Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Fırat: Umudun yolculuğu - 2

Fırat: Umudun yolculuğu - 2
 

İnsanoğullarıyla da tanışır birer ikişer. Kimi suyunu kana kana içmek için avuçluyor kimi kovayı daldırıyor herhangi bir ihtiyacını gidermek için. Koyunlar, kuzular, keçiler, oğlaklar, kuşlar da etrafında gah kümelenip gah dağılarak saygılarını sunuyordu. Kıyısındaki badem ağacına ilişir gözü. O da el sallıyordu yanındaki ceviz ağacıyla. Selamlarını alarak yola devam eder.

İnsanlar onun varlığından hoşnuttu. O da insanların ona ilgisinden memnundu. Borular daldırıyorlardı karnının ortasına suyunu çekmek için. İnsanlardan çektiği ilk ızdıraptı bu. 'Neyse, gülü seven dikenine katlanır. Katlanabilirim bu ufak sızıntılara, hem ben paylaşmak için varım bu dünyada' diye içinden geçirir. Ama insanoğlunu tam tanımıyordu. Açgözlüydü insanlar. Önlerinden salına salına uzaklara gitmesine göz yummuyorlardı. Onu engellemek için önüne duvar çekeceklerini hiç düşünmemişti. 'Suyumu içiyorsunuz ağaçlarınızı, ekinlerinizi, hayvanlarınızı suluyorsunuz daha ne istiyorsunuz benden! Bırakın yoluma devam edeyim.’ Ama kimse sesini duymuyor ki. Hiddetlenir Fırat ilk defa. Hiddetlendikçe coşar, coştukça kabarır. Bunu gören insanoğlu duvarda delik açar hiddetini azaltmak için Fırat’ın. Öyle bir geçer ki delikten, oluşturduğu enerjiyle binlerce köy, kasaba ve şehri aydınlatır. Önünü kesmeye kalkışmalarına rağmen insanlara alicenaplıkla hareket ediyor ve damarları insanlara ısı oluyordu, ışık oluyordu.

Zorlu yolculuk asıl şimdi başlıyordu. Olacaklardan haberi yoktu ancak her ihtimale hazırlıklıydı. Başlangıçta onu eritip şeklini değiştiren güneş tekrar sahnedeydi şimdi, çöl adını alarak. Kararlıydı çöl bu sefer. Tekrar şeklini değiştirerek onu buharlaştıracaktı. İşe çoktan başlamış ve güneş alabildiğine parlıyordu Fırat’ın ensesinde. Bir maratoncu gibi su kaybediyordu. Halsiz ve bitkin bir haldeydi. Elinde tek kalan azmiydi, umuduydu. Umudunu kesinlikle ne olursa olsun kaybetmek olmazdı. Bağrına bastığı çocukları aklına getirdi. Kendisine benzeyen, yakınlardaki bir başka yolcunun varlığından bahsediyorlardı. Meraklanmıştı ve onunla buluşmasının kaderinde yazılı olduğunu hissediyordu. Ama henüz onunla buluşamamış ve gittikçe sağlam olan ümidi yıpranmaya başlamıştı. 'Olmaz' dedi 'yola devam. Tek damla kalsam da yola devam...'Onun bu halini gören çöl insafa gelir ve cemresini Fırat’ın sırtından kaldırır.

Artık çocukların bahsettiği öbür yolcunun kokusunu yakından hissetmeye başlıyordu. 'Yaşasın!' dedi 'herhalde asıl yoldaşımı buldum!' diye söyledi ama bağırmıştı bu sefer. Gerçekten sol kulağına şırıltı sesleri gelmeye başlamıştı. Sol tarafı kıpır kıpır atan yüreğiyle coşmuştu. 'Kimsin sen?' diye seslenir. 'Sevda yolcusu' diye cevap alır Fırat. 'ben de umut yolcusuyum'. 'Nereye öyle' diye devam eder. 'Güzellik deryasına'. Fırat’ın isteği de bu değil mi? Kol kola, kucak kucağa önce birbirlerine sonra 'güzellik deryası'na karışırlar...

 
Toplam blog
: 7
: 729
Kayıt tarihi
: 14.02.07
 
 

Hatay Antakya'da doğdum. İlköğretim ve ortaöğretimi burada tamamladıktan sonra Samsun 19 Mayıs Ün..