Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '10

 
Kategori
Felsefe
 

Fikirleriniz size mi ait?

Fikirleriniz size ait değildir. Baştan söyliyelim. Neden?

Bir kere insanlar kendi başlarına, doğru ve gerçek bilgilere ulaşarak onları yorumlayarak fikirlerini üretmezler. Bunu hemen hemen çok az insan yapar. Sıradan milyonlarca insan, ordan burdan duyduklarından, gazete okuduklarından, tvde izlediklerinden vs. zaten belirlenmiş olan angajmanlarına uygun olarak belli görüşleri edinirler. Duyduklarını kendi anlatım biçimlerine sokarak tekrarlarlar.

Oysa bilgisine sahip olunmayan hiçbir fikir sizin fikriniz değildir. Başkasını fikridir.

Bunun dışında, dil dediğimiz araç, salt nesnel, masum, sadece düşünceleri aktarmaya yarayan bir araç değildir. Dil bir ideolojik araçtır. Dil söylemler içerir. Şimdi bunun nasıl olduğunu anlatmaya gerek yok. Ama dil bir perspektiftir. Belli bir dili sorgusuz sualsiz kullanıyorsanız kullandığınız dil içinde yerleşik olan fikirleri kullanıyorsunuz demektir. Size ait olmayan bir dilsel söylem, başkalarına ait söylemleri sizin aracılığınızla başka bireylere yaymaya yarar.

Bunun dışında, bir fikrin doğruluğu, yanlışlığı ya da güçlü olup olmadığı, saf olarak, kesinlikle, kendi içinde taşıdığı güçle alakalı değildir. Siz bazen, belli fikirlerin ne kadar güçlü ve savunulabilir olduğunu hissediyorsunuzdur, ve coşkuyla o fikri savunmaya kalkabilirsiniz. Oysa bilmelisiniz ki, fikirler, balıklar gibidir. Yani, balık, nasılki bir su dünyasının içinde var ise, ve varlığını ona borçlu olduğundan habersizse, fikirlerde, belli düşünce iklimlerinin balıklarıdır. Bu düşünce iklimi ya da ortamı, o fikirlere güç verir, kuvvet verir, psikolojik destek verir. Psikolojik destek ise, her şey için olduğu kadar, fikir için de çok önemlidir. Eğer yaşadığınız toplumda, bir fikrin arkasında bir psikolojik destek varsa, onun sağlamasının olup olmadığı, tutarlı olup olmadığı, gerçek bir bilgiye dayanıp dayanmadığının hiç önemi yoktur. Onu coşkuyla, başkalarıyla kol kola savunabilirsiniz ve sesiniz o kadar güç çıkabilir ki, sanırsınız ki, bu muhteşem fikirdir. Oysa, toplumda başka dip dalgaları vardır, nasıl ki denizde dip dalgaları balıkları taşırsa, fikir dünyasın da aynı dip dalgaları vardır ve sizi taşır.

Bu nedenle, eğer gerçekten fikirci bir insansanız, sahip olduğunuz fikirdeki psikolojik desteği görmelisiniz ve onu ondan kurtarmalısınız. Eğer gerçekten fikirci bir insansanız, sahip olduğunuz fikirdeki psikolojik eksiklikten yılmamalısınız ve onu sürekli gözden geçirerek elde tutmalısınız. Dışınızdaki başka fikirlere ait psikolojik desteğin, sizin fikrinizi, doğruluğundan ve yanlışlığından bağımsız olarak, yok etmek istediğini unutmayın.

Bir ideal olarak hayatın, mutlak ya da ilahi bir adaletin kaderine bağlı olduğunu ya da buna benzer bir tutum olarak, bir ideal olarak hayatın, evrensel bilgi, doğruluk, dürüstlük gibi ilkelerin yönetiminde olduğunu sanabiliriz. Ama bu salt bir sanıdır. Hayat, önemli ölçülerde, bir varolma savaşıdır. Her varolan, bu ister somut isterse soyut canlı olsun, kendini varetmek için yok ediyor. Hayat aklın, mantığın, ilahi adaletin alanı değil, üstün olmanı, galip gelmenin alanıdır.

Fikirlerin, psikolojik destekle birlikte doğru olduğunun sanıldığı, ya da doğru olduğuna inanıldığı bir dünyada bundan başka ne izah olabilir ki?

Son sözü böyle koymayalım. Evet doğru, dar zamanlarda, trendler, söylemler, psikolojik rüzgarlar vs. fikirlerin edinilmesinde ve savunulmasında etkili, ancak bu sadece dar zamanlarda doğruluğun kaynağı oluyor. Ama daha geniş zamanlarda, her hilenin foyası meydana çıkıyor. Gerçi, foyayı meydana çıkaran da, kendi psikolojik rüzgarı içinde hareket ediyor, o da foyası ortaya çıkarılacak bir iktidar mücadelesi içeriyor.

Yine de, hayatta akıl ve mantık bile mutlak olarak koyulamayacağı için, yine de hayatın bir güç mücadelesi olarak sürdüğünü söylemek gerekiyor. Akıl, mantık, fikirler sadece bu güç mücadelesinin birer araçları, yok değiller, ama araçlar; evet böyle koymak gerekir.

Sonuç olarak fikri kullanan siz değilsiniz, sizi kullanan fikirdir.

Her fikir baskıdır, haksızlıktır, esarettir ve tutsaklaştırmadır. Fikirdense bilgiye bağlı olmak gerekir. Ama bilgi de, ideolojik yani fikirsel bir söylem içinde varolan ya da yaşayan dil ile mümkün olduğu için, çünkü o dil ile, elinizdeki gerçekliği bilgi haline getirirken, onu, dilinizin imkanları içinde algılayabilir, düşünsel olarak görebilirsiniz, bu, eldeki gerçeklikle değişmek değil, eldeki gerçekliği kendine benzetmeyi, dilinizin kalıbına tıkmayı içerir, o nedenle o da tehlikelidir. Ama yapacak bir şey yok, hayat böyledir.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..