Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '07

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Fethiye'de saklanan Telmesos

Fethiye'de saklanan Telmesos
 

Çarpıcı, anlatması zor, “nerden başlasam” dedirten bir yer Fethiye.

Ama MFÖ’nün “Bodrum” şarkısında yaptığı gibi bir yerlerden başlamak gerekiyor, şiirler denize, saatler maviye dönerken...

Antik çağlarda Telmesos, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise “Marki” ve “Megri” adları ile anılmış Fethiye... Megri’nin anlamı “ulaşılması, gidilmesi zor”... O dönemlerde buralara ulaşmak gerçekten de zor olduğu için olsa gerek. Ovayı bitiren Mendos Dağları bu kanıyı daha da kuvvetlendiriyor. Çamların ve dağların arasından kıvrıla kıvrıla gelince, alabildiğine geniş, verimli bir ovaya çıkılacağı akla gelmez... Eskiden ayda yılda bir gemi uğrarmış buralara... Şimdilerde kış ortasında Fethiye limanında boy boy tekneler yer alıyor...

Usta bir nakkaşın hazırladığı dantel gibi koyları, sedir ağaçlarıyla bezeli ormanları ve turkuvaz gerdanlığı Ölüdeniz’le, on iki adaları, Kızlar Koyu, Belcekız Plajı ile gözleri büyülüyor...

Mavi bir göz süzüyor sizi sürekli...

Fethiye bugünkü adını, 1934 yılında ilk şehit Türk pilotu “Fethi Bey”den alıyor.

Likya-Karya sınırında bir kıyı kenti olan Fethiye, antik çağlarda Telmesos olarak anılmış... M.Ö. 4. Yüzyılda kurulduğu bilinen kent aynı tarihte Likya federe birliğine üye olmuş...

Telmesos, Büyük İskender’in, Ptolemy Hanedanı’nın, Roma İmparatorluğu, Bizans, Menteşoğulları ve 1424 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş.

Bugünkü Fethiye'de Likya dönemi kaya mezarları, Likya-Roma dönemi lahit mezarlar ve Ortaçağ dönemi izlerini taşıyan kale dikkat çekiyor... Fethiye sahilinde ayrıca, erken Roma döneminde inşa edilmiş ve M.S. 2. Yüzyılda onarım geçiren 5 bin kişi kapasiteli bir de tiyatro bulunuyor!...

Bizans döneminde bir dönem arena olarak da kullanıldığı tahmin edilen Telmesos antik tiyatrosu, günümüz de yapılan restorasyon çalışmalarıyla 1500 kişinin kullanımına cevap verecek hale getirilmiş.

Sabah gazetelerle başlayıp gece televizyonların son haberlerine kadar peşinizi bırakmayan felaket haberleri, soluksuz iş hayatları, gerilen sinirler ve stres, buraya çok uzak.

Fethiye’de trafiğe kapalı sokaklara kurulu masalar, bir çok yerde açık hava sokak lokantaları olmuş.

Hava çok iyi gidiyor derken, yağmur atıştırmaya başlıyor, biz de eskiden palamut deposu olduğunu öğrendiğimiz tavanları çok yüksek, geniş taş binada yemeklerimizi yiyoruz.

Yemeklerimizi bitirip yürümeye başladığımızda hava yeniden açmış, pırıl pırıl. Dar sokaklar arasında dükkanlara bakarak kıyıya çıkıyoruz.

Tatlıcılar, kafeler dizili kıyıda... Yürüye yürüye gidiyoruz kıyı boyunca, denizin mavisine doya doya...

Bu arada kıyıya yakın kurulmuş maviye boyalı, koca Fethiye Kültür Merkezi dikkatimi çekiyor. Anlaşılan o ki Fethiye, bunca güzelliğin yanına kültür ve sanatı da eklemiş...

Yaklaşık üç kilometrelik bir kıyı bandında parklar sizi oturmaya davet ediyor. Biz de öyle yapıyor ve oturuyoruz. Tam karşımızda elinde kılıcıyla bir bekçi gibi duruyor Şövalye Adası... Denizin ortasında, üstüne kurulu sayılı evle, yeşil bir adacık bu...

Arkadaşım, beni Şövalye Adası’yla tanıştırdıktan sonra On İki Adalar’ı açıklıyor: “Fethiye Körfezi’nin batı ve kuzey batısına doğru uzanan irili ufaklı adaların hepsi birden on iki Adalar diye adlandırılır. Bunlardan başlıcaları; Şövalye Adası, Tersane Adası, Kızıl Ada, Katrancı Adası, Delikli Adalar, Kızlanada, Hacı Halil Adası, Yassıca Adası ve Domuz Adası’dır. Göcek Koyları ve Göcek yerleşmesi de bu bölgenin dahilinde...”

Çocukluğumdan beri adaları hep sevdim. Hele Alibey adıyla da bilinen Cunda Adası’nı hep ayrı tuttum... Şövalye Adası’na da söz verdim, yazın teknelerle yapılan on iki adalar turuna katılıp, onun da topraklarına ayağımı basacağıma...

Dönüş yolunda her çeşit mimarinin görüldüğü binalara da bakarak yürüyoruz. Benim aklımda, Hugh Grant’ın oynadığı “About A Boy” filmindeki açılış sahnesi... Televizyonda bir yarışma. Soru şöyle: “ ‘Her erkek bir adadır’ sözünü kim söylemiştir?”. Ve Hugh Grant’ın cevabı: “Tabii ki Bon Jovi!”...

Eğer her erkek bir adaysa, her kadının da bir adası olmalı diyorum... Ve hemen ardından bir başka soru dürtüyor beni: Şövalye Adası hangi kadının acaba?...

Fethiye’nin ilk kuruluşunun M.Ö. 16. yy.’da olduğunu söyleyenlere bakılırsa, adanın bir hayli sahibi olmuştur!...

Kentin denize doğru olan kesimlerinde Helenistik ve Roma dönemine ait kalıntılar yer almakta. Antik Telmessus kentinden kalma kaya mezarları, Telmessus Tiyatro’suna ait antik duvar kalıntıları, Osmanlı döneminden kalma Cezayirli Camii önemli tarihi eserler arasında... Bölgede önemli sivil mimarlık örnekleri de bulunmakta...

Fethiye’de bitki örtüsü, kıyıda makiler ve daha yüksek yerlerde çam ormanlarından meydana geliyor... Ayrıca Karaçam, Kızılçam ve Sedir ormanları... Aldığınız her nefeste tazeliği hissedebiliyorsunuz.

Tütün, pamuk, sebze ve meyvenin yetiştiği, yılda iki, bazen üç ürünün alınabildiği bu topraklardan “bereket” fışkırıyor. Tarım alanları geniş yer kaplıyor. Bölge, tipik Akdeniz ikliminin özelliklerini gösterdiği için de her yanı yeşillikler sarmış. Coğrafik durum nedeni ile iç kesimleri kıyıdan daha fazla yağış almakta... Nem oranı ise diğer sahil kentlerine göre hayli düşük.

Kıyılarda fundalıklar, zeytinlikler, meşelikler ve narenciyeler var. Ayrıca sadece bu yörede yetişen günlük ağaçları da çok özel bir tür...

Fethiye'yi yaşamak sarı bir semaver, Fethiye'yi solumak şiirimizin en özel ustalarından İlhan Berk'in "Gökyüzü" adlı şiirinde dediği:

Manzara uyanır doğrular kendini

neden sonra gökyüzü gelir

Aynasını tutar.

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..