Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '10

 
Kategori
İnternet
 

Facebook + Youtube bedava, Google promosyon, Twitter üste para veriyor

Facebook + Youtube bedava, Google promosyon, Twitter üste para veriyor
 

Facebook açılırken haberi olmayanlardan Facebook açılımı!
Bu açılım lafının da suyunu çıkardık amma “cuk” diye oturuyor hazret.
Adı “sosyal” kendi “asosyal”. Paylaşıyoruz.
Hem de dibine kadar.
Paylaşacak hiçbir şeyi olmayan da paylaşıyor; paylaşmaktan paylaşacak bir şeyi kalmayan da.

Teknoloji düşmanı değilim. Eminim ki şimdi teknoloji aleyhine birkaç şey söylesem hemen vay efendim “orta çağ karanlığını mı istiyorsun”; “yoksa dumanla mı haberleşeceksin” türünden tezyif ve tahkir unsurları barındıran salvolarla karşılaşmak olası.

KURAN OKUYUN
Netekim geçenlerde Diyanet İşleri Başkanı “akşamları yarım saat televizyonu kapatın, Kuran okuyun” dedi diye ne polemikler çıkarıldı. Müslüman bir ülkede; görevi vatandaşın dini sorunlarıyla ilgilenmek olan bir zatın “yarım saat Kuran okuyun” demesinden daha olağan ne var allasen.

Aynı şeyi Ortodoks patriği de kendi dindaşlarına önerebilir, Fener Rum patriği keza öyle. Yahut bir Haham… Din adamının görevi bu.

Konuyu saptırdığımı düşünebilirsiniz, bilerek saptırıyorum. Amacım hem üzüm yemek hem de üzümden pekmez yapmak gerekirse de şarap yapmak. Üzümcüye kastım asla ve kat’a olamaz…

TEKNOLOJİK GİRDAP

İşte Facebook şöyle zararlı, Twitter böyle tehlikeli, yeni çıkan Google Buzz öyle gereksiz gibisinden bir şeyler zırvalasam ne fayda. Kendim çalarım kendim oynarım. Ele verir talkını, kendi yutar salkımı nevinden bir benzetmeyle kendimi de aşikar ederim; şapşallığımı da.

Faydalı kısımlarını alalım, zararlı kısımlarını atalım da diyemiyorum. Kaşar peyniri mi bu? Küflenmiş kısmını kesip atıp altından yiyelim. Gerçi küflü kısmı da yeniyormuş ama ben sevmiyorum.

Geçenlerde bir dostun makalesine yazdığım yorumda belirtmiştim.
İnternet bir girdap gibi… Tıpkı televizyonun, tıpkı telefonların olduğu gibi. İçine girdikçe giriyoruz; düştükçe düşüyoruz. Bulunduğumuz nokta normalmiş gibi geliyor. Olmadığında yoksunluk sendromuna giriyoruz.

Öyle ki internet birazcık kesilse vaveylayı koparıyoruz.(Ben de dahilim bu güruha)

Cep telefonun bataryasının gücü tükenince şap gibi kalıyoruz.

Uydu anteni rüzgardan dönünce TV yayınları kesildiğinde apışıp kalıyoruz.

BAĞIMLILIK
Artık ihtiyaç halinden bağımlılık safhasına geçiş yapıyoruz. Telefon, internet vesaire htiyaç haddini çoktan doldurmuş; tırmanışa geçmiş ve “bağımlılık” tepesine varmış.

Yerli-yersiz; gerekli-gereksiz; tutarlı-tutarsız; doğru-yanlış bindik bir alamete… Nereye giderse gitsin vurdumduymazlığında hem de… Direksiyon da kaptan şoförümüz uyuklamakta. Muavin desen çoktan arazi olmuş. İkinci kaptan ikinciliği gururuna yediremediğinden ilk dinlenme tesisinde kendini dinlenmeye almış…

VEBA GİBİ
Verem gibi ciğerleri perişan etmiş, veba gibi sapır-sapır dökmüş. Günden güne şiddetini ve yaygınlığını arttırmakta… Kah yel olup söndürmüş lambaları; kah yağmur olup ıslatmış tahtaları.

ÇÖZÜM VAR MI
Peki buna çare var mı? Çözümü var mı bunun?
Vardır elbet ya da bulunur. Şimdilik çekmeye devam.
Çekilecek çileyse çekip gideceğiz.
Allah çektirmesin efendim, Allah çektirmesin

Murat HACIOĞLU

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..