Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '09

 
Kategori
Kitap
 

Frankenstein

Frankenstein
 

Mary Shelley Frankenstein'ın yazarı http// images.npg.org.uk.8o8o


Çalışma masasının üstü: ikinci dünya harbinden çıkmış Berlin’i anımsatıyor.

Düzene koyamıyorum, tozunu alamıyorum. Vizem yok.

“Senin dertli topluluğun başımı döndürüyor, aradığımı bulamıyorum anacığım”

Ben de dağınık masayı karşıdan seyrediyorum, birden gözüm kalın adı tanıdık bir kitaba takılıyor. Frankenstein! Öfkeleniyorum.

Bilim adamı, dil bilimi adamı olmak için çaba harcıyor, bilmem kaç dili ana dili gibi konuşuyor; üniversitede kürsü alabilmek akademisyen olabilmek için ter döküyor, bize de ter döktürüyor ve Frankenstein okuyor bu nasıl olur!

Bugün kız arkadaşının babasının evine yemeğe davetli, evde yalnızım fırsat bu fırsat neden bu kitap okunuyor; çözemediğim bu hikmetin peşine takılıyorum!

Saatlerce araştırdıktan sonra bilgileniyorum; bilgisizliğime yanıyorum.

1815 yıllarının İngiltere’si, yazar Mister Wollstonecraft ve on sekiz yaşındaki eşi Mary Shelley; İsviçre’de yaşayan dostları tarafından İsviçre’ye davet ediliyorlar.

Daveti kabul eden çift İsviçre’ye vardıklarından kısa bir süre sonra; olağanüstü kötü hava şartlarına esir düşerek konuk oldukları evden dışarıya çıkamıyorlar.

Zamanı değerlendirmek adına çareler arayan dört kafadar; “hava şartlarına uygun tüyleri diken diken edecek kafalarından uydurdukları öyküleri sırayla anlatmaya başlıyorlar.

Sıra en son Mary Shelley’e geliyor! Onun da anlatacak bir öyküsü olduğu halde; yazarak kendini ifade etmeyi yeğliyor.

Ve hepimizin bildiği Frankenstein klasiği doğuyor!

Bugün dil bilimi adamı olabilmek için mutlak okunması gereken(Edebiyat dalı) olmazsa olmazların listesinde yer edinmiş bir yapıt.

Kötü giden havanın eseri, sıkıntılı bir dönemin ölümsüz yadigârı…

Küçümsemeden önce iyice düşünülmezse; düşünmeden bilgilenmeden küçümsenirse insan bazen gülünç duruma düşebiliyor!

Ben bu sefer ucuz atlattım!

Bilge ana edalarıyla “Oğul okuyacak başka bir şey bulamadın mı?”

Fetvalarını vermeden, virajı alabildim!

Beni rahatsız eden tozun, tozlu masaların; olumlu bir yönü olduğunu fark ettiğime sevindim! Günü kurtardım.

Bir dahaki sefere böyle ucuz atlatabilir miyim?

Allah yardım eder, dilim aklımdan önce yola çıkmazsa, neden olmasın?

27. Şubat 2009 Berlin

İzmir’e on üç günlük mesafedeyim, şimdiden dizlerimin bağı çözüldü.

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..