Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '10

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe kasırgası!

Fenerbahçe kasırgası!
 

Tıpkı başlıkta olduğu gibi Fenerbahçe ikinci yarıya fırtına gibi başladı!

Kupada oynanan Tokat spor maçına bakınca takımın böyle bir futbolu oynayacağını düşünmek abesle iştigal gibi geliyordu.

Bildiğiniz gibi Fenerbahçe geçen hafta son yarım saatte Denizli’yi alaşağı edip maçı 3-1 kazanmıştı. Ancak oyuncuların en az üç tanesi kart sınırında olmalarını bildikleri halde dördüncü kartlarını bilerek görmekte bir sakınca görmediler. Bu oyuncular Lugano, Dos Santos ve Baroni idi. Bunlara hakemin gösterdiği yanlış bir kartla Emre’de eklenince, geçen 9 günlük sürede(Denizli maçı bildiğiniz gibi Cuma oynanmıştı!) hep bu oyuncular ve Sivas’ın kötü hava şartları konuşuldu. Tabi birde sakat olduğu için ameliyat olmak isteyen ve antrenmanlara katılmayan Guiza eklenince Fenerbahçe’nin alabileceği olası kötü sonuç üzerine senaryolar yazıldı.

Tabi bu arada spor basınını hep Galatasaray işgal etti! Öylesine sporcuları transfer etti ki; herkes bu değirmenin suyu nereden geliyor diye soran gözlerle bakmaya başladı. Bir ara Galatasaray kulübünün Kuveytli(!) bir şeyhe satıldığı bile söylendi! Fenerbahçe taraftarları giden Carlos ve Kazım’ın ardından sadece Gökhan Ünal’ı transfer etmiş, çıkılan Brezilya seferinden eli boş dönülünce, taraftar bizde isterük(!) diye tutturup, hatta bazısı Hava alanlarının yoluna bile çıkmıştı! Aykut Kocaman’ın yaptığı açıklama taraftarları adeta şok etti!

İşte böylesi bir ruh hali ile Sivas yollarına düşen Fenerbahçe, maceralı bir yolculuktan sonra, Sivas yerine Kayseri’ye inerek, bir miktar doping(!) olsun diye pastırma alıp, liderliğini korumak için Sivas spor'a konuk oldu. Sivas seyircisi ve futbolcuları Fenerbahçe’ye, fazlasıyla misafirperver davranınca, zor geçeceği düşünülen maçtan, ilk 11’in yarısı olmamasına rağmen, olmayan oyuncuların yokluğunu hiç hissetmedi maçı farklı kazandı 1-5...

Maçın dakikalarından çok, oyuncuların inanmışlığı çok ilgi çekiciydi. Özellikle bir kenara itilmiş görüntüsü veren Uğur Boral ve Semih’in nasıl oyuncu oldukları ortaya çıktı.

Bu maçı izledikten sonra, Şampiyonlar Liginde çıkılan çeyrek finaldeki takımla ne kadar benzer olduğunu görmemek mümkün değil. Kendilerini ilk 11 in gediklisi olarak görenlere gerekli mesajın verildiği açık…

Birde gidenler hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Gerçi gidenin arkasından konuşulmaz ama ben yazmadan geçemeyeceğim. Carlos, aslında oyuna fazla katkı yapmayan, ismi ile sahada gezinen bir oyuncuydu. Colin Kazım ise sahada sorumsuz, lakayt ve birazda şımarık bir oyuncuydu. Kaybedilen maçın onun için bir değeri yoktu! Ne zaman bu oyuncular gitti. Fenerbahçe kabak çiçeği gibi açıldı! Önüne gelene 3-5 sıralıyor!

Gelelim Semih mi, Guiza mı? Sorusunun cevabına: Bence Semih! Her ne kadar Guiza’nın üçte biri kadar para alsa da, her zaman yüreği ile oynayan birisi. Yönetim Semih’in aldığı ücreti yükseltip, beş yıllık sözleşme yenilemeli. Semih’te Real Sosiatla falan görüşmeyip, takımının başarısı için ter dökmeye devam etmeli.

Sonuç itibarı ile lüzumsuz transfer yaparak, ele güne el avuç açmaktansa, kendi yağın ile kavrulup, her hangi bir Saray(!) entrikasına başvurmadan, geleceğe umutla bakmakta yarar var. Hele hele takımı yönetmek ve kendi reklâmını sürdürmek için yüksek miktarlarda takıma mali yardımda bulunan yöneticilere ihtiyaç duymamak gerekir.

Ülke gündemindeki fırtınalara uygun olarak, Fenerbahçe oynadığı futbol ile kasırgaya dönüşüp, önüne çıkana üç-beş atarak devirip geçiyor! Yolun açık, hedefin şampiyonluk olsun!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..