Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '12

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin savunmasında akıl almayan şeyler

Futbolda doğru hücum organizasyonları yapmadan da kazanmanız mümkün olabilir; hatta Avrupa Şampiyonlukları gelebiliyor ancak savunmanız dağınık, kötü ve bol hata yapıyorsa o zaman diğer taraflarda neler yapıyor olduğunuzun çok önemi kalmıyor.

1982’de Brezilya’nın İtalya karşısında yaşadığı şey futbol tarihinin en unutulmaz dramlarından bir tanesiydi.

Kuşkusuz Fenerbahçe bir Brezilya değil; futbol olarak yakınlarında bile olamıyor.

Çünkü teker teker baktığınızda bir çok takımı tek başına alıp götürecek bazı futbolcuların birlikteliğinden doğru sinerji kurulamıyor.

Eğer yanlış hatırlamıyorsam geçen sene birkaç deneme haricinde Stoch ile Dia aynı anda ilk on birde oynamadı.

Oynayamadı.

Hele içinde Caner’in de bulunduğu bir kadro hiç olmadı.

Alex, Fenerbahçe’nin 4-4-2 oynamasını gereksiz hale getiriyor. Çünkü standart bir Alex hem orta alanda hem de forvette iki misli etki edebiliyor.

Ancak Alex’in olmadığı bir kadro Alex varmış gibi oynamaya çalıştığında veya Alex’in pozisyonuna bir başka oyuncuyu rol aldığında ortaya başarısız bir sistem çıkıyor.

Belki üzerinde biraz çalışılsa başka şeyler olabilir ancak o zaman da futbolcuların arasında korelasyonun artması gerekir.

Korelasyon derken ne demek istiyoruz; futbolcular bir takım halinde hareket etme bilincinde olacak, tek başlarına, bağımsızmış gibi takımı alıp götürme arzularını sınırlandıracaklar.

Çünkü takım oyunları adı üstünde o bütünü bir araya getiren parçaların uyumundan ve birlikte hareketinden güç alır.

Hücum yapıyorsa da savunmada kalıyorsa da…

Fenerbahçe’de Stoch, Caner, Dia topla buluştuğunda takımın geri kalanı oyundan bir anda kopuyor. İzleme pozisyonuna geçiyorlar.

Solda Stoch, Ziegler ile ileriye giderken onlara yerine göre Caner, Baroni ve Sow’un yaklaşması gerekiyor.

Sağda Dia, Gökhan ile ileriye giderken Mehmet Topuz (Caner) veya Baroni ve Sow’un yardıma gitmesi gerekiyor.

Eğer topu Caner merkezden taşıyorsa bu sefer orta alan ile birlikte hücum hattı pozisyonuna göre sağdan veya soldan desteğe gelmesi normal olandır.

Ama böyle olamıyor.

Sow’un yalnızlaşması böylesi bir süreçten kaynaklanıyor.

Alex, Sow’u tek başına yalnızlıktan kurtarabilirken, yokluğunda ikinci bir santrafor da aynı görevi yerine getirebiliyor ki zaten Fenerbahçe’nin son iki maçını çeviren şey bu oldu.

Sow çok isabetli bir transfer.

Açıkçası Semih’in ne kadar değerli bir oyuncu olduğu da dün bir kere daha ortaya çıktı. 10 senedir bu takımda öyle ya da böyle bir misyonu var, bunu görmek gerekiyor. Semih o kulübede bir şekilde oturmalı, Aykut Kocaman bunu yapmalı.

Kuşkusuz defansta olan biteni anlamlandırmak ve bunun için bir şeyler konuşmak, söylemek, düşünmek, önlem almak hücum kadar kolay değil.

Neredeyse imkânsız!

Dün Kayserispor öyle iki gol attı ki neredeyse Fenerbahçe takım halinde onlara destek verdi.

Baroni ilk golde Amrabat’a asist yaparken ikinci golde Ziegler’in solda ne iş yaptığını o topu nasıl ıskaladığını insan düşünüyor düşünüyor çözemiyor. Böylesi kademe hataları herhalde ya halı sahalarda ya da altyapı seviyelerinde olur.

Fenerbahçe ne zaman yediği gibi gol atar o zaman rahatlar; ama böyle bir şey bu sezon hiç olmadı.

Tur çok zor geldi.

Bundan sonrası biraz daha kolay olabilir ancak bu futbolun Süper final için endişe verici olduğunu söylemek gerekiyor.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..