Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '11

 
Kategori
Felsefe
 

Felsefe, tarihe yön verir

Felsefe, tarihe yön verir
 

Felsefe sadece bir düşün eylemi değildir; aynı zamanda düşüncelerine göre eylem yapmaktır. Felsefenin bilgeliğe duyulan aşk olduğunu ve dünya üzerinde çeşitli çağlarda ve uygarlıklarda ortaya çıkan bu bilgelik aşığı insanların, bulundukları çağın ilerisini görerek geleceğe ışık yaydıklarını okuduk. 

“Bilgi çağı” olarak isimlendirilen Yüzyılımızın, geçmiş çağların her birinde bilgiye sahip olan ve bu bilgiyi, gelecek kuşaklara, daha iyi bir dünya görüşü ile aktarmaya gayet edenlerin meyvesi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bugün, bilginin ticarileştirildiği günümüzde, cömertlikleriyle “insan olma” maceramıza değerler katan bu insanları sadece Dünya Felsefe Günü değil, her zaman hatırlamak ve hatırlatmak gerekmektedir. Değerlerin ve bilginin kirletildiği günümüzde, iyi ile kötünün, kalıcı ile geçicinin, değerli ile değersizin, doğru ile yanlışın ayırt edilmesinin önemini vurgulayan felsefeciler, meraklılarını felsefi bir yaşam biçimine davet etmektedir. 

Tarihte Milet Okulu olarak anılan ve Thales, Anaximandros, Anaximenes gibi filozoflar hem varlığın kökeni üzerine düşünürken hem de devlet yöneticilerine danışmanlık yapıyor, hem de toplum da etik yaşam biçimleriyle örnek teşkil ediyorlardı. Aristo, dünyayı ve üzerinde yaşayan insanları birbirine bağlamak isteyen Büyük İskender’in hocası idi. Çiçero Roma İmparatorluğu’nda Maliye Bakanı ve Kilikya Bölgesi (Mersin-Antakya arasındaki bölge, Kıbrıs dahil) valisi, Konfüçyüs Çin’de Adalet Bakanıydı. 

Bilimler doğa’dan (fizik) çıkmış ve doğayı anlamlandırmak da, felsefenin işi olmuştur. Dolayısıyla bilimler felsefenin kapsamındaydı ve filozoflar da doğa bilimcileriydi. Eski Hint uygarlığının kutsal metinleri Vedaların felsefesinden, MS 6. ve 7. yüzyıl Hindistan’ında matematik, astronomi, tıp alanında ürünler çıkmıştır. Pisagor olarak bildiğimiz Pitagoras hem matematik alanında hem de müzik de önemli adımların atılmasını sağlamıştır. “Türkler olmasaydı tarih olmazdı” diyen Montesqiueu’e hak veren/vermeyenleri bir kenara bıraksak bile, Fatih Sultan Mehmet’in bir çağı açtığını da biliyoruz. Sadece iyi bir devlet adamı olmakla kalmayan Fatih, yedi dil bilmekle birlikte bilime özellikle astronomiye, sanat ve felsefeye düşkünlüğü ile de bilinir. İbn Sina sadece felsefesi ile değil hatta daha çok tıp konusunda yazdığı kitabıyla, 17. Yüzyıla kadar batının tıp okullarında saygınlığını korumuştur. 17. yy felsefesi adı verilen dönemde Descartes, Liebniz, Spinoza gibi filozofları görürüz. Bu dönemde genel olarak akla yöneliş vardır. Bu nedenle rasyonalizm çağı da denilir. Rasyonalizm, aydınlanma dönemini hazırlar. Burada aydınlanmak isteyen insanın kendisidir, aydınlatılması istenen şey de hayatın anlam ve düzenidir. İnsanın aklını kendisinin kullanması, düşünme ve değerlendirmede din ve geleneklere bağlı olmaktan kurtulmak istenmesi nedeniyle bu çağa aydınlanma adı verilmiştir. Dönemi etkileyen filozoflara John Locke, George Berkeley, David Hume ve o çağda yer almasına rağmen aydınlanmacı olmayan Kant örnek verilebilir. Nihayetinde Comte’un çabalarıyla pozitivizm gelir ki deneycilik olarak daha çok ele alınır. 19. yy zamanında bilimler de bu felsefeden payını alır ve günümüze kadar pozitivizm gelir. Pozitif bilimler tamamen artık din, metafizik gibi kavramlardan ayrılır, sanayinin hızla gelişimi ile birlikte modernleşme adı verilen zaman yaşanır…ve bugün de adına fütürizm dediğimiz yeni bir düşünme biçimi ile gelecek zihinlerimizde şekillendirilmeye devam etmektedir. 

Sonuç olarak; hayatlarımız, ne kadar farkındalık (bilinç) varsa, onun rehberliğinde şekillenecektir. Bugün neden şehirlerimiz güzel değil, neden yöneticilerimiz ahlaklı değil, neden birlikte yaşamda ayrışma var demeyelim, okuyalım, okutalım, düşünelim, düşündürttürelim, yüzeysel değil derinlemesine aktif olarak yaşayalım ve geleceği daha iyi, güzel ve adil yapalım. 

Bu yazı, Dr.Gülsen Çelik'in 11 Haziran 2011 tarihinde Yeni Yüksektepe Kültür Derneği'nde verdiği konferanstan esinlenilerek, Bursa Hakimiyet Gazetesi Insan Kaynakları için hazırlanmıştır. Dr.Gülsen Çelik'e paylaşımları için teşekkür ederim. 

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..