Fenerbahçe, Cumhuriyeti’ni tek golle kutladı!.

Fenerbahçe, maçın başında yapamadığını, ikinci yarının başında yaptı.

Her ikisinde de Alper Potuk vardı.

Gol ile Fenerbahçe’nin o “üstüne yatma” hastalığı başladı. Böyle olunca, rakibin üstüne gelmesi için ortam hazırlanmış oluyor. Sonlara doğru, yorgunluk başlayınca, karşılanan toplar da rasgele geri gönderilince, oyun, Fenerbahçe alanında sıkışıp kalıyor.

Ankara’da da öyle oldu.

Fenerbahçe, attığı golle, Cumhuriyet kuruldu rahatlığı içindeydi sanki.

Oysa tek gol atmakla iş bitiyor görünse de, bunun telaş, sıkıntı, kaygı getirdiği de ortada. Bu, rakiplere “mücadele azmi” verince, tehlike kapıyı çalıyor.

Fenerbahçe’nin penaltısı verilseydi, belki maçın havası başka olurdu!.

*****

Tek gol ya da tek fark yeter mi?

Fenerbahçe, tek golle yetinemez!. Çünkü “ses” getiren transferler, taraftarı büyük “beklenti” içine soktu. Öyle tek gol, ancak “Büyük”ler karşısında 3 puan getirirse, anlamlı olur!.

Siyasete bakın, 7 Haziran’da seçim yapıldı, pazar günü “yeniden seçim” var.

Niye?

İki parti, “Bir yetmez, bir daha olsun” dedi. Kimileri 1 Kasım sonrası için “Bi daha...” denemeyi dillendiriyor. Ancak, “Bi daha, bi daha” demenin maçlara, özellikle de büyük “beklenti” içine sokulan Fenerbahçe taraftarına uyacağını söylemek yerinde olur.

Fenerbahçe taraftarı, art arda gelecek golleri, bakalım, hangi maçta görecek?

*****

Çok gol atsan da, tek gol atsan da, gelen, 3 puan.

(Fenerbahçe, Osmanlıspor’a 1; Galatasaray, Eskişehirspor’a 4 gol attı. Gol farkı çok, ama “hane”ye yazılan aynı, seyircinin aldığı tat farklı.)

“Az”la yetinen taraftar, zaten,“1-0 olsun, bizim olsun” diyor. Öyleyse, tek golle gelen 3 puanı değersiz gibi görüp, Pereira'ya ömür biçmek, “iç huzursuzluk” yaratır.

Taraftarın “nabzı"nı iyi tutan gazeteci milleti, 1-0 sonrasında Pereira'yı bulmuşken soruyu patlatıyor:

"Taraftarların daha atak oynanması gerektiği yönünde tepkileri var. Ne düşünüyorsunuz?"

"Şaka yapar gibi, dalga geçer gibi sorular sormayın. Ajax karşısında baskı yapan bir Fenerbahçe var mıydı, yok muydu? Yine Galatasaray karşısında baskı yapan bir Fenerbahçe var mıydı, yok muydu? Pozisyona giren, baskı yapan Fenerbahçe'ydi. Şaka yapar gibi sorular sormayın artık bana.”

İyi ki, İstanbul’dan verilen bir emirle Trabzon’da ” hakemleri rehin alınması” anımsatılarak, “Bu durumda Trabzon’a gitmekten korkmaz mısınız?”  yollu bir soru sormak akıllara gelmedi. Belki geldi de, Aziz Yıldırım’a bunu sormak daha uygun olur diye düşünüldü!

*****

Osmanlıspor, yabana atılacak bir takım mı?

Yanıt, Pereira'dan:

“Galatasaray'ı yenmeyi başarmış ve Trabzonspor'a karşı burada 3-0 ile ayrılmış bir takıma karşı kazanmak bizim için önemliydi."

Pereira, Galatasaray ve Trabzonspor’u yenecek güçteki takıma karşı, Markovic sakatlanınca, onun yerine Fernandao’yu aldı. Böylece Van Persie ile birlikte iki forveti bir arada oynattı. İkisi bir arada oynar mı oynamaz mı, tartışmasıni sürdürenlerden "oynar" diyenler kazandı!.

Son söz:

Büyük beklenti içine sokulan taraftar, oyundan ne kadar memnun olmasa da, bir komşumun dediği gibi, “Bundan sonra kendi takımımı tutacağım” yollu bir yaklaşımla avunabilir!.

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com