Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '13

 
Kategori
Fotoğraf
 

Fotoğraf - resim ilintileri: Çeşitlemeler

Fotoğraf - resim ilintileri: Çeşitlemeler
 

Arşiv


Sıfır: Giriş

Daha önceki fotoğraf eleştirilerimizde, klasik yağlıboya resim geleneğinin görsel dili, bugünün fotoğrafından daha farklı, daha derin ve en önemlisi daha metaforik kullanabildiğini, ressamların kurmaca-derleme konusunu, fotoğrafçılardan çok daha iyi becerdiğini ve bunun nedeninin tek bir tablo yapımına aylar ayrılırken, zamansal ve mekansal derinlik ve kolajlama olanaklarının çok daha fazla kullanıldığını, ayrıca resim geleneğinde felsefe ve metafor olduğunu imlemiş ama doğrudan bu konuyu pek irdelememiştik.

Aslına bakılırsa, aralarındaki ilinti, en az 100 başlığa yayılacak kadar geniş bir alana yayılmış durumda. Bu 100 metin yazılsa bile, yazılmamış bir şeyler geriye kalırdı, çünkü her ikisinin de anlatı olanakları, tümüyle henüz haritalanmamış durumda.

O nedenle, elimizden geldiğince geniş bir yelpazede gezinen örneklemelerle yol alacağız ama metinlerin sonunda konuyu da boşta bırakacağız.

Bir: Klasik yağlıboya resimlerden fotoğraflar yapmak:

http://www.booooooom.com/2011/10/04/remake-submissions/

http://www.trendhunter.com/slideshow/iconic-painting-parodies

Vermeer’in küpeli kızın 3 fotosu (biri filmden ama onu en iyi o resmediyor).

Burada tuhaf olan şey, 21. Yüzyıl Holywood oyuncusu kadın tiplemesinin, klasik tablodaki tiplemeden daha çok, o dönemin tipine benzemesi.

İki: Resme veya fotoğrafa bir şey saklamak:

Resim örnek: Elçiler tablosunda saklı kurukafa.

Klasik yağlıboya resimde, resmin içine bir şeyler saklamak bir gelenek. Bunun nedenleri olarak, saklanan şeyin doğrudan resmedilmesi durumunda ters karşılanacağı, bu tür akıl oyunlarının çekici gelmesi gibi birçok neden sayılmıştır.

Fotoğraftan örnek var mı?

Üç: Ünlüler geçidi panoraması:

Bir tane de fotoğrafın önde olduğu bir konu seçelim dedik. Onlarca ünlü sinema oyuncusunun birarada olduğu geniş panoramalar böyle bir örnek. Eskiden bunları düzenlemek br zanaatmış, çünkü malumunuz oyuncular birbirini pek çekemedi için, aynı kadraj içinde değilse bile, birbirine yakın olarak fotoğraflanmayı pek sevmezlermiş. Fotoğrafçının bir işi de bunu gözönüne almakmış.

Resim açısından bu, ilginç bir örnek olsun diye böyle düşündük, belli bir zaman dilimi (diyelim 10 yıl içinde), zamanın ünlü ressamların otoportrelerini ayın kadraj içinde kolajla çerçevelemek.

Asıl önemlisi bu, bugünün fotoğraf düzeltisi yazılımlarıyla / programlarıyla çok daha rahat becerilebilir.

Resimde ise bu, Platon’u ve Aristo’yu biraraya getiren Raphael’in tablosunda gayet açıkseçik gözleniyor. İşin içine bir de o dönemin Antik Yunan kültürel yorumu da giriyor. Ayrıca, resmin görsel dili açılım gereği, o dönemki görsellik anlayışını da izleyebiliyoruz.

Resimde Platon’lu tablo.

http://en.wikipedia.org/wiki/The_School_of_Athens

Dört: Hiperrealizm:

http://en.wikipedia.org/wiki/Hyperrealism_(visual_arts)

Yüksek çözünürlüklü bir fotoğraf çözünürlüğünde yağlıboya tablo yapma akımı.

http://eksisozluk.com/hiperrealizm--1171922

“postmodern ve hatta daha da ötesi, çağdaş sanat dalları içerisinde nitelendirilebilecek 1970-80 ler dönemlerinde; bir takım amerikalı ressamların, fotoğraf gibi çizdikleri resimleri barındıran sanat türü.”

Bu konu, Ingres’de ve resimlerinde simgelenen bir biçimde, 19. Yüzyıl’da klasik yağlıboya resmin görüntü mükemmeleşmesi ile fotoğrafın icadının çakışması durumunda dondurulmuş bir kültürel gelenek içermekte. (Ingres, resim yaparken fotoğraf kullanmamıştı, en azından bildiğimiz kadarıyla.)

Burada gözden kaçan nokta, fotoğrafın resme karşı ilan edilmiş görsel çözünürlük üstünlüğünün hiç tartışılmamış olması. Başka bir nokta var ki o da gözden kaçıyor (ama teknik bir konu): 2 x 4 metre gibi ebatlardaki bir fotoğrafın seri üretiminin çok zor, maliyetinin de çok yüksek olması gerçeği mevcut. Oysa klasik yağlıboya için, böyle bir ebat artışında, üssel artan sorun sözkonusu değil.

Daha da ilginç bir durum var: Klasik yağlıboya (biraz da duvar resmi / fresk geleneğinden gelen bir biçimde), böylesi devasa kadrajlı anlatımlara zaten açık. Fotoğraf içinse, bu kadar büyük kadrajlı konu anlatımı geleneği yok: Sonuçta, bin veya on bin insanı birarada portrelemek pek farketmez.

Fotoğraf rötüşlandığında çözünürlüğü, hiperrealizminki kadar veya altında olabiliyor. Dolayısıyla, ikisinin arasındaki sınır yok gibi.

Hiperrealizm buna (her iki alanı da tatmin eden) ara bir çözüm getirebilir.

 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..