Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Fransa gezim

Fransa gezim
 

Kanal turundan Eyfel görüntüsü


Eşim, kızım ve ben Fransa'nın Toulouse kentine orada yaşayan oğlumu ziyaret etmek için yola çıktık. Amacımız hem oğlumu görmek hem de Fransa'yı gezmekti. Harika bir gezi yaptık. En güzel tarafı ailemizin bir arada olmasıydı. Bu gezimizde yaşadığımız deneyimleri, güzellikleri sizlerle paylaşmak istedim.

Toulouse, Fransa'nın güney batısında, merkez nüfusu 440.000. Fransa'nın 4. büyük kenti. Şehirde tüm evler 3 veya 4 katlı, eskiyi korumuşlar. Şehrin merkezinde yeni yapı görmek yok. Ayrı bir bölgeye de yine aynı dokuya uygun yerleşim yeri kurmuşlar. Boyaları hep aynı. Pembe. O yüzden buraya 'PEMBE ŞEHİR' deniyormuş.

Şehrin içinden Garonne Nehri geçiyor. Avrupa havacılık sanayinin merkezi. Airbus firmasının büyük bir kısmı bu şehirde. Belediye Binası (Capitole) şehrin merkezinde. Önü kocaman bir meydan. Saint-Sernin Bazilikası, St.Etienne Katedrali, Garonne Nehri Müzeleri görülmeğe değer yerler. Garonne Nehri kenarında eskiden kalma elektrik üretilen santral var. Hala çalışıyor. İçinde parfümlü su da üretiliyor. Biz de tadına baktık bu suyun.

Uçsuz bucaksız yemyeşil parkları çok güzel. Şehirde gezerken güzel heykellere de çok sık rastlıyorsunuz. Meşhur yemeklerinden ördek ciğeri, ördek eti şarap ile terbiye edilmiş geyik eti çok güzeldi. Aynı zamanda cheese kekleri ile çeşit çeşit bitki çaylarını da tattık.

2. durağımız Toulouse’a yakın CARCASSONNE şehri oldu. Bu şehrin en önemli özelliği kalesi. Kale Ortaçağdan kalma (14.yy.).UNESCO Dünya Mirası. Şato içinde şehir. Hala 120 kişi yaşıyor. İnanılmaz bir askeri ve dini mimari eser. Kalenin içinde küçük dükkanlar, kafeler bulunuyor. Kaleden şehrin manzarası çok güzel.

Fransa gelip PARIS'i görmemek olmaz tabii ki. Biz de uçakla Paris’e gittik. Üç gün Paris’te kaldık. Her gün en az altı saat yürüyerek, metro ile gezmeye çalıştık. Paris çok kalabalık. Turist çok. Dünya ordaydı sanki. Paris bilim, kültür, sanat alanlarında dünyanın önde gelen merkezlerinden birisi. Seine Nehrinin her iki yakasına kurulmuş, liman kenti...

Çok güzel tarihi mekanları var. Biz kısa sürede görmeğe çalıştık. İlk gittiğimiz yer NOTRE-DAME KATEDRALİ: Dünyaca ünlü katedral Sen Nehrinin kıyısında. 19.yy başlarında Paris şehir planlamacıları katedralin bakımsızlığından dolayı yıkılmasını isterler. Ünlü yazar Victor Hugo halkın ilgisini çekmek için 'NOTRE DAME'IN KAMBURU' romanını yazar. Roman sayesinde katedrale ilgi artar ve yıkılamaz. Yenilenir.

Dünyaca ünlü cadde Champs Elysees. Dünyanın en güzel bulvarı. Bulvarın alt kısmında çok büyük bir park, az binalar, Elysee Sarayı mevcuttur. Bulvarın üst kısmında ise butikler, sinema ve tiyatrolar, kafeler bulunmakta Bulvarın sonunda Arc de Triomphe (zafer takı) var. Charles De Gaulle Meydanında bulunuyor. Fransa’nın kazandığı zaferleri duvarlarına işlemişler.1. Dünya savaşında ölenlerle Napolyon zamanında ölenlerin ve generallerin isimleri işlenmiş. Zafer Anıtının üzerine şehrin tam ortasından Seine Nehri geçiyor. Nehirde gemi gezileri yapılıyor. Biz de gemi gezisine katıldık.

CONCORDE MEYDANI: Şanzelize caddesi yakınında 359 m. uzunluk,212 m. genişlik ile Paris'in en büyük meydanı.1763 te açılmış. Fransız İhtilalinde büyük bir giyotin kurulmuş ve 1119 kişi idam edilmiş. İstanbul Sultanahmet Meydanında bulunan dikilitaşın benzeri bulunmakta.

LOUVRE MÜZESİ 1793 te ihtilalden sonra açılmış ilk devlet müzesi. Günlük 20.000 yıllık ortalama 8 milyon ziyaretçisi var. Biz bir saate yakın giriş kuyruğunda bekledik. Resim, heykel, doğu sanatları, sanat eserleri ve desen olmak üzere 7 bölümden oluşuyor. Müzenin içinde tam 8 saat gezdik. Aslında 2 veya 3 günde ancak gezilebiliyormuş. Leonardo Da Vinci'nin en önemli tablosu MONA LISA'nın önünde fotoğraf çektirmek bile çok zordu. Kuyruk vardı. Michelangelo, Botticelli, Bellini, Raphael heykelleri, Rubens’in resimleri her biri harikaydı. Tarihte okuduklarımızı görmek beni çok mutlu etti.

