Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '13

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'den Zekeriya Alp'e "tükürük" tepkisi (Hakemini koruyan amir olmak!.)

Fenerbahçe'den Zekeriya Alp'e "tükürük" tepkisi (Hakemini koruyan amir olmak!.)
 

O şöyle yaptı oldu, ben de böyle yaparsam olur!

(O şöyle yaptı oldu, sen de böyle yaparsan olur!)

Bu anlayışıyla yola çıkan, arkasında kimseyi bulayınca, yolda kalabilir. Çünkü yanlış da olsa, birilerine destek olanlar, bir “kötü yol”un açıldığını anladılar mı, o yanlışlara bir daha düşmezler. Çünkü dayanışma anlayışıyla başlayan kollama/ kayırma, sonunda başa bela olabilir!

Suç varsa, bunun bir “yaptırım”ı olmalı; yola çıkan, bunu göze almalı.

Ama nasıl olacak, bu yolu hakkıyla kim açacak?

Öyle bir toplumda yaşıyor, öyle garipliklere tanık oluyoruz ki, olanlara akıl sır ermiyor değil. Yapılanlar, bunları yaratanlarca/ yandaşlarınca "doğru", dahası bir “meziyet” olarak görülüyor.

“Ben yalan söyleyecek adam mıyım?”

"Ben hayatımda hiç yanlış yapmadım, hak yemedim!”

Gel de inan!

“Foyası” ortaya çıkan, oradan çekip gitmek yerine, orada kalmanın yollarını aramak için "destek" bekler.

*****

Yalan söylemek!

Yalandan yalana, yalanı söyleyenden söyleyene fark vardır. Öyle yalanlar vardı ki “masum”dur; kimseye zararı da yoktur yararı da... Ama yalan, insanın yaşamını, geleceğini karartır, o günkü işine zarar verirse, yalanı yakalananın da hesap vermesi gerekir.

Hakemler için, “hata” ile “yalan”ı birbirine karıştırmamak gerekir.

Penaltı, faul, korner... için “hatalı” düdük çalınabilir!

Top, çizgiyi geçti mi geçmedi mi; el var mı yok mu?

Bunlarda karar vermek "an meselesi"... Bu bakımdan "hatalı" karar verildiği görülse de, olağan karşılanabilir. “Yanıldı” gerekçesi, “hafifletici neden”den sayılabilir.

(Aşırı yağış nedeniyle ertelenen, dün oynanan Akhisar Belediyespor- Antalya maçında gol, 90+3‘te Aksihar’dan geldi. Kaleci Hakan, serbest atıştan gelen topu çeldi; top, Hakan’ın dizleriyle elleri arasında boşta kaldı. Uğur Demirok erken davrandı, boşta kalan topa vurdu, gol oldu. Hakem Özgür Yankaya, bu durumda golü faul gerekçesiyle vermeseydi ne olacaktı? Akhisar, hakem “hatası”yla “mağdur”,  hakem de yanılmış olacaktı.)

Hakemin raporunda “olmayan” olmuş gibi yazılırsa, o durumda “hata” değil, “kasıt” aranır, Çünkü “düdük çalmak”taki o “anlık” durum yoktur artık; son noktayı koymak için zaman vardır. Zaman, sağlıklı düşünme, dolayısıyla karar vermek için bulunmaz bir fırsattır.

“Nasıl olsa benim yazdığıma itibar edilir”, “Bana yalan yazdığımı söyleyecek değiller!”  türünden yaklaşımlarla “olmayan” rapora girerse olmaz!

Biri kurtulur, ama bir başkası yakalanır!

Yakalanan, bunun bir “yaptırım”ı olduğunu düşünmeli, hiç değilse "yanıldığını" söyleme cesaretini görmelidir. O rapora "olmayan"ı yazmak nasıl bir cesaretse, özür dilemek ya da “son nokta"yı koymak da öyle bir cesaret gerektirmeli.

“Yetişmiş adam”, “geleceği parlak adam” harcanmaz mantığıyla ancak geriye gidilir. “Geleceği parlak adamlar”, geriden geleceklere “iyi örnek” olmak zorundadırlar.

Konumundan yararlanarak, bulunduğu ortamdaki “üstünlüğü”nü kullanarak, başkalarını cezalandırma yolunu seçenler, toplumun her kesiminde olabilir.

Yalanla dolanla yürüyen işler, gün gelir, fırtınada kayalara bindiren geminin sonuna benzer.

*****

“Görüntüler” mi, “rapor” mu “doğru olan”ı söyler?

Meireles- Halis Özkahya davasında, “görüntüler”in “doğru” söylediğini Tahkim Kurulu karara bağladı. Ancak, hakem cephesinden, önce Türkiye Faal Futbol Hakemleri Gözlemcileri Derneği bir bildiriyle, sonra MHK Başkanı Zekeriya Alp bir gazetede yer alan sözleriyle, “Görüntüleri boşver, rapora bak!” mantığıyla Tahkim Kurulu’nun kararına karşı çıktılar.

Susukunluğunu bozan MHK Başkanı Zekeriya Alp, hakemin “doğru” yazdığını, Meireles’in kesinlikle “tükürdüğünü” söyleyerek, raporu gerçek saydığını, görüntüleri reddettiğini anlatıyor:

“Evet, ortada bir gerçek var. Önemli olan hakem raporudur. Halis’le bazen günde birkaç kere görüştüm. Halis de kararının arkasında, yapılanı söylüyor. Bir insanın durup dururken, ortada bir şey varken yalan mesaj vermesi mümkün mü?”

(Son cümle, tükürmediğini söyleyen ve bu konuda haklı çıkan Meireles için niye geçerli olmuyor?)

MHK Başkanı, “Bir kez daha sormak istiyorum, size göre Meireles hakeme tükürdü mü tükürmedi mi?” sorusuna öyle kesin bir yanıt veriyor ki:

"Tükürdü... Çok belli zaten. Çekimlerden belli tükürdüğü... Ben şimdi senin yanına geldim ve yüzüne doğru ‘Tüh, belanı versin’ dedim. Tüh dediğim zaman çıkar mı?”

MHK’nin görev ve yetkileri arasında neler “yok”tur?

Sorunun yanıtı, Fenerbahçe’nin Zekeriya Alp’in sözleri üzerine yaptığı açıklamada var:

Tahkim Kurulu kararlarını sorgulama ve değerlendirmede bulunmak...

Müsabakalardaki olaylara, bizzat taraf olarak görüş bildirmek sırf "hakemini koruyan amir" görüntüsü yaratmak uğruna "yalana sahip çıkmak"...

Oysa yanıt arayan birçok soru var ortada:

Halis Özkahya, yol ayrımına gelmedi mi?

Halis Özkahya, "Beni yalancı durumuna düşürdünüz" diyerek gerekeni mi yapacak ya da özür mü dileyecek?

Hiçbir şey olmamış gibi yola devam mı edilecek?

İlk kararı verenler, acele davrandıkları, ayrıntılı incelemeye gereksinim duymadıkları için bir pişmanlık içinde midirler acaba?

Bundan böyle “rapor” yazacaklar, kendilerine çekidüzen verecekler mi?

MHK’nin kendini sorgulama zamanıdır!

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..