorum. Elindeki ekmeği, ve diğer ıvır zıvırı alıyorum.)

Eşim: Canım, bi dur. ( Suratta ekşi bir ifade, mutfağa doğru göz atıyor. Hani masa hazır mı falan durumu.) Canım az. Midem bir tuhaf. ( Başını iki yana sallayarak) Gaz var ben de gaz. Acaba benim midemde büyük bir sorun mu var? Son zamanlarda hep şişiyorum hep...

Ben: Aşkım? ( Gülerek ) Hasta mısın yine? Midende bir şey varsa aç kalmışsındır, ya da üşümüşsündür ondandır. Üstünde durma. Yemek yiyelim geçer. Ben sana bi mide şurubu vereyim yemekten önce. O iyi gelir. ( Dolaptan alıyorum Rennie'yi, içiriyorum hemen. İlgilenmezsem olmaz. Alınırız. )

Eşim: İyi tamam ama eskiden böyle olmazdı hiç. ( Gergin bir ifade. )

Ben: Yaşlanıyorsun aşkım. ( Gülüp hafife alıyorum olayı. )

Yemek yeniyor. Eşim hala iyi hissetmiyor. Şimdi sorun bacakları. Öyle çok ağrısı varki. Ama ben inanmıyorum diyerek açık edemiyor. ( İyi ki açık edemiyor. Daha fazla ne söylenebilirki? )

Bacaklarını ovuyoruz, sonra üçlü kanepede uyukluyor. Ben yatana kadar, salonda uyuyor. Ne zaman yatmaya gidelim diyerek uyandırsam, uykusu kaçıyor. Başlıyor evde dolanmaya. Uyku yok sabaha kadar sonrasında. Uyku tuttursa da çok kalitesiz. Sabah kalkıyor, yorgun ve keyifsiz.

Çarpıntı, terleme, sol kolda uyuşukluk ve sırtta ağrı nedeniyle iki defa acil servis ziyareti var. Biri iş yerinden apar topar, diğeri Yalova'daki evde hafta sonu. İkinci sefer yanında ben de varım.

Senede en az iki defa kardiyolojiye gider. Yapılan tetkik sonucu sorun bulunmaz, ama eşim hala aynı arazlardan yakınır...

Bu rahatsızlık panik atak benzeri bir tablo. Bir psikiyatrist görmen gerekli dediğimde, suratıma garip garip bakar.

Yapılacak bir şey yok. Ben de kendime bir strateji belirledim. Sakin ve rahat davranıp, gevşemesini sağlarsam, daha iyi olduğunu keşvettim. Zaten, daha iyi olduğu zamanlar çok. Ne zaman strese girse olayın boyutu büyüyor.

Geçen hafta, aile hekimimize beraber gittik. Panik atak başlangıcı ve depresif bir tablo dedi doktorumuz.

Çok hassas kişileri vuruyor bu atak dedi. Çok ince düşünmeyin, rahat davranmaya çalışın dedi. Geceleri uyumayı kolaylaştıracak bir ilaç, bir sakinleştirici verdi. Birkaç ilaç daha...

Çok şükür şimdilik iyiyiz. Ama ne kadar sürer bilinmez...

Daha ağır tablolar yaşandığını, bizim evde yaşananların çok önemli olmadığını biliyorum. Her şeyin sorumlusu strestir stres diyor, hepimize stresten uzak günler diliyorum...


Not: Kerem Oğuz'un yazısının linki şu:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=109473

Kendime not: Yazını, eşine okutma ! Alınmasın. Şikayette bulunuyorsun sanabilir. ( Ama bu sadece paylaşım. )

 
Toplam blog
: 33
: 777
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

71 İstanbul doğumluyum. Öğretmenim. Şarkıdaki gibi, " bi' kızım var ve evliyim."..