Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '13

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe, bildiğiniz gibi... Garp cephesinde yeni bir şey yok!

Fenerbahçe, bildiğiniz gibi... Garp cephesinde yeni bir şey yok!
 

İkinci yarının ilk haftası size de ilginç geldi mi?

Önce Galatasaray’ın yenilmesi, Beşiktaş’ın kendi sahasında berabere kalması. Sonra Antalya ve Trabzonspor’un kendi sahalarında açık farkla yenilmeleri...

İlk hafta, “Büyük”ler için “kara” sıfatıyla mı anılacaktı?

“4 Büyükler”den üçünün kazanamaması, gözleri öteki “Büyük” Fenerbahçe’ye çeviriyordu.

Fenerbahçe, Elazığ karşısında nasıl bir sonuç alacaktı?

Başka takımlarda “eksik”lerin olması o kadar sorun olmamasına karşın, özellikle “3 Büyükler”de sorun oluyordu. Öyle bir algı oluşuyordu ki, “eksik”ler, puan yitirmenin bir acayip gerekçesi oluyordu.

Fenerbahçe’de  Meireles, Bekir İrtegün, Hasan Ali Kaldırım, Yobo, Sezer Öztürk ve Stoch’un olmayışı, puan yitirmede bir “gerekçe” olabilir miydi?

Algının getirdiği soru işte!

*****

Aykut Kocaman, özellikle niye, neyle eleştiriliyordu?

“Korkak” oynatmakla... Gol attıktan sonra geri çekilmekle...

Bir başka algı da, sahaya yansıyanlara bakanlar için, kimi futbolcuların pek mücadele etmediklerini gösteriyordu.

Kimdir büyük futbolcu?

Anlaşılan çok para alan!

Aykut Kocaman’ın gittikten sonra gelmesi, Fenerbahçe’de yeni bir Aykut Kocaman dönemini başlattı. Bu arada oynanan iki kupa maçından ikincisi, Bursaspor maçı, kimi ipuçları vermişti. Ama önemli olan ligde nasıl maçlar çıkarılacağıydı.

Rakibin kümede kalma mücadelesi veren Elazığ olması o kadar önemli değildi. Önemli nasıl bir oyun anlayışıyla oynanacağıydı. Aslında, konumu bakımından söylüyoruz, Elazığ gibi takımlarla oynamak zordu.

İlk yarı bitiminde yaşananlar, Fenerbahçeli futbolcuları nasıl etkileyecekti?

Yaşananlar, futbolcuları kamçılayacak; bu da, bir “diriliş”in işareti olacak mıydı?

Sorular çoktur.

*****

Fenerbahçe, öyle farklı bir iki yarı oynadı ki...

İlk yarıda kaleyi tutan doğru dürüst şut yok. Akınlar desen öyle... Korner atışları, “boş atış” misali. Sahada ne yaptığını bilmeyen futbolcular. Oynarsa düzelir, verimli olur denen Krasic. Koşular boş. Verilen paslar yerini bulmuyor.

Elazığ’ın kaleyi bulan iki şutu da gol oluyor.

Fenerbahçe’de defans nerede?

Bu kadar açık verir, boş bırakırsan rakibi, o da bulduğunu değerlendirir, olur biter.  Oysa taraftar, rakiplerin puan yitirdiği haftada, üç puan bekliyor. Ama koskoca bir ilk yarıda mücadeleden uzak bir futbol izledikleri yetmezmiş gibi, bir de rakibin iki golünü izliyor.

Daha ilk yarıda umutlar tükeniyor!

Ya ikinci yarı?

Farklı bir ikinci yarı... Elazığ 2-0‘lık üstünlüğü korumak için geri çekildi, Fenerbahçe tek kale oynadı. Sanki tek kale oynamanın kuralı, gol atmamak, atamamak... Elazığ’dan Sedat, gereksiz bir hareket yapınca, Sow, sahalarda ender görülecek  bir “basit” gol atıyor.

Daha önce de atma/lar var!

İlker Meral, Gökhan Gönül ile Marviz’i doğrudan kırmızı kartla atıyor. Uzatmaların son dakikasında da Mehmet Topuz, ikinci sarıdan, ikinci yarıda girdiği sahadan ayrılıyor.

Dedik ya, ikinci yarıda tek kale bir oyun...

Fenerbahçeli futbolcuların şutları rakibe çarpıyor. Kafa vuruşları boşa gidiyor. Neyse ki, uzatma dakikalarında 90+3‘te Mehmet Topal’ın kafa vuruşu, skoru belirliyor: 2-2
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..