Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Farklılığın sessizliğinde…

Farklılığın sessizliğinde…
 

Dinamik hayatın anları


Güzellik ve mutluluk insanın enerjisiyle kişiliğinde hayat bulur ve seviye düştükçe mutsuzluk artar, peki bu seviye niye düşer insan mutsuz olmak için artı bir çaba içerisinde olamayacağına göre temel sebep ne olabilir? Gündelik yaşamda iş hayatı, sosyal ilişkiler, kültürel yaşam, aile hayatı, iş ve kariyere bağlı başarılar ve başarısızlığa endeksli gelişmeler fazlasıyla yoğun temponun getirdiği stres ve sıkıntılardan doğan olumsuzluklardır. Öncelikle insan kendinden ne isteyebileceğini kendi iç sesini ne derece dinleyebileceğine karar verebilmelidir. Kaldırabileceğinden faza yük insana sonsuz ve telafisi olmayan mutsuzluk getirir. Sakinlik insan doğasının olmazsa olmazlarındandır. Kimse şu kişi ve işe zaman ayır dediğinde dikkate alınmaz. İnsan ego sahibi bir canlı olarak çoğunlukla doğru bildiği yönde yol alır.

İnsanoğlu yüzyıllar boyunca dünya üzerindeki uygulamalarıyla bıraktığı bırakmakta olduğu hatta bırakacağı izler birbirinden çok farklı olacak mı? Düşünsel olarak kendine ve çevresine sorumluluklarını menfaat ve çıkarlarını gözetmeksizin yerine getirecek mi? Elbette ki hayır. O halde, bu çeşitlilik ve zenginlik içerisinde insan ırkları, kökenleri ve yöresel kimlikleriyle farklılığın sessizliğinde hayat sürerken insan sudaki aksine düşen görüntüyü kendisiyle sınırlı bir yaşam hakkı olduğunu düşünmekten, çoğunluktan çıkıp çoğulculuk anlayışıyla kucaklaşabilecek mi? Bu İnsanın doyum düzeyinin genel kişilik oluşumunun ne derece sağlıklı geliştiğiyle ilintili bir durumdur. Saygı duymadığın kişiden de saygı bekleme, saygı gösterebil ki saygı göresin. Bir şeyi nasıl isteyeceğin önemli, emir kipi hep iticiyken rica ise kabalığı hep eritmiştir.

İnsan ikili ilişkileri fiziksel olarak fazlasıyla karmaşıkken günümüz sosyal paylaşımlarında tüm engeller kalkarken kısaca saygıya da evlada denilmiştir. İnsan insanı bildiği gördüğü ölçüde tanır ama burada kullanıcı adı ve görüntü harici görsel bir temas olmadığı için bireyler fazlasıyla sınırsız ve özgürce kendilerini ifade eder konuma gelmişlerdir. Kararlı ve otokontrollü iç denetimi sağlıklı bir şekilde uygulayan bireylerin karşı tarafa vermek istediği mesajda tercih ettiği üslup kendini hitap etme de beklentisiyle karşılık beklemeksizin iletişimde bulunurken belli bir niyetle iletişim kurmak isteyenler karşılık bulamadıkları zaman ahlaken saygı ölçütünü en alt düzeye çekebilmektedirler.

Doğan, büyüyen ve gelişim gösteren toplum bireyleri kendiyle ne ölçüde barışıksa dış yansıması da o düzeyde ölçülü ve anlaşılır olmuştur. Kızgınlık ve öfke şartların zorluğuyla birleşerek kinsel bir yaşamın kontrolsüz ve denetimsiz serbestîsiyle bir yarış içine girdiyse o benliğin huzuru bulması ve yaşatması mümkün olmaz. Görsel medya'da verilmek istenen mesajlara fon oluşturan güncel tarihsel konulu görsellerin oryantalist kültür yansımasıyla buyurgan bir perdeden vurgulanıyor olması erkek ve kadın karakterlerin bireyler üstünde oluşturduğu bağımlılık ve hayranlıklar düşünce üretme ve hayata özgülemenin önüne set olması açısından tam bir talihsizliktir. Birey düşünce üretebiliyorsa hayat standardı yükselir. Değerin tanım olarak karşılığı ‘Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet’ olarak geçse de hayata geçen düşünce soyutluktan çıkarak gerçekliğe dönüşür. Şimdiye değin farklı olanı görmezden gelerek yok sayarak asimile ederek hor görerek üretilen politikalar insanlık tarihine karanlık ve utanç dönemleri olarak geçmiştir. Sözün özü makul ve mantık çerçevesinde uzlaşmalarda birleşerek bütünleşmek olası iken tersinde durumlarda ayrışarak bozguna uğramışlık ve mağlubiyet kaçınılmazdır… 

 
Toplam blog
: 40
: 1069
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

İzmirli'yim. Felsefe mezunuyum. İlgi alanlarım Felsefe, edebiyat, sosyoloji, tarih, toplum ve kültü..