- Kategori
- Şiir
Feodal küf ve ihtilal tanrısı
Elimde boş bir fanusla kalakaldım bir çölün ortasında
Dün kırmızı bir balıktın derya denizdi dünya.
Gül çürümüş bir sevdaydı dil sarhoş bir sesti ihanetten.
Yalnızlığın lanetli bir hoyratlığındayım ki ak sakallı bir bilgeydi aradığım.
Öylece bir başına zamana sığmayan bir hüznün asasıydı elimde kalan;
Belki de acıydı bizi bu kadar anlamlı kılan
Hep acı olmak istiyorum…
Sevinçler, sahte bir tebessümün barikatlarında yaralı bir militandı
Heraklius’un vahşi ülkesinde gladyatörün demirden kasıydı aşk.
Çürüyen tohumun toprağa zulmüydü umut.
Şimdi aslolan hayattır acı da olsa, cılız bir ihtimal de olsa
Bir kapı olmak istiyorum…
Kent; sokaklardan ve kaldırımlardan ibaret haydutça bir tasarımdı,
yaraydı bereydi insandan insana sunulan ki herkes gemisinde şaşkın bir kaptandı.
Darp edilmiş bir ömrün özetiydi zaman ve hala feodal bir küfün tortusu yakar tenimi.
Yaksın yıksın eskiye dair ne varsa ve silsin içimdeki goncadan acının her türünü,
Bir ihtilal tanrısı olmak istiyorum…