Fikstür avantajı ve hakem dezavantajı

Hafta içinde Kiev'den istediği sonucu alamayan Fenerbahçe, Antalyaspor maçıyla birlikte artık tamamen Turkcel Süper Lig'e döndü bu akşam.

Ben aslında Antalyaspor maçı değil de önümüzdeki hafta oynanacak Konyaspor maçı ve ligin ikinci yarısı başındaki Fenerbahçenin "fikstür avantajı" üzerinde durmak istiyorum.

Ligin son haftasına girilirken lider Sivasspor´un 2 puan arkasındaki Fenerbahçenin‚ aslında ligin ikinci yarısı başında çok önemli bir avantajı var.

Bilindiği gibi bu sezon ligin ilk yarısı‚ 16 hafta oynanacak ve tatile girilecek.

Devre başlangıcında ise Fenerbahçe‚ ilk maçını Trabzonspor´la İstanbul´da oynuyor.

Yani 17. hafta..

İşte bu maçta başlayan 4 haftalık bir seri var İstanbul´da.

17. hafta Trabzonspor‚ 18.haftada Gaziantepspor‚ 19.haftada İstanbul BB‚ 20.haftada ise Hacettepe maçları var İstanbul´da.

Yani 4 hafta üst üste Fenerbahçe‚ İstanbul´da oynarken rakipleri deplasmana gidecek.

Mesela Fenerbahçe‚ Trabzonspor ile oynarken diğer iki rakibi Sivasspor ve GS‚ Sivas´ta oynayacaklar.

Tabi ki önümüzdeki hafta oynanacak GS-BJK maçını saymıyorum. O maç, apayrı bir avantaj Fenerbahçe için. Tabi Konya'da galip gelecek Fenerbahçe için..

Konyaspor maçı da dahil olmak üzere bu 5 haftalık periyotta alınacak 15 puan‚ Fenerbahçeyi bir anda lider durumuna getirecek‚ çünkü zaten aradaki puan farkı 2 ve rakipleri birbiriyle oynuyor.

İkinci yarı başlangıcında alınacak 4 haftalık bir galibiyet serisine (umuyorum haftaya Konya maçı da galip bitirilir ) ilk yarıdan eklenen 4 haftalık bir seri‚ toplamda 8 haftalık bir seriyi bizlerin önüne getiriyor ki‚ bu ikinci yarı başlangıcı için çok müthiş bir başlangıç ve moral olarak takımın oyununa da yansıyacaktır.

Elbette devre arasında yapılması "gereken" takviyeleri saymıyorum.

Her ne kadar Aragones‚ "devre arasında takviye istemese" de‚ mutlaka eksik mevkiler için "kaliteli" takviyeler yapılmak "zorunda."

Umuyorum ki ikinci yarı başlangıcındaki bu fikstür avantajını‚ saha sonuçlarına da yansıtalım.

Ve Konyaspor maçı bu serinin devam etmesi açısından çok çok önemli..

Geçtiğimiz hafta Denizli'de bir pozisyon vardı, yayıncı kuruluşun özet görüntülerine "bile" girmeyen. Ancak maçı izleyenler çok net hatırlayacaklardır.

Bir pozisyonda Lugano, eliyle oynadı ve Fenerbahçe aleyhine serbest atış verdi Aytekin Durmaz. Ancak Lugano'ya kurallar gereği sarı kartını "çıkarmadı"

İşte o çıkmayan sarı karttır Lugano ve Fenerbahçenin önümüzdeki hafta kaderini belirleyen..

Zira eğer o sarı kart çıkmış olsaydı, Lugano bu hafta oynamayacak ve önümüzdeki hafta takımındaki yerini alabilecekti son derece kritik bir deplasman olan Konya'da.. Denilebilir ki Lugano olmasaydı bu hafta Fenerbahçe gol atamazdı, asist yapamazdı. Her iki golde de Lugano'nun katkısı olduğu için v.s.

Evet ama o zaman da başka bir oyuncu mutlaka atacaktı o golleri, o golü..

Lugano'ya geçen hafta çıkması gereken ancak çıkmayan sarı kart, önümüzdeki süreçte Fenerbahçeyi nasıl etkileyecek bilinmez ancak bilinen bir gerçek var ki son yıllarda özellikle hakem hatalarından çok canı yanan Fenerbahçenin, bu hafta da Guiza'ya yapılan çok açık bir penaltısının "güme" gittiği ve bu pozisyonların hemen her maçta yaşandığıdır.

Fenerbahçe takımının ligin ikinci yarısına başlarken önündeki en büyük engel ne rakipleri, ne de kendi içlerinde bulunduğu teknik/taktik sorunudur.

En büyük engel "hakemlerdir"