Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '10

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Fedakarlık İçin Fedakarlık Lazım

Fedakarlık İçin Fedakarlık Lazım
 

Fedakârlık çokça karşılaşılan ancak gerçek mahiyetinin ne yazık ki çok zaman anlaşılmadığı toplumsal bir olgudur. İnsan olmanın temelinde yatan ve fıtrat özelliğinden kaynaklanan acıma duygusunun ve kalp yumuşaklığının getirdiği bir sonuç olarak da görebileceğimiz bu durum esasında kişinin hayata bakışını yansıtan aynalardan bir tanesidir.

Kişilik yapısının belirli derecede konstrükte olduğu ve ana hatlarıyla sınırların belirlendiği yaşlardan sonra isteseniz de değiştirmekte hayli zorlanacağınız bir alışkanlık haline gelir bu durum. Zira alışkanlıklar kimi davranışların mütemadileşmesinden doğar.

İyi niyet temelinde yükselen fedakârlık gökdeleni bulunduğu konuma ve zamana bağlı olarak beraberinde kimi sorunları da getirebilir. Çünkü bu gökdelen ancak belirli bir açıdan bakıldığı zaman büyüleyici olmaktadır. Uzaktan oldukça görkemli ve estetik görünen bu yapı yakına varınca kişilere bir anlam ifade etmeyebilir.

Çünkü o kişi gelirken manzarayı seyretmekten yoksun kalmıştır. Trafiğin keşmekeşliğinde kendinden geçmiş ve önüne bakmaktan karşıya bakmayı akıl edememiştir. Oysaki gökdelene giderken kafasını kaldırıp bakabilse o ihtişamı yakalayacak ve saygı duyacaktır. Sevmese bile…

İşte bu nedenle gökdelene her gelenden temelin sağlamlığını; gökdelenin ihtişamını anlamasını beklememek gerekir. Zira her kişi o açıdan bakmayı akıl edememiş ve o fırsat kaçırmış olabilir. Unutmamak gerekir ki yer altından çıkanların yer üstündekileri anlama kapasitesi sınırlıdır.

Çünkü onlar karanlık içerisinde yaşamışlardır. Gözleri o karanlığa adapte olmuştur. Hayatları sadece kendileriyle sınırlıdır. “Ben” duygusu her zaman ağır bastığından o an onun sorunundan başka her şey fasa-fisodur. Önemli olan onun problemidir ki hemen de çözülmesi gerekir.

Yeraltı insanlarının en önemli özelliklerinden birisi olan bu durum ne yazık ki kendilerince fark edilmediği gibi yakınları tarafından da pek fark edilmez. Köstebeklerin arkadaşları da köstebeklerdir!

Fedakârlıkların anlaşılmaması bu zaviyeden bakıldığında vaka-yı adiyeden addedilmeli ve önemsenmemelidir belki de. Eskilerin dediği “iyilik yap denize at, balık bilmese Halik bilir” deyişi fedakârlık kavramına da pek ala uymaktadır. Zira fedakârlık da iyilik kökeninden güç alır.

Göz ardı edilmemesi gereken bir husus da yapılan fedakarlıkların görev haline gelebilme tehlikesidir. Ne yazık ki yapılan fedakarlıkların anlaşılmaması bir yana bir de göreviniz addedilerek durum değerlendirmesine girişilmesi hadisesi de can sıkabilir.

Öyle ki gün gelip fedakârlık yapacak hareket alanı bulamayabilirsiniz. Çünkü fedakârlık niyetiyle ya da içgüdüsüyle verilen tavizler görev haline gelmiş ve artık görev tanımı içerisinde değerlendirilir olmuştur.

Artık göreviniz olmadığı halde tamamen iyi niyetinizden hasıl olan ilave görevler artık asliyet kazanmıştır! Bundan sonra fedakarlıktan bahsedebilmek için onun da üstüne bir şeyler koymak zorundasınızdır.

İşte insanoğlunun kolaycılık ve suiistimal hastalığı burada da kendini gösterir. Artık siz suiistimal edilebilir hale gelirsiniz. Aksi takdirde tehdidin bini bir paraya sizin olur. Kredi kartına on taksit avantajıyla!

Memleketimden fedakârlık ve suiistimal manzarasının küçücük bir bölümüdür bütün bunlar. Buna dair söylenebilecek söz çoktur.

Murat HACIOĞLU

W E B B E N

NOT= Anlaşıldığı üzere sahalara döndüm :) Gördüklerimi anlatacağım elbet. Yorgunluğu bir atayım üzerimden anıları dermeye girişeceğim. Bir de birikmiş bloglar var, köşe yazıları var. Çok çalışmam lazım çook :))

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..