Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe ve felsefenin galibiyeti

Fenerbahçe ve felsefenin galibiyeti
 

Eğer, sizden öncekilerin deneyimlerinden yararlanmazsanız, sizden sonra gelecekler de sizin bıraktıklarınıza bakmayacaklardır. Çünkü profesyonel olan her etkinlikte devamlılık şarttır.

Basın mensubuysanız, ağabeylerinizin yazıları başucunuzda olmalıdır.

Doktorsanız, daha önceki buluşçuların deneyimi size ışık olacaktır.

Memursanız, işin devamlılığını en iyi siz biliyorsunuz demektir.

Teknik direktörlük de bunlardan soyutlanamaz.

Ben başkayım demek, bireyselliği, özgünlüğü ortaya koymaktır.

Ama “o da oydu” demenin de bir başka yol ile anlatımıdır. Saygı duymaktır.

Fenerbahçe-Sivas maçından bahsediyorum.

***

Bir gol yemenin nasıl sıkıntılara neden olabileceğini biliyorum. Zico, böyle söylüyordu. İki de yiyebilirsiniz, üç de. Ama bu oyunu ille de yenik terk etmek demek değildir ki! Tabii bire karşılık iki, ikiye karşılık üç gol atmanız şartıyla…

Kısaca hedef, koşullar ne olursa olsun, her durumda başarıya kilitlenmektir.

Sabırla, dirençle, rakibe uygulanacak baskıyla, yaratılacak fırsatları sonuna kadar değerlendirmekle…

Ha bu maçta olmadı! O zaman başka bir maçta, daha çok inanarak, yine aynı felsefe ile sahaya inmek, sonuna kadar çabalamak başarıyı yakalamanın anahtarıdır.

Zico’nun futbol oyunundan profesyonel olarak anladığı özetle bu düşünceydi. Zaten onu Zico yapan da buydu.

Tribünler tarafından sürekli eleştirilen bir futbolcusuna, “aldırma, seni bu takımda oynatan bu tarz futbolundur” söylemiyle arkasında durması, sadece bir Zico babacanlığı ile değil, aynı zamanda bir Zico klasiği ile açıklanmalıdır. Beyaz Pele’liği de oradan gelmektedir.

***
Bahsedilen başta da söylendiği gibi elbette Fenerbahçe-Sivas maçıdır. Aragones’in, Zico felsefesine teslim oluşunun, futbolcuların bu felsefe çerçevesinde teknik direktöre başkaldırışının sahaya indirilen temsili görüntüsüdür.

Durumdan dolayı Aragones mutsuz mudur?

Hayır! Çünkü doğru olan budur, öncekinin sonuna kadar reddi, sonrakine verilebilecek en büyük ceza değil midir?

Kendisine bunu yapmayı kim ister?


Bu maç, her düşüncenin değerlendirildiği bir maçtı.

Aragones’in en iyi maçıydı.

Futbolcuların teknik direktöre “saygılı direnişlerini” oynayarak gösterdikleri bir maçtı.

Seyredenlerin eskiye özlemlerini dakikada bir değişen skorla yâd ettikleri bir maçtı.

Aragones’in verimli taktiklerinin, mutlaka yenilenmesi gereken çimlere tarihi bir günü armağan ettiği bir maçtı.

Öyle bir maçtı ki, eskinin, yeni düşünce sistemine getirdiği katkılar, soluksuz tüm stadyumu saniyede bir turluyordu.


Son çözümlemede sadece bir maçtı ama…

Çok çalışmalarına rağmen hakemlerin bile etkileyemediği bu büyük oyunun devamını istemenin bir hak olduğunu ilan eden Fenerbahçelilik ruhunun, tam anlamıyla sahayı kapladığı bir maçtı.

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..