Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Fatih Terim'in Megalomanlığı Üzerine Bir Analiz

Fatih Terim'in Megalomanlığı Üzerine Bir Analiz
 

resim: muhahaya.com'dan alıntıdır


"Fatih Terim tam anlamıyla gerçek bir megalomandı
Kendisi futboldan çok dış görünüşüyle meşguldü."

Bu sözler, bir zamanlar Galatasaray'da forma giyen Frank De Boer'e ait...

Son Avrupa şampiyonasıyla rezil olacakken ilahi bir güçle bir anda vezir mertebesine çıkan Fatih Terim, hem ülkemizde hem de yurt dışında imajı(saha kenarındaki tavrı, edası, demeçleri, mimikleri, giyim tarzı..) ile konuşulan nadir spor adamlarından...

Ben kendisinin tek bir yönünü beğenirim. Türk insanının ve tabii ki futbolcusunun yurt dışı kompleksi, ezikliği ve özgüven eksikliğine bir Adanalı edasıyla karşı koyup Türk futbolcusuna özgüven aşılamada verdiği emeğe saygı duyarım.

Ancak Fatih Terim iyi bir nesil yakalamış futbol takımı ve Karpatların Maradonası Hagi ile elde ettiği UEFA şampiyonluğundan bugüne arpa boyu yol alamadı.
Galatasaray Lucesculu dönemde süper kupayı aldı.
Türk Millî Takımı Dünya üçüncüsü oldu.
Fenerbahçe'de Türk futbolcuları dünya yıldızlarıyla beraber oynayarak onların mantalitesini öğrenme imkânı buldu ve Fenerbahçe geçen sezon Avrupa'da ciddi başarılara imza attı.

Kısacası Türk futbolcusu, 10 yıl öncesindeki gibi ezik ve kompleks sahibi değil. Bilakis Türk futbolcusu, bu sefer de bilimselliğe, akla ve istatiğe kafa yormadan, çalışmadan "Terimizm" mantığıyla sadece mücadele ederek, sert oynayarak başarma sevdasına düştü. Gurbetçi milli futbolcularımızı bir kenara bırakırsak, bizim futbolcular gittikçe hoyratlaştı... Terim'in kendisi saha kenarında, futbolcusu, sahada adeta külhanbeyi edasındaydı. Hem kulüp hem de milli takımlar bazında Avrupa'da en agresif takımlar ülkemizin takımları oldu.

Yani akıl ve mücadeleye dayalı futbol, bizde sadece mücadele olarak algılandı. Bu algılamada Fatih Terim'in etkisi yadsınamaz. Mesela Ersun Yanal'da da bilim vardı; fakat yıldız sayılabilecek futbolcuyu mücadele için kışkırtacak motive etme kabiliyeti ve tecrübesi yoktu. Belki de bize dünya üçüncülüğünü kazandıran Şenol Güneş bilim ve mücadeleyi bir araya getirmişti. O turnuvada Brezilya ve Almanya'ya karşı da iyi futbol oynayan taraf bizdik...

Gelelim tekrar Fatih Terim'e...
Galatasaray'da son görevinde tüm imkânlara ve sınırsız yetkiye rağmen başarısız oldu. Türk futbolcusu artık dolduruşa gelmiyordu... Çünkü Türkiye ligi de futbolcusu da aşama kaydetmişti artık. Ancak yine de dolduruşa gelen futbolcu yok değildi. Milli takımımız, ön eleme gruplarından -ki en basit gruptu- son anda; Avrupa şampiyonasında da gruptan genelde çok kötü futbolla ve 9 dakikalık galibiyet süresiyle, adeta mucize gollerle çıktı. Milli takımımız en iyi futbolunu elendiği Almanya'ya karşı oynadı, hem de Terim'in kadrosuyla değil. Sakatlık ve cezalılardan geriye kalan sağlardan oluşmuş mecburi kadroyla...