VERSAY SARAYI. Tarihi Fransız Şatosu. UNESCO Dünya Mirası Listesinde.1.Dünya Savaşı sonunda mağlup Almanya ile müttefikler arasındaki anlaşma burada imzalanmış. Kral 14. Louis ve Marie-Antoinette bu sarayda yaşamışlar. Her birinin ayrı ayrı sarayları var. Saray ve bahçe olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İçeri girmek için ayrı ayrı ücret ödüyorsun. Oldukça pahalı. İçeri girince değdiğini anlıyorsun. Bahçe harika havuzlar, çimler, Peyzaj mükemmel. Bitkilerin, ağaçların düzeni, su oyunları hepsi geometrik düzen içinde. Bahçede klasik müzik çalıyor. Suni göl var. Kayık gezisi yapılıyor. Parkın içinde üstü açık araçlarla tur yapılıyor. Doğal ormanlık ortam, kuş sesleri kendimi cennette gibi hissettim.

Tabi ki Paris'in sembolü tarihi EYFEL KULESİ. Tepesine asansörle çıkılıyor. Manzara müthiş. Geceleri aydınlatma yapılıyor. Bir türlü gece olamadı. Akşam saat 10.30 da bile hava aydınlık. En sonunda bekleyip Paris gecesini gördük. Gece Eyfel Kulesi de muhteşemdi. Sen Nehrinde gemi turu yapıp Eyfelin daha yakından fotoğraflarını çektik. Her şey çok güzeldi. Rüya gibi bir tatildi.

Toulouse döndükten sonra araçla şarapçılığın merkezi BORDEAUX’ya gittik. Güneybatı Fransa’da. UNESCO MİRASI. Ticaret merkezi. Zengin bir şehir. Garonne Nehri akıyor.2 veya 3 katlı taş binalar var. Her taraf yemyeşil. Yol boyunca üzüm bağları gözümüze çarptı. Benim ülkemde de üzüm çok ama şarap ta neden ihracat yapamadığımızı düşünerek yol aldık. Belediye merkezi, Saint-Andre Katedrali, Şehir Kapısı, saat Kulesi, Grand Theatre görülmeğe değer yerler.

Yol boyunca küçük sahil yörelerinden geçiyoruz.

ARCACHON (Arkaşon) küçük bir sahil şehri. Atlas Okyanusunda. DUNE DU PYLA’ya geldik. Avrupa’nın en yüksek kumulu.500m. genişliğinde, 3 km. uzunluğunda,107m. yüksekliğinde. Kum tepesine 153 basamak merdivenle çıkılıyor. Tepeye çıkınca harika bir manzaraya şahit oluyorsun. Nasıl bir doğa olayı onu da anlayamadım. Kum tepeleri, Atlas Okyanusu ve ormanlık alan.

BİSCARROSSE GÖLÜNÜN yanında kurulan Biscarrosse da geceyi geçirdikten sonra sabah SAN SABASTIANA doğru yola çıkıyoruz. Pirenne dağlarını seyrederek İSPANYA'ya doğru yol alıyoruz. SAN SEBASTIAN İspanya'nın Bask Bölgesinde. Çok zengin bir şehir. Burada da eski ve yeni diye şehir iki bölüm halinde. Eski yapılar korunmuş. Ortasından nehir geçiyor. Atlas Okyanusunda herkes denize giriyor. Biz de ayaklarımızı soktuk. Sıcaklık 20 derece. Hava yağmurlu. Eski şehirde küçük dar sokaklar, çiçekli balkonlar var. Siesta saati olduğu için tüm mağazalar kapalı idi. Sonra birden canlandı. Burada da yöresel yemekleri tattık. Tapas deniyor bu ayakta atıştırma âdetine. Ben bazılarını sevdim. Bazılarını beğenmedim. San Sebastian'ın tepesine İsa Peygamberin Heykelini yapmışlar.

En ucuz benzin İspanya'da imiş. Hemen depoyu doldurduk. Lt.si 1.3 Euro(3TL), Fransa'da 1.60Euro(4 TL), Türkiye'de 5TL.

Yağmurlu bir San-Sebastian gezisinden sonra BİARRİTZ de otelimize geldik. Fransa’nın moda bir tatil beldesi olan Biarritz de sörf yapılıyor. Golfün merkezi imiş. Üçgen çatılı Bask evleri,19. yy şatosu, villaları, plajları çok hoş. Akşam yemeğinde ördek filetosu ve Fransız şarapları eşliğinde manzarayı seyrediyoruz.

 
Toplam blog
: 49
: 816
Kayıt tarihi
: 14.06.07
 
 

Emekli matematik öğretmeniyim. İzmir'de yaşıyorum. Okumayı çok seviyorum. ..