Fenerbahçe çizgiye kadar indiğinde...

Yılmaz Vural geçen sene gereksiz bir polemik başlatmış; kendisine büyük haksızlık yapıldığı, arasında milli takımında bulunduğu takımları çalıştıramadığı için açıklamalarda bulunmuştu. Buradan hiç kimsenin emeğini teraziye koyacak değiliz. Ancak o mesleğin içinde olan kişinin de yerli yabancı ayrımı yapmadan işini nasıl yapıyor olduğunun farkına varması gerekir. Bu detaylı bir yazı konusu olduğu için yarına erteleyerek burada özet geçiyorum. Şu bir gerçek ki Yılmaz Vural geçen seneki Yılmaz Vural değil. Kasımpaşa da geçen seneki takım olmadığı gibi…

Peki, bu Kasımpaşa Fenerbahçe’ye nasıl iki gol attı?

Açıkçası Fenerbahçe’nin son iki sezondur nasıl goller yiyor olduğunu hep beraber izliyoruz. Burada zaman zaman profesyonel futbol takım görüntüsünün çok uzağında hatalar izliyoruz. Ancak Kasımpaşa karşısında öyle anlaşılmaz hatalar oldu ki bu maçın rollerini değiştirin ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk maçı olsun, rakip de böyle hatalar yaparak goller yesin, hatırlayalım geçen sene Murat Şahin’in yediği gol nasıl televizyonlarda Ahmet Çakar’ın merceğinden kaçmadıysa futbol kamuoyumuz tarafından hemen infaz edilirdi.

Bu hataların merkezinde bir oyuncu vardı; Bilica!

Bir futbolcunun etkisiz olması, formsuzluğu anlaşılır bir şeydir, ancak o oyuncu savunmada rakip takıma önemli avantajlar sağlayacak hataların aktörü oluyorsa bir an önce çözüm bulunulması gereken çok ciddi bir sorun vardır demektir. Eğer Bilica’ya sabredecekseniz o zaman Can Arat’ı takımdan göndermeniz; Önder Turacı’yı Kayserispor’a vermenize hatta Bekir’i, İlhan’ı paslandırmanıza gerek yoktur.

Fenerbahçe Bilica sorununu bir an önce çözmelidir. Daha önce de burada tartışmıştık; Aykut Kocaman Alex’le uğraşmak yerine kritik başka futbolcuların yeterliliğini sorgulamalıdır. Sezon başından bu yana Aykut Hoca defansın sorunlarını mercek altına almış olsaydı belki de Avrupa Ligi’ndeki serüven devam ediyor olacak, gereksiz bir Alex polemiği de başlatılmayacaktı.

Kenara bakıyorsunuz; Stoch yedek bekliyor. Neden?

Çünkü defansın göbeğinde ve sol kanadında işini iyi yapamayan yabancılarla kontenjan işgali söz konusudur. Aykut Kocaman Dia tercihini kullanıyor doğru da yapıyor ancak Stoch’un da çok önemli bir silah olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Kasımpaşa ligde 5 maçta 8 gol yemiş bir Fenerbahçe’ye 2 gol atma başarısı gösterdi. Ancak değil Fenerbahçe ligin son üç takımını saymazsak ki aralarında zaten Kasımpaşa var bu takımdan Süper Ligimizdeki hiçbir takımın gol yememesi gerekiyor. Oysa 5 maçta 2 gol atabilmiş bir takımdan Fenerbahçe 2 basit gol yiyebiliyor.

Ancak Kasımpaşa karşılaşması Fenerbahçe açısında güzel bir prova oldu.

Yanlış hatırlamıyorsam Anelka’dan sonra ilk kez Fenerbahçe’nin kanatları kullanabilen, çizgiye inen bir oyuncusu olduğunu gördük. Dia’nın özellikle sağ kanattan geliştirdiği ataklar Fenerbahçe’ye hayat verdi. Yine uzun yıllardan sonra Fenerbahçe penaltıyı saymazsak duran toplarla değil de pasa sayalı oyun kurgusuyla rakibine bol gol attı. Aykut Hoca, sağ kanadı darmadağın eden Dia’yı neden tekrardan sola çektiğini anlamak mümkün olamadı.

Fenerbahçe’nin bir golcüye sahip olması da herhalde yine yıllar sonra taraftarın yüreğine su serpiyor olmalıdır. Niang bulduğunu atıyor. Zaten bir golcüden bunu beklersiniz. Güiza’nın altı pas içinde boş kalelere atamadığı golleri hatırladıkça…

Aykut Kocaman kendi takımını oluşturdukça her şey daha kolay olacaktır. Zaten o futbolcular da farklarını ortaya koyuyorlar. Maça asılıyorlar. Geçen sene Ertuğrul Sağlam nasıl kendi takımını yarattı şimdi o çekirdeğin etrafını dolduruyor; Avrupa Ligi’nin olmadığı bir sezonda pekala bu başarılabilir.

Kasımpaşa gerçekten çok zayıf bir takım haline gelmiş. Bu nedenle de bu takıma altı gol atılması abartılmadan değerlendirilmelidir.

Ancak Fenerbahçe'nin ligin maç başı üç gole yaklaşan gol ortalamasının da dikkat çekici olduğunu görebilmek gerekiyor. Aykut Kocaman bütün derbileri kaybedip, diğer maçları kazanırsa da bu takım şampiyonluğun en büyük favorilerinden biri olur; yani geçtiğimiz senelerin tam tersini yaparsa...