Peki, milli takımın başında Terim olmasaydı, takımımzda bu kadar sakatlık ve kart cezalısı olur muydu?
"Ceddin deden, neslin baban/ Hep kahraman Türk milleti!" naralarıyla, meydan muharebesi ruhuyla spor yapılır mı? Yapılır yapılmasına da bizim gibi takımın yarısından çoğu gazi olur. Bu gazi olma durumu da Avrupa karşısında utanılacak durum. Acaba finale çıkan takımlarda kaç futbolcu sakat veya cezalıydı, hatırlayanınız var mı? Bizim dışımızda, yarı finale çıkan 3 takım(Almanya, Rusya, İspanya) da tam kadroydu...

Ya Fatih Terim'in saha kenarındaki şovu!... Bence Terim kameraların kendisini izlediğini akıldan hiç çıkarmadan yapıyordu şovunu... Öyle kendisini maça kaptırdığı falan yoktu... Kendisini kendisine kaptırmıştı ve bu her maçta görüldü...
Evet ben de Terim'in megaloman olduğu düşüncesine katılıyorum. Hem kendisi demedi mi "Bu ülkede 550 vekil varken benden bir tane var!" Halbuki bu ülkede binlerce teknik direktör vardı. Onlara bile saygısızlık etti.

Hatta basın mensuplarını fırçalayıp durdu. Selametlik Zico'yu ve o nezaketini tanımasak biz de "Acaba karizmatik olmak, megaloman olmak mı?" diye kendimize sormadan edemeyecektik.

Fatih Terim Türk futbolcusuna sertliği, ukalalığı, mücadeleyi aşıladı. Milli takıma da daha çok yıldız adayı ve yıpranmış futbolcuları seçti. Taraftar, yönetim ve medya tarafından yıpratılmış futbolcular, kendilerini sahiplenen Fatih Terim'e daha çok saygı gösterecekti. Terim onlar için bir barınak, bir baba olacaktı... Terim'in kaleci Serdar Kulbilge, Ümit Karan, Fatih Tekke, Yıldıray Baştürk, İbrahim Toraman, Egemen gibi futbolcuları milli takıma almayıp unutulmuş Tümer, adı duyulmamış Mevlüt, lig performansı iyi olmayıp taraftarının dışladığı Rüştü gibi oyuncuları kadroya alması da kendine itaat edecek kullar seçmesi ve takım üzerindeki hakimiyetini güçlü kılmak istemesindendir. Hatta bu sevdayla ta başından beri, şampiyona sürecinde milli takıma çağırdığı oyuncu sayısı hemen hemen 50'yi bulmuştur.

Neyse, biz tekrar sporix.com'daki haberimize gelelim, haberin aslı şu:

"Galatasaray'da bir dönem forma giyen Hollanda futbolunun önemli isimlerinden Frank De Boer, sarı-kırmızılı takımda teknik direktörü olan Fatih Terim'i megalomanlıkla suçladı.

Futbol hayatını Katar'da noktaladıktan sonra Hollanda Ligi ekiplerinden Ajax'ta A1 takımının başına geçen Frank de Boer'un, ülkesinin önemli spor sitelerinden ''Voetbol International''a yaptığı açıklamalar, Futbol Ekstra dergisinin temmuz ayı sayısında yer aldı.

Yaptığı açıklamada özellikle, Galatasaray'da oynadığı dönemde teknik direktörü olan Fatih Terim için ilginç ifadeler kullanan Frank De Boer, şunları söyledi:

''2000 yılında kazanılan UEFA Kupası'ndan dolayı bana göre başı hala göklerde, bulutların arasında geziyordu. Ama şunu söyleyebilirim ki, çok mükemmel bir antrenör değildi. Kendisi futboldan çok dış görünüşüyle meşguldü. Benim hiçbir yerde görmediğim bir şeydi. Yarım sezonluk bir dönemde aynı kıyafetle diğer antrenmana çıktığını görmedim. Her seferinde başka kıyafet giyerdi. Bu gerçekten inanılmazdı. Tam anlamıyla gerçek bir megalomandı.''

Frank De Boer, Galatasaray'la ilgili olarak pişmanlığı olup olmadığı şeklindeki bir soru üzerine de, ''Hayır, çünkü ben bilerek ve isteyerek seçimimi yapmıştım. Çok güzel bir kulüp Galatasaray. Her zaman Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ediyorlar ve İstanbul gibi harikulade bir şehrin takımı. Ben orada belki çok üst düzeyde değildim'' diye konuştu.

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..