Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe -Galatasaray Türkiye cup : 0-0

Fenerbahçe -Galatasaray Türkiye cup : 0-0
 

iki sıfır berabere


Basit, düzensiz ve sıkıcı bir maçtı arkadaşlar. Kadıköy' de gol sesi çıkmadı ne yazık ki. İki takım da birbirine üstünlük sağlamak istedi fakat sonuçsuz kaldı. Acaba Fenerim Galatasarayı küçümsedi mi bilmiyorum ama Galarasaray bu defa elimizden kaçmayı başardı. Sabaha kadar oynansa bu maçtan galip çıkmazdı dün akşam.

Fortis Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçından önceki tahminlerin hiçbiri tutmadı, genç Galatasaray teslim olmadı. Fenerbahçe'nin yıldızları pozisyon bulmakta zorlandı, yarı final şansı Ali Sami Yen Stadı'ndaki rövanşa kaldı.
Maçtan önce Fenerbahçe'nin mutlak favori gösterilmesi yeterli kalmıyordu. İnsanlar, Galatasaray'a karşı galibiyetin tatminkar olamayacağı gibi, fark hesapları ile umutlanıyordu. Stada koşup gelenlerin mutlak inancı da buydu. Bu kadar ciddi bir derbinin kazananı belliydi de, farkın kaç olacağı tartışmalıydı.
Ne yaman çelişkidir ki bu ülkede tahminin freni, beklentinin ucu bucağı olmadığı gibi, sevincin, hüznün de orta yeri bir türlü kararlaştırılamamaktadır.
Elbette düş kırıklığının da böylesi tahmin edilememektedir.

Galatasaray, genç ve deneyimsiz olsa da hırs üreten ekibi ile oyunu kilitliyor, en azından Fenerbahçe'ye pozisyon vermiyordu. Semih'i bir Emre, bir Servet tutuyor, Alex, Mehmet Topal'ın karşısında dikey pas üretmekte zorlanıyor, daha fazla mücadele etmek zorunda kalıyordu.
Ümit, iki stoper; Edu ile Lugano'nun kıskacından kaçıp, gerilere gelerek onları üzerine çekse de durgun Hakan Şükür bu boşlukta hareketsiz kalıyordu.
İlk yarıda gol olabilecek üç girişim vardı, yani ortam kısırdı, mücalede vardı, bu üç pozisyon da Galatasaray'a aitti.

Dunga'nın izlemesinin bir faydası vardı elbette. Biz Alex'in her numarasını görmüş ve takdir etmiştik de, onu hiç bu kadar koşarken görmemiştik. Neredeyse Alex tekmeye kafa koyacak kadar çabalıydı. Bu onun teknik dengesini mi bozuyordu dersiniz; ekstra katkısına rağmen verimli olamıyordu.
Bu arada Servet'in, Fenerbahçe seyircisine göre kasıtlı hareketi ile Semih oyun dışı kalırken, centilmenliğe aday ortamda küfür bohçası açılıyordu. Oyunun ilk bölümü bu ortamda tempolu, ama pozisyonsuz geçerken, biz bir kez daha anladık ki, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanacak olan maçlardan önce ahkam kesmek, hele fark senaryoları üretip, ona inanmak pek yarar sağlamıyor.
Fenerbahçe ilk şutu 70. dakikada Alex ile attı; elbette Carlos'un ilk yarıdaki iki kötü vuruşunu katmıyoruz.
Alex, Selçuk'un pası ile 78'de Fenerbahçe'nin ilk gol pozisyonunu yarattı.
Hakan Şükür ve Arda, ikinci yarıda mutlak iki gol pozisyonunu kaçırdı. Mehmet Topal, Alex'in ayağını bağlayıp, onun milli takım umutlarını da bitirdi.
Seyirci, gol gelmeyince, baskılı savunmadan kazanılan toplara çılgınca tezahürat yaptı.
Hırsın tavan yaptığı, ama kalitenin yerlerde süründüğü derbiden Dunga, kaçarcasına ayrıldı.
Şükrü Saracoğlu Stadı'nda Galatasaray'a büyük destek veren 2 bin 500 taraftar, karşılaşmadan sonra futbolcuları tribüne çağırdı. Taraftarlar, "Türkiye, Türkiye..." tezahüratı yaparak ilk 11'i tamamen Türk futbolculardan kurulu olan takımlarını ayakta alkışladı.
Derbide en fazla koşan oyuncu Fenerbahçeli Gökhan Gönül oldu. Genç yıldız toplam 9889 metre katederken, Galatasaray takımında da en çok koşan isim 9881 metre ile Arda Turan'dı. Hakem Fırat Aydınus da 12579 metre koşarken, topun katettiği mesafe 31142 metre olarak belirlendi.

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..