Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Fetih ve Kıyamet

Fetih ve Kıyamet
 

Konstantinopolis’in fethi meselesi Türk, İslam ve dünya tarihleri açısından taşıdığı önem itibariyle hala zihinlerimizde ehemmiyetini ve ciddiyetini koruyan tarihi bir vakıa olarak durmaktadır. Şehrin Osmanlı orduları tarafından fethi ve bu mühim hadisenin İslam ve dünya tarihinde yarattığı akisler, fethin her yönünün hassasiyetle incelenmesini gerekli kılmıştır. Bu nedenle tarihçiler böyle mühim bir olayı sadece siyasi ve askeri bir başarı cihetinden değerlendirmekle kalmamış aynı zamanda bu vesile ile yaratılan tevatürleri de incelemek ve değerlendirmek zorunda kalmışlardır. Bu bağlamda fetih mefkûresini zihninde yaratan II. Mehmet’in saltanatı, genç yaşta tahta çıkması sebebiyle Çandarlı Halil Paşa’nın önderliğinde ki muhalif grup, Bizans’ın durumu, Bizans ve Osmanlı tebaasının zihinlerinde tevatürler neticesinde yaratılan Konstantinopolis, fetih hazırlıkları, fethin mistik boyutu… gibi konuların sıhhatli bir şekilde; Osmanlı ve Bizans kaynaklarının tanıklıkları ile beraber yazılması ve değerlendirilmesi büyük bir emek ve gayret isteyen çalışmadır. Bu düzeyde mühim bir akademik çalışmaya imza atan İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Yeniçağ Anabilim Öğretim üyesi Prof. Dr. Feridun Emecen'in “Fetih ve Kıyamet 1453” isimli kitabı ile Konstantinopolis’in fethi ile ilgili tüm karanlık noktaları aydınlatmaya ve söylene gelen tevatür cinsinden bilgilere bir son vermesi açısında oldukça önemlidir. 

“Fetih ve Kıyamet 1453” kitabında ilgimi çeken ilk nokta Konstantinopolis'in  sadece Bizans halkının zihninde değil aynı zamanda Osmanlı tebaasının zihninde de düşündüğümüz de farklı bir imaja sahip olduğudur. Bizans, İslam ve Türk kroniklerinin belirttiğine göre o dönemin şehrin “lanetli” olduğu yönünde bir algıya sahip olduğunu ortaya koyar. Örneğin Kabûsnâme’in 1427 tarihli çevirilerinden birinde Konstantinopolis’in fethinin kıyametin ilk alametlerinden biri olduğunu vurgulamıştır.[1] Fethin başlamasında kısa bir süre önce özellikle muhalif grup tarafından dile getirilen bu kıyamet senaryoları II. Mehmet’e anlatılmış ve Sultan ise; helebir feth osun nihayet biz yıkarız diyerek iddiaları cevap vermiştir. Zira iddia edilen senaryolara göre şehir feth olunduktan sonra yıkılar ise lanet ortadan kalkacaktı. Öte yanda kitapta aydınlatılan diğer bir önemli nokta ise İslami referanslar ile güçlendirilmiş böyle bir hadiseyi Osmanlı kroniklerini sıradan bir olayı anlatır bir havada kaleme almalıdır. Emene göre bunun üç mühim sebebi olabilir: Bunlarda ilki ilk dönem Osmanlı tarihçiliğin bu hadisenin yaşandığı evrede henüz gelişmediği ve bu dönemde kalem alınan diğer olaylarında bu tarza bir anlatıma sahip olduğudur. Saniyen fethi anlatan tarihçilerin büyük bir bölümünün eserlerini II. Beyazıt’ın emri ile ya da onu sunmak amacıyla yazdıklarından babasının saltanatını öven ifadelerden kaçınmaları şeklinde açıklanabilir.  Son olarak ise Osmanlı kroniklerinin bu olaya serinkanlı yaklaşmalarına sebep olarak muhalif çevrelerin oluşturduğu atmosferin bir sonucu olarak değerlendirmek mümkündür.

“Ya ben şehri alırım ya şehir beni”

Konstantinopolis’i feth etmek konusunda zapt edilmez bir istek ve arzu içinde olan II. Mehmet’in bu isteğinin arkasında sadece Hz. Peygamberin hadisi şerifi ve dini tandanslı açıklamalar yoktur. II. Mehmet’in bu şehri feth ederek saltanatı süresince kendisine muhalefet eden ve hatta tahtan uzaklaştırılmasına sebebiyet veren Çandarlı Halil Paşa ve ekibine kaşı bilendiğinin resmidir. Zira II. Mehmet’in 1446-1446 tahta çıktığı ilk dönemde genç olması hasebiyle kendisine karşı Hıristiyan dünyasında meydana getirilen Haçlı Ordusuna karşı tekrar babası II. Murat tahta çıkmış ve bu halet-i ruhiye içinde Manisa’ya dönmüştür. Manisa’daki yılları kendisine karşı oluşturan derin devlet organizasyonları ile nasıl mücade3le edeceği ve onları nasıl hareket ile bitireceğini düşünmekle geçmişti. II. Saltanatı başlarken bunun için en iyi oldu bulmuştu: Konstantinopolis’in fethi.

“Ya kal’ayı versin ya başın kaydın görsün”

Fetih ve Kıyamet 1453 kitabı vesile ile öğrendiğimiz bir nokta ise, fethin öncesinde zaten Konstantinopolis’te bir Türk kolonisinin varlığına dair bazı bilgiler mevcuttur ve bu koloni Osmanlı kuvvetlerine sağlam bir istihbarat sağlamaktadır. İstihbarat mevzuuna değinmişken Çandarlı Halil Paşa’nın şehir feth olunması konusundaki endişeleri ve çekingenleri Fatih’in fetih hazırlıklarını tamamlamasıyla tırmanmıştır. Tüm çabalara rağmen ısrarından vaz geçmeyen genç Sultan, Çandarlı’nın bu işe kalkışması nedeniyle Avrupa’da kendisine karşı bir güç oluşturulacağı konusundaki telkinlerini ve uyarılarını da Sultan dikkate almamışıdır. Böylece amacına ulaşamayan Vezir Halil Paşa Bizans Sarayı’na adamlarının göndermek suretiyle bilgiler verdiği ve bu nedenle halk arasından “gâvur ortağı” diye anıldığına dair karineler mevcuttur.

Konstantinopolis’in fethi konusunda en önemli meseleler olarak görülen ve haklarında bir çok tevatür uydurulan gemilerin karadan yürütülmesi ve Ulutbalı Hasan mevzuunda kitapta önemli bilgiler bulunmaktadır. Müellife göre konu edildiği çapta ve genişlikte bir deniz kuvvetinin karadan yürütülmesinin o günkü şartlar itibari ile mümkün olmadığının ve azda olsa bir kuvvetin karadan yürütüldüğüne dair karinelerin mevcut olduğunu ancak bahsedildiği ölçüde fethin gidişatına tesir etmediğini dile getirmektedir. Ulubatlı Hasan mevzuunda ise dönemin kaynaklarından böyle bir isme yer verilmediği ve Ulubatlı Hasan’ın fethin bir motifi ve inşa sürecinin bir parçası olduğunu dile getirir. 

Netice olarak Konstantinopolis’in fethi hadisesi tüm canlılığını korurken ve fetih hadisesi üzerine büyük bütçeli bir film vizyona girerken bu kitabı okumak zihnimizde var olan tüm gerçekleri yeniden gözden geçirmemizi sağlaması açısında oldukça önemlidir.

İyi okumalar...


[1] Feridun Emecen, Fetih ve Kıyamet 1453. İstanbul, Timaş Yayınları, 2012, 32. 

 
Toplam blog
: 8
: 344
Kayıt tarihi
: 09.02.12
 
 

Özel bir üniversitede Tarih ve Sosyoloji bölümlerinden mezun oldum. Tarih alanında master eğitimi..