Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin rotasyonları doğru muydu?

Fenerbahçe'nin rotasyonları doğru muydu?
 

Fenerbahçe, Antalya’da 3-1 geriye düştüğünde dahi maçı çevireceğine yönelik iyi bir futbol oynuyordu. Özellikle ilk yarı ileri ucundaki "tek futbolcu" dahil çok iyi top çevirerek rakibini sinirlendiriyordu.

Antalyaspor maça çok sert başladı. Özellikle Necati ve Djiehoua ileride Fenerbahçe’nin defans oyuncularıyla didişmeye başlamışlar, kaybettikleri her pozisyon sonrasında da hakeme itiraz ediyorlardı.

Dos Santos, kendisini profesyonel olarak olumsuz etkileyen "bazı etkilerden" kurtulmuşçasına ve Brezilyalı olduğunu hatırlatırcasına top oynuyordu. Alex’e yaptığı asist çok güzeldi. Alex’in nereden çıktığını görmeyen keleci Ömer’in gole bir süre ofsayt gerekçesiyle itiraz etmesini anlamak da mümkün olmadı. Televizyondan öylesine komik görünüyordu ki…

Bu maçın ikinci yarısında Alex olsa fark böyle mi olurdu, bilemiyorum. Alex gerçekten tılsımlı bir fenomen.

Fenerbahçe ideal kadrosundan farklı bir on birle sahadaydı. Ancak hiçbir futbolcusu teker teker bakıldığında yedek olarak adlandırılacak kalitede değildi.

Şimdi burada oyundan çıkarken kendisini hırsla soyunma odasına atan Uğur Boral’a bir paragraf açalım. Oradan da Vederson’a ulaşalım.

Uğur çok şey yapmak istiyor. Ama bir şey yapmayı bilmiyor.

Yapabilir mi? Kuşkusuz, büyük bir yetenektir. Futbolun sağ kanattaki en iyi defans oyuncularından Alves’in hala rüyalarını süslüyordur. İlk yarı biraz daha basit oynayabilse, kendisini gösterme derdine girmese belki de Fenerbahçe maçı daha orada koparırdı. Ama o en zorları denedi. Olmadı. Her başarısızlıktan sonra da aynen geçen sene olduğu gibi oyundan düştü. Saha kenarına alınırken kuşkusuz büyük hayal kırıklığı yaşıyordu. Yerine oyuna giren Vederson daha ilk atakta çok basit bir şey yaptı ve topu sadece ortaladı. Bu kadar basitti. Sadece orta yapması gerekiyordu. Kalabalık Fenerbahçe hücum hattının beceriksizi topu ıskaladı ama arkasındaki Özer çok gösterişli bir gol attı.

Ancak aynı Vederson oyunun son bölümlerinde basit ve doğru oyun yerine Uğur Boral’ın karakterine büründü. Fenerbahçe berabere bitireceği maçı belki de onun yüzünden kaybetti.

Fenerbahçe ikinci yarı çok fazla defansif hata da yaptı. Bilica ile Lugano’nun arasında büyük bir yırtık açtı Mehmet Özdilek.

"Daum, 2005 yılında Olimpiyat Stadyumundaki tarihi hezimetinde Fenerbahçe’nin teknik direktörü değil miydi?"

O gün Fenerbahçe’nin ipini çekenlerden iki futbolcudan biriydi Necati ve bugün özellikle ikinci yarıda oynadığı gibi bir futbol oynamıştı. Daum, Necati’ye sanki yeniden hayat verdi.

Daum ikinci yarı bütün defansın blok halinde ileri çıkmasına seyirci kalarak takımının bol gol yemesine neden oldu diyebiliriz. İlk yarıda tek bir pozisyon vermeden duran toptan gol yiyen bir takımın ikinci yarı kalesinde sayısız gol pozisyonuyla birlikte üç yol görmesi olsa olsa kenar yönetim zaafıydı. Ancak özellikle Bilica’nın çok hatalı oynadığının da altını çizmeliyiz.

Fenerbahçe sahaya üçüncü kalecisiyle çıkmış olsa da bana göre yediği gollerde Mert'in direkt sorumluluğu yoktu.

Böyle bir hamleye gerek var mıydı?

Dün nasıl Galatasaray’ın Emre hamlesine alkış tutuyorsak da bugün Daum’un Mert tercihine şüpheyle yaklaşıyoruz. Aynı şey olmadığını düşünüyorum.

İkinci yarı Alex-Özer değişikliği çok isabetliydi. Özer son iki maçta farklı yerlerde deneniyor olmanın sıkıntılarını yaşamış biraz da dağınık oynamaya başlamıştı. Özer oyuna tutuk başladı. Hatta Fenerbahçe 3-1 geriye düşene kadar hiçbir varlık gösteremedi. Ama son yarım saat sahada bambaşka bir futbolcu vardı. 3-3 devam ederken kaçırdığı gol büyük bir şanssızlıktı. Ancak belki de onu erken havaya sokacak bir sürecin de direğinden dönülmüş oldu, her işte bir hayır vardır derler ya…

Maç Özer’in golüyle 4-3 Fenerbahçe’ye dönseydi bu yazı kuşkusuz böyle yazılmayacaktı. Sadece benim yazım değil, bütün futbol dünyası Özer aşağı Özer yukarı yapacaktı. Şimdilik basamakları ağır ağır çıkmasında kendisi için yarar var.

Güiza’nın futbolunu izlerken Fenerbahçe’nin son beş yılına damgasını vurmuş olan Kezman ve Güiza ikilisine verilen şansın bugün herhangi bir altyapı futbolcusuna tanınsa Türkiye’nin bir forvet oyuncu kazanacağına inanıyorum. Semih ismini atlamadan... Güiza’nın attığı gösterişli golün bu bahiste hiçbir önemi yoktur.

Gökhan Ünal ilk maçına çıktı. Yorum için daha çok erken olduğunu düşünüyorum. Gökhan’ın alınmasının geri planında eldeki iki oyuncudan birinin gönderileceğini tahmin ederek küçük bir kehanette bulunmak istiyorum. Her ne kadar Semih için yararlı olacağına inansam da bunun Güiza olmasını diliyorum.

Bir kehanette Beşiktaş için yapalım.

Ne alaka?

Bu hafta sonu yapılacak kongrede eğer Demirören kazanırsa Mehmet Özdilek hamlesini bekleyebiliriz. Belli olmaz Murat Aksu da böyle bir tercihte bulunabilir. Çünkü Beşiktaş’ta Rasim Kara ile birlikte böyle bir gelenek oluştu. Mehmet Özdilek de sanki yavaş yavaş bu sürece yaklaşıyor gibi.

Fenerbahçe kazansaydı hakem için bir iki şey yazacaktım. Kaybettiği için farklı yerlere çekilmesin diye sadece imada bulunuyorum.

Kupa ayaklarının en iyi maçı Antalya’da oynandı diyebiliriz. Futbol için her şey vardı. Her iki takım da ellerinden geleni yaptılar ve mücadele ettiler.

Kupa maçlarında kullandığı oyuncu tercihlerini (Mert hariç, onu da gereksiz olduğunu düşündüğümden) çok doğru buldum Daum’un. Ancak defans çok ciddi alarm veriyor.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..