Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Farkındayım!

Farkındayım!
 

Yaşadığım zor zamanlarım var benim; tıpkı ölümle yaşam arasındaki ince çizgilerim gibi. Arkama baktığımda sadece boş bir alan... O kadar büyük ki bu boşluk, ne kadar doldurmak için uğraşsam da beni yutan, beni ordan oraya savuran bir boşluk. Son zamanlarda neden nefes alamıyoru? Neden devamlı yaşlı gözlerim? Gülümseyen insanlara neden gıcığım bu kadar? Neden, neden, neden?

Neden hep zor sorular var hayatımda neden hep bitmeyen cümleler? Ve arkamda sorumlu olduğum insanlar; sevdiğim sevmediğim ne varsa peşimden koşuyorlar 'neredeydin, kiminleydin?' diye? Bense sadece onları dinliyorum; belki de duymuyorum bile onları. Niye zevk alamıyorum hiç bir şeyden? Çok mu yoruldum yoksa bu zaruriyetten? Sanırım kendimle barıştığım zamanlarımı unutuyorum yavaş yavaş...

'Bekle' diyorum, 'bekle biraz daha lütfen. Son durağıma daha çok var; bekle.' diyorum; ama dinlemiyor beni. İlla ki kendi istediği olacak. O zaman 'bana yardım et' diyorum; 'ben sen değilim' diyor; 'sana sadece kendin yardım edebilirsin' diyor ve beni her zamanki gibi yine sinir etmeyi başarıyor.

'Haklısın' diyorum, 'allah kahretmesin ki haklısın!' oysa bana sadece kıs kıs gülüyor; 'yaa tamam!' diyorum; sonra 'tamam bu defa, daha doğrusu her zamanki gibi yine sen kazandın' diyorum. Bir anda böbürleniyor ve bana diyor ki; 'bunu sen de yapabilirsin.' 'Nasıl?' diyorum; sadece susuyor ve 'kendine bir bak diyor' bana; bense hala son kalkan vapura bakmaktayım boş boş...

Sonra bir bakıyorum bir masada oturuyoruz; yanımızda keyf-i alem insanlar... Bir yanda rakılar, mezeler, bir yanda gamlı keder ve hüzünler... 'İçelim' diyoruz ve etrafta birbirine vuran binlerce kadeh sesi; başlıyoruz söylemeye -ki ne söylemek-, sabaha kadar devam ediyor bu hüzzam -ki ne hüzzam-. 'Bitmesin' diyoruz içimizden; 'bu gün bitmesin.' Ama dinlemiyor ki yine bizi ve savuruyor yine başka yerlere, başka hayallere; isyan ediyorum tabii ben yine; ama nerede? Nafile, hep nafile…

'Vur' diyorum kendini dalgalara, 'dinlenirsin eyyy deli gönlüm', ama dedim ya nafile. Bir kere ömür böyle gelmiş böyle gider... Kafamı kaldırıyorum; selam veriyorum hafif kararmakta olan güneşe. 'Ah be!' diyorum, 'ah, yine karartıyosun ya beni, aşk olsun!' Ama o da çeviriyor bana yüzünü; o da dönüyor. Akşam sefasına 'Eh, ' diyorum, 'sen de haklısın; senin de hakkın o hüzzam dolu geceler' ve başlıyorum söylenmeye; 'desenize' diyorum, 'yine kaldık böyle başbaşa'…

Soruyorum sefa çiçeklerine, 'Neden böyle soldunuz? Neden bahçemin en nadideleri?' diyorum ama ses yok. Sonra aklıma tak diye bir taş kocaman, 'dön' diyor; 'önce bir kendine hesap sor; sonra onlara.' 'O yüzden mateme gömüldü gece; o yüzden soldu bahçen ve o yüzden solmaktasın ama sen bunun farkında mısın?

Ve işte itiraf ediyorum: FARKINDAYIM…

 
Toplam blog
: 4
: 1200
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

1985 Antalya doğumluyum. Bilgisayar ve bilişim üzerine çalışıyorum. Sanırım çok çılgın ve deli doluy..