Fenerbahçe'nin katl-i vacip midir?!?! (Eskişehirspor 1-1 Fenerbahçe)

Fenerbahçe; zorlu Eskişehirspor deplasmanında, anlatılması ve anlaşılması güç bir atmosferde, hakem takdiri (!) sonucu 1-1 berabere kaldı.

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan (Mehmet Topuz), Bekir, Yobo, Hasan Ali, Mehmet Topal, Meireles, Cristian (Sezer-Selçuk), Caner, Kuyt, Sow

Anlatılması güç olan olay; şahsım adına bir maç sonunda hakem kararlarını dile getirmek. Fenerbahçe maçları ile ilgili yazdığım yazılarda, puan kayıplarını hakeme bağladığım durumları açıkçası hiç hatırlamam. En basitinden, bir maç rakipten ya da hakemden ziyade önce takım olarak sizin elinizdedir.

Rakibin mücadelesi ve hakemin kararları sizin için ancak etkendir. Sonuçta kazanan ya da kayba neden olan takım olarak sizsinizdir. Ancak, bu akşam için bunu söylemek maalesef ki pek mümkün olmuyor.

Maçın berabere bitmesi, tabi ki kısmen de olsa Fenerbahçe'nin, 10 kişi de kalsa, maçı kazanmaya yönelik ortaya koyamadığı mücadelesidir. Ancak bu sonucu hazırlayan temel etkenleri gözönünde bulundurduğumuz zaman; maçın hakemi Fırat Aydınus'un verdiği/vermediği kararlar, sonucun merkezinde görünüyor.

Fırat Aydınus; şahsi fikrimdir, pozisyonlara hakimiyeti ve oyunculara olan yaklaşımı nedeniyle, Türkiye'de en iyi maç yöneten hakemimizdir. Bu akşamki maçla dahi olsa bu fikrim, tek maçla değişecek değil. Ancak bu akşam göstermiş olduğu performans maçın kaderini öyle bir şekillendirdi ki; insanın hakem camiasına güveni kalmıyor.

Henüz maçın 26. dakikası, ikili bir mücadele sonucunda canı yanan Caner'in; pozisyona yaklaşık 20 metrelik mesafe bulunmasına rağmen, kendisine küfür/hakaret ettiği kanısıyla(!), kırmızı kart kararı vererek, Fenerbahçe'yi 10 kişi bıraktı.

Mesafe yaklaşık 20 metre, stadyum atmosferinde bu mesafeden duyabilmek pek akla yatkın değil. Kendisini bu konuda uyaran herhangi biri yok, olaya yakın olan 4. hakem ve Veysel'in duyabildiği herhangi bir söz yok. Eee peki verilen karar neye dayanarak? Tabi ki sadece kişisel kanı, yani bir nevi önyargı... Bunu hakemin takdiridir diye açıklamak insafsızlık olur.

Penaltı pozisyonu içinse; Hasan Ali'nin kasıtlı olmasa bile, ceza sahası içinde Kamara'nın, hareket halinde olan ve bir sonraki adımda yere basıp dengesini kuracağı ayağına müdahalesi bulunuyor. Haliyle koşusunu bozuyor. Bu penaltı kararı için hakem kararıdır deyip, saygı gösterilebilir.

Maçın 86. dakikasında ise Necati'nin, Fenerbahçe ceza sahası içinde elle kontrol ettiği bir pozisyon var ki, pozisyonun devamında Necati'nin röveşatasında top direğe çarparak dışarı çıkıyor. Yani, verilmeyen açık bir elle oynama ile Eskişehir'in maçtan galip ayrılması işten bile değildi.

Maça kötü başlayan, hatta 11 kişi oynadığı ilk 26 dakika boyunca herhangi bir oyun düzeni kuramayan, önemli bir atak organizasyonu geliştiremeyen Fenerbahçe; oluşan bu olumsuz havadan sonra iyice beraberlik için oynamaya başladı. Bu atmosfer; ikinci yarının bazı bölümlerinde itici bir reaksiyonla takımın mücadele gücünü olumlu yönde etkilese de, alınan beraberlik tamamen Sow'un oyun becerisi ve zekası sonucudur.

Maçın ikinci yarısında Fenerbahçeli oyuncular; 10 kişi kalmanın vermiş olduğu itici reaksiyon ile iyi yönde defansif bir baskı kurdu ancak aynı başarıyı ofansif anlamda kullanamadı. Takım olarak kurmuş olduğu defansif baskıya rağmen Bekir ve Yobo'nun zaman zaman kademe hataları nedeniyle oluşan 3 net pozisyonda, Volkan'ın becerisi devreye girdi.

Son olarak değinmeden edemeyeceğim bir konu ise; maçın başında Stoch yerine Caner tercihi yapan Aykut Kocaman'ın, hem hatalı hem de bir o kadar şansız olduğudur. Şansızlığı yaptığı bu tercihin, bu akşamki olayların miladı olmasıdır. Hatalı olduğu kısım ise; özellikle son yarım saatte topu ileriye taşıyacak ve rakip defansa korku salacak en önemli silahımız olan Stoch'u sahaya sürmemesi oldu.

Ha bir de Selçuk Şahin'i son dakikada sahaya sürüp, yine araya sıkıştırması da vazgeçemediği bir takıntısı oldu çıktı.

Not: Ofansif performansı düşük, defansif yönü ise hemen hemen hiç olmayan Cristian bu formayı giyiyorsa, Stoch'un üzerinden hiç çıkarmaması lazım